Nevzat Bingöl
YENİ PARTİ, YENİ TÜRKİYE
İktidardaki 17 yılını tamamlamak üzere olan Ak Parti gelinen noktada ekonomik, sosyal, siyasal, dış politika ve toplumsal sorunlar nedeniyle sürdürülebilirliğini kaybetmiş görünüyor. Önce yola beraber çıktıklarını bir bir dışlayarak “çoğulculuk” ilkesini kaybetti, ardından ekonomiyi çok iyi bilen ekibin uyarılarını kulak ardı edip, bu ekiple yollarını ayırdı ve “ben” merkezli siyasetle yoluna devam etti. Dış politikayı yöneten tecrübeli bürokratları “monşerler” diye aşağılayarak tasfiye etti, liyakatten yoksun kişiler ile açığı kapatmaya çalıştı. Kutuplaştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanarak, toplumu “biz” ve “onlar” diye gruplaşmaya itti. Gelinen noktada bir takım rakamlarla oynayarak ekonomiyi, sözcüklerle oynayarak dış politikayı, simgeleri kullanarak sosyal ve toplumsal dengeyi düzenleyip iktidarını sürdürmeye çalıştı. Tüm bunlar, neredeyse tamamen kontrol edilen medya aracılığıyla da desteklendi ancak ülkede “dönülmez akşamın ufkundayız” şarkısı yüksek sesle ve koro halinde söylenmeye başlanmıştı bir defa.
Son süreçte toplumun adeta dengeleriyle, DNA’sıyla oynandı. Her gün yeni bir şokla karşılaşan halk, artık her şeyi kanıksar hale geldi. İyi olan değerler yitirildi, kötü eylem ve davranışlar bir meziyet olarak görülmeye başlandı.
Tüm bu olumsuz durum karşısında halkta; ülkeyi doğru yönetecek dürüst ve ehil, yeni anlayışlara ihtiyaç baş gösterdi. Merkezde olması beklenen yeni anlayışların öncelikle bu yıkımları giderecek restorasyon ve sosyal dengenin sağlanması konusunda çaba sarf etmesi gerekmekte…
Türkiye siyaset sahnesinde yeni oluşumlar önümüzdeki günlerde partileşerek toplumun karşısındaki yerlerini alacaklar. Bu hafta bu oluşumlardan Ali Babacan cephesini yazmaya çalışacağım.
Sivil siyasete güven için yeni bir anlayışıyla ortaya çıkan Ali Babacan, “Yaptığı işte başarılı olmuş ve defosu olmayan” kişilerle yola çıkmayı düşünüyor. Bu anlamda işinde uzman bürokratlardan bir çekirdek kadro oluşturduğu, partide yer verilecek kişiler konusunda da ince eleyip sıkı dokuduğu görülmekte. Kasım ayında bir televizyon programına çıkması beklenen Sayın Babacan’ın partinin çerçevesiyle ilgili bilgiler verdikten sonra, açıkladığı takvimde belirttiği gibi Aralık ayının sonlarına doğru partinin kurumsal kimliğini oluşturacağı belirtiliyor.
Toplum; Ali Babacan şahsında yeni bir liderlik anlayışıyla karşılaşacak gibi. Kendinden emin, vücut dilini çok iyi kullanan, etkileyici ses tonuyla bağırıp çağırmadan ikna edebilen yepyeni yumuşak bir güç görecek halk. Özellikle ekonomi, Avrupa Birliği ve dış politikadaki başarılı bakanlık dönemleri nedeniyle halkta bir umut olabilir. Halk, Babacan’ın ekonomi yönetimi döneminde, ekonomik olarak en refah dönemini yaşadığını unutmadı, bu nedenle de, daha parti kurulmadan bir karşılığının olduğunu söyleyebiliriz. Bu avantaj, Sayın Babacan için aynı zamanda bir dezavantajı olarak da karşısına çıkacaktır.
Babacan’ın kuracağı partinin toplumda karşılığı olduğunu gören birtakım “siyaset cambazlarının” bu partiye yöneleceğini beklemek gerekir. Yeni partiler kurulurken en büyük tuzak, bu siyasi dansözlerin yeni partilerde ne kadar etkin olacağıdır. Seçmen, bu konuda her zaman endişeli olmakta haksız sayılmaz. Yeni partinin ancak bıkkınlık yaratmamış ve mümkünse yeni isimlerle başarılı olabileceği, geçmiş örnekleriyle ortada. Siyaset cambazlarının eski alışkanlıklarını gittikleri partide de sürdürme istekleri, hizmet yerine rant siyasetini düşünecek olmaları, yeni partinin temiz anlayışını bir anda eski partilerdeki kirliliğe dönüştürebilir.
Türkiye siyasetindeki asıl sorunun, Yeni partide yer almak isteyecek olan bu siyaset cambazları, olduğu unutulmamalıdır. Bunlar sorunları çözmekten ziyade sorunu yaratanlardır. Bu cambazlar nedeniyle halkın sivil siyasete olan güveni ve ilgisi azaldı.
Bu siyaset cambazlarının en etkin olduğu yerlerin başında, doğu ve güneydoğu gelmektedir. İktidar medeni bir dünyada başta ifade özgürlüğü ve hukuk olmak üzere, toplumun demokratik taleplerini din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin karşıladığı sürece muhatap halktır, Bölge sorunlarını çözme konusunda herhangi bir başka muhataba gerek olmadığı kanaatindeyim.
Özellikle “Çözüm süreci” denen süreçte yer alanların, bölge siyasetine dair, ülke geleceğine dair, katkı sunacaklarını düşünmek saflık olur. Başarısız olmuş bir sürecin içerisinde yer alanların kendilerini “başarılı siyasetçi” diye sunmaları, toplumun aklıyla alay etmektir. Bu siyaset cambazlarının yer alacağı partinin toplum nezdinde “Yeni” algısı olmayacağı için teveccüh görmesi beklenemez. Halk değişim ve dönüşüm için yeni ve farklı isimler beklemektedir. Her gün başka bir partiyle flört eden siyaset cambazlarının ülkeye değil, ancak kendi kişisel hırslarına katkısı olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.