Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde, darbeci askerlerin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne çıktığı haberini alır almaz köprüye giderek onların karşısında duran 3 çocuk annesi Safiye Bayat (40), karanlık gecede yaşadıklarını paylaştı.
- Tarihi direnişin üzerinden 6 yıl geçti
Televizyonda haberleri görünce, yürüyerek köprüye gittiğini söyleyen Bayat, üzerine ateş açıldığını ve hainlerin kendisinden gitmesini istediğini ancak ısrarla onlarla konuştuğunu ifade etti.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında en fazla can kaybının yaşandığı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki askerlerin başında yer alan eski Binbaşı Ahmet Taştan'la konuştuğunu dile getiren Bayat, "Duygusal bir konuşma yaptım, 'Bakın yaptığınız yanlış, arkadaki askerleri lütfen etkilemeyin, onların sonu olacaksınız.' dedim. Sonra beni kendine çekti, yanağımın üzerinden atış gerçekleştirdi. 'Beni korkutmuyorsun. Beni ne sen, ne arkandakiler, elindeki silah korkutmuyor. Ama beni vurmak istiyorsan arkamı döneyim vur.' dedim. Ben o gece çift batarya sahibi biri olarak hiçbir şekilde, hiçbir şeyi çekemedim. Çünkü, öncelikle onlarla konuşmayı amaç edindim. Sonra anladım karanlık yüzlerini görünce, bunların çok kanlı bir eyleme dakikalar sonra hazırlandıklarını. Anlıyorsunuz konuşmalarından dolayı." diye konuştu.
"Aklı yok gibi tavırlar sergiledi"
Bayat, darbe girişimi davalarını takip ettiği belirterek, "Çok sonrasında mahkemeler oluştu ama ben Ahmet Taştan'ı tanıdım çünkü onunla bayağı bir mücadele verdik. Yanağımın üzerinden de ateş açtı. Allah'ın izniyle bir şey olmadı o dakikalarda. Üzerime gelen tanktan ateş açıldı ama. Öyle bir gece yaşanmadığını, öyle bir kadının oraya gelmediğini ve böyle bir olayın olmadığını, aklı yok gibi tavırlar sergiledi. Hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Tabii anlam veremiyorsunuz. Beyinlerini kiraya vermemişler, beyinleri yok zaten neyini verecekler. Öyle düşünüyorum o grup için. Mahkemelerde birinin gözünden vurulduğunu da orada, duyduk, anladık. Ben bir konuşma yapmıştım; 'Eğer arkamdan gelmek isteyen varsa gelsin.' demiştim. Birini gözünden vurmuş Ahmet Taştan haini." ifadelerini kullandı.
Türk kadınının asla geri adım atmayacağını vurgulayan Bayat, "Türk kadını daima ileriye yürür ve adımlarını doğru bir şekilde atar. Anlar, konuşur, idrak eder ve ona göre yol alır. Türk erkeği de öyledir. Hiç kimse yoktu. Millet sonradan geldi ve ben kardeşlerime dedim ki 'Gitmeyin, öldürüleceksiniz'. 'Biz göze alıyoruz.' dediler. İşte Türk erkeği de burada, gerçekten kanının ne kadar deli aktığını ve ne kadar güçlü aktığını bize hissettirdi. Hadi dedim o zaman. Onlar bir grup düşman, biz düşman olarak nitelendiriyoruz. Biz 'Allahu ekber' sesleriyle ilerleyelim. Komutan edasıyla yürüdüm ben, arkamda çocuklar. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir millet göremezsiniz sizin için canını verecek bir duruş, bir vücut. Olamaz yoktur, ölümden herkes kaçar. Ama o gecenin verdiği, vatan aşkının bize aşıladığı ve öğretildiği öyle güzel bir an var ki; tek vücutta çelikten bir ruha sahip oluyorsunuz." diye konuştu.
Bayat, en küçük çocuğunun o tarihte 6 yaşında olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gözünüz kara olacak. Vatan müdafaası bu. Hiçbir şeye geçit vermediğimiz gibi bugün de dün de yarın da öyle olmaya devam edeceğiz. Çünkü biz Türk kadınını temsil ediyoruz ve kanla sulanan bu toprakları biz kolay almadık. Şehit kanlarıyla bu topraklar bize ait oldu. Biz istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir milletiz. Son damlamıza kadar ve son Türk'e kadar bu bayrak orada dalgalanacak. Bunun herkes farkında. Sadece girişimler yapabilirler ama asla Türk izini hiçbir yerden silemezler."
Köprüdeyken telefonuna baktığını kaydeden Safiye Bayat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını gördüğünü dile getirdi.
Bayat, o karanlık geceye dair bazı anları, darbecilere kendisi için 'vur' dediği anları bile unuttuğunu ifade etti.
Kanlı gecede saat 02.00 civarında başka bir yaralıya yardım etmeye giderken yaralandığını anlatan Bayat, "Çok üzülmüştüm. Siz silahsızsınız, teçhizatınız yok ama karşınızdakiler silahlı ve sadece ateş açıyorlar. Karşıda hiçbir tepki, hiçbir ilerleme yokken hepimizi kurşuna dizdiler. Benim üç saf önümdeki tüm çocukları kurşuna dizdiler. Ve ateş hattında da tuttukları için biz yaralılarımızı alamadık. Alabildiklerimiz kalanlar, bunu unutmayın. 'Bir hanımefendi yaralandı.' dediler, ona koşarken bir çocuk ayağımdan tuttu, 'Abla beni çek.' dedi. Onu çektim. Hanımefendiye giderken sağ bacağımdan öyle bir kurşunlanıyorum ki havaya uçtum." şeklinde konuştu.