Kilisenin yer altında kalan kısımlarında İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Başkanlığınca kazı yapılıyor.
Alanda çalışmalarını yürüten kazı ekibinin ulaştığı bulgular, İstanbul Arkeoloji Müzesinin envanterine giriyor.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal, Saraçhane'deki kazı alanında AA muhabirine, kilisenin içinde bulunduğu alanın İstanbul'un en önemli arkeolojik kalıntılarına ev sahipliği yaptığını söyledi.
Fotoğraf: İsa Terli/AA
Aziz Polieuktos'un, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nden sonra döneminin en büyük ve önemli yapısı olduğuna çeken Asal, kilisenin Doğu Roma Prensesi Anicia Juliana tarafından yaptırıldığını belirtti.
Kilisenin, prenses Anicia Juliana tarafından kendisinden sonra iktidara gelen İmparator Justinianus ve hanedan mensubu olmayan eşi Theodora'ya karşı güç gösterisi amacıyla 524-527 yıllarında yaptırıldığını aktaran Asal, kilisenin çok önemli süslemeleri ve mimari yapısı bulunduğunu dile getirdi.
İlk arkeolojik kazıları 1960'lı yıllarda yapıldı
Asal, yapının kubbeli bazilika olarak değerlendirilebileceğini belirterek, "Kubbeli bazilika olsun ya da olmasın özellikle mimari süsleme elemanlarıyla çok kıymetli. Mesela arşitrav bloğu üzerinde çok güzel bir şiir yer almakta, şiirsel bir konu anlatılmakta. Anicia Juliana ve ailesiyle soyuyla ilgili güzel ifadeler yer almakta. Bu nedenle çok kıymetli." dedi.
Kilisenin özellikle Latin istilası döneminde büyük yıkıma uğradığını anlatan Asal, yapının 1010 yılındaki depremden de etkilendiğinin söylendiğini, parçalarının ise buradan alınıp özellikle de Venedik'te San Marco Bazilikası'nda kullanılmak üzere sökülüp götürüldüğünü kaydetti.
Asal, bunların dışında İstanbul'daki diğer kilise benzeri yapıların süsleme ve inşasında da Aziz Polieuktos Kilisesi'nin malzemelerinden yararlanıldığını, günümüze kadar ulaşan bu duvarlarla yine de varlığını sürdürmeye devam ettiğini belirtti.
Kilisenin ilk arkeolojik kazılarının 1960-1967'de İngiliz sanat tarihçisi Prof. Dr. Martin Harrison ve arkeolog Nezih Fıratlı tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Asal, kilisenin gün yüzüne çıkan alanının büyük bir kısmının o dönemde ortaya çıkarıldığını aktardı.
Bölge Koruma Kuruluna burayı "arkeopark" alanı haline getirmek ve ziyarete açmak amacıyla proje getirildiğini kaydeden Asal, bunun üzerine alanda temizlik, restorasyon ve teşhir çalışmalarının planlandığını söyledi.
"Roma dönemine ait heykel bulundu"
Kazı çalışmaları sonucunda ana yapı kuzey taraflarında yüzeyden yaklaşık 1 metre derinde mermer erkek heykeli parçası (torso) bulunduğunu ifade eden Asal, 33 santimetre yükseklik, 28 santimetre genişlik ölçülerindeki mermer heykelin 3 ila 4. yüzyıl Geç Roma dönemlerine ait olabileceğinin tahmin edildiğini dile getirdi.
Eserin dönemin sosyal yapısına dair izler taşıdığının altını çizen Asal, kolları, bacakları ve başı eksik olan bir erkek bedeni heykeli olan eserin tek omzu çıplak ve üzerinde "toga" olarak adlandırılan bir giysi olduğunu kaydetti.
Asal, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Başkanlığına bağlı kazı ekiplerinin geçen yıl çalışmaya başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Alanda 1960'lardaki kazılarda ortaya çıkarılan ama daha sonra çeşitli nedenlerle güncel atıkların olduğu bir dolgu tabakası var. Onları alandan arındırmaya çalışıyoruz. En kısa zamanda alandaki kazı çalışmalarını, daha sonra da restorasyon ve konservasyon çalışmalarını tamamlayıp İstanbulluların hizmetine sunmak istiyoruz."