Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle toplumun farklı kesimlerinden kadınları verdiği akşam yemeğinde ağırladı.
Selçuk, kadınlara yönelik konuşmasında, "20 yaşına kadar hiçbir kadınla konuşmadım" dedi.
Yemeğe katılanlar arasında bulunan Habertürk’ün yazarı Nagehan Alçı, Selçuk’un sözlerini yazdı.
“AMA ÖYLE BİR HİKAYE ANLATTI Kİ…”
Nagehan Alçı şu ifadeleri kullandı:
“Yemek sürerken sahneye geldi Selçuk ve sözlerine şöyle başladı: ‘Benim gibi 20 yaşına kadar hiçbir kadınla konuşmamış biri için bu akşam sizlere hitap etmek anlamlı ama bir o kadar da heyecan verici…’
Bir an yanlış duyuyorum zannettim. 20 yaşına kadar hiçbir kadınla konuşmamış mı Ziya Selçuk? Bu bilinen bir bilgi mi? Bizim masayı yokladım, herkes şaşkın, internete baktım bir şey göremedim. Yani koskoca Milli Eğitim Bakanı 20 yaşına kadar nasıl olur da karşı cinsten biriyle konuşmaz?
Ziya Bey yemekten sonra teker teker masaları dolaşıp sohbet etmeye başladı. Her masada öğretmenler ve bir ya da iki ya gazeteci veya sanat ve televizyon camiasından tanıdık kadın simalar…
Bizim masaya gelir gelmez dayanamadım, pat diye ‘Neden 20 yaşına kadar hiçbir kadınla konuşmadınız?’ diye sordum. Bakan Selçuk bütün samimiyeti ile başladı anlatmaya. Ama öyle bir hikaye anlattı ki…”
"OKULDA İSTEMEDİLER, GERİZEKALI DEDİLER"
Alçı, Bakan Selçuk’un anlattıklarını şöyle aktardı:
“Ankara’nın bir köyünde yaşayan bir çocuk. Ana, babası şehre göçmeye karar veriyor, Selçuk’u da babaannesinin yanında erkek olsun diye köyde bırakıyorlar.
4.5 yaşında ilkokula başlıyor. Daha miniminnacık bir çocuk. Sınıftakiler ondan büyük. Onlara yetişmesi zor. Şöyle tarif etti o günleri: ‘Öğretmen A harfi çiz diyor, ben ters A çizip, ortasına da iki nokta koyuyorum. Daha küçük bir çocuğum, aklım oyunda. Nereden bileyim A'yı. Köyde gördüğüm ineğin gözlerine benzetiyorum ters A’yı. İçine nokta koyuyorum. Ama bunu anlamadılar. Beni gerizekalı zannettiler. Sonra şehre gittik, orada da okulda uyum sorunları oldu. Hep kaçardım, defalarca sınıfta kaldım.’
Selçuk okul hayatı boyunca hem öğretmenleri hem arkadaşları tarafından damgalanmış, farklı olmakla itham edilmiş. ‘Ben asosyaldim’ dedi. ‘Peki nasıl oldu da 180 derecelik bir fark yarattınız kendinizde? Asosyallikten iletişim uzmanına dönüşümü nasıl başardınız?’ diye sorunca başladı şu inanılmaz öyküyü anlatmaya:
‘İnsanlarla iletişim kuramıyordum. Dediğim gibi ben asosyaldim. Sonra Necip Fazıl’ın, 'Bir Adam Yaratmak’ adlı piyesini okudum ve ben de kendimi yarattım.’
Kendini tamamen kendi yöntemleri ve kendine meydan okumaları ile yaratmış Selçuk. ‘Meselâ’ dedi; ‘Otobüse biniyordum ve o gün için kendime ödevler veriyordum. Tanımadığım iki kişiye saat sormak ya da selamlaşmak gibi. Başka bir gün kumaş almayacağım halde kumaşçıya giriyor ve pazarlık yapıp çıkıyordum. Böyle böyle iletişim kurmayı, sosyalleşmeyi başardım.’
Sonrası müthiş bir başarı öyküsü. Okul tarafından anlaşılmayan, kabul görmeyen, içe kapanık bir çocuk kendi kendini inşa etmeye karar veriyor ve kendini yetiştirme süreci başlıyor. Önüne geleni okuyor, felsefeye ve psikolojiye merak sarıyor…
Ziya Selçuk’un hayatı edebi eserlere konu olabilecek çok istisnai bir varoluş hikayesi…”