Corona virüsü salgını 2020 yılında yalnızca sağlık krizine değil ekonomik krize de yol açtı. Sadece ABD’de milyonlarca kişi işini kaybetti, işyerleri kapandı. 1929’daki Büyük Buhran’dan bu yana en büyük resesyonla karşı karşıya kalan Amerika’da hükümet tarihte görülmemiş bir büyüklükte kurtarma paketini yürürlüğe koydu.
Çin’de başlayıp tüm dünyaya yayılan Corona virüsü salgınında vaka sayıları tırmandıkça, ülkelerin ekonomileri de hızla inişe geçti. Alışılagelen düzeni alt üst eden pandemi ‘yeni normal’ sosyal mesafeyi zorunlu kılınca, milyonlarca kişi ya işsiz kaldı; ya da gelir kaybına uğradı.
Pandemi yüzünden işyerleri kapandı, havayolu ulaşımı sektörü seyahat kısıtlamalarıyla zora düştü. Uluslararası Para Fonu IMF, salgının ABD’de yayılmasından bir buçuk ay sonra hazırladığı raporda, “şok çok büyük’’ dedi, gelinen noktayı 1930’larda görülen Büyük Buhran’a atıfla, “Büyük Tecrit” olarak niteledi.
ABD tarihinin en büyük ekonomik yardım paketi
Resesyon tehlikesi baş gösterince ABD Kongresi, ülke tarihinde bugüne kadar hiç görülmemiş boyutta ekonomik yardım paketini devreye sokmak üzere harekete geçti. Kongre tarafından onaylanan 2,2 trilyon dolarlık yardım paketi kapsamında ailelere bir kereye mahsus olmak üzere kişi başına 1,200 dolarlık doğrudan nakit yardımı yapıldı.
Ekonomik yardım paketi kapsamında, pandemi nedeniyle çalışamayan ya da çalışma saatlerini azaltmak zorunda kalanlara da, eyaletlerin verdiği işsizlik yardımına ek olarak haftalık 600 dolarlık işsizlik yardımı daha sağlandı.
İşyerlerinin salgın yüzünden çalışanlarını işten çıkarmalarını önlemek amacıyla ücret koruma programı devreye alındı. Bu program kapsamında işyerlerine çalışanlarının maaşlarını ödemeleri için ödenek sağlandı.
39 milyon kişi işsizlik yardımına başvurdu
ABD Başkanı Donald Trump, bir süre salgını hafife alan açıklamalar yaptıktan sonra, 11 Mart’ta Oval Ofis’ten halka seslenirken, “Bu mali bir kriz değil. Ulus ve dünya olarak birlikte üstesinden geleceğimiz geçici bir süreç’’ diyordu. Ancak salgın kontrol altına alınamadıkça, ekonomik faaliyete tam olarak geçilemiyor; bu sebeple alınan önlemler de kalıcı olamıyordu.
ABD’de salgının en ağır geçtiği Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, yani üç aylık dönemde 39 milyona yakın kişi işsizlik yardımına başvurdu.
Bazı eyaletlerde karantina önlemleri protesto edildi
Bazı eyaletlerdeyse valilerin salgını kontrol altına almak için yürürlüğe koyduğu karantina önlemleri protesto edildi.
Demokrat valilerin yönetiminde olan Michigan gibi bazı eyaletlerde tedbirlere karşı çıkan Amerikalılar getirilen kısıtlamaların anayasaya aykırı olduğunu savunarak karantina önlemlerine tepki gösterdi.
ABD Başkanı Trump’ın ‘Michigan, Minnesota ve Virginia’yı özgürleştirin’ gibi Twitter mesajları da karantina önlemlerinin protesto edildiği gösterilerde rol oynadı.
Havayolu ulaşımı en çok etkilenen sektörlerdendi
ABD’de çok sayıda mağaza kapısına kilit vurdu. Pandemi yüzünden seyahat kısıtlamaları gelince, havayolu şirketleri salgından en çok etkilenen sektör oldu. Uçaklar boş kaldı, havaalanları hayalet şehirlere dönüştü.
Mart ve Nisan aylarında uçuşlar bir önceki yıla göre yüzde 90 azaldı. Uçuşların en yoğun olduğu yaz ayları havayolları açısından çok zor geçti.
Dış Hatlarda % 90 düşüş
İç Hatlarda % 78 düşüş
Ağustos ayında başkent Washington’daki Ronald Reagan Havalanı’nda bir yıl önce aynı döneme göre iç hat uçuşlarında yüzde 78,2’lik bir düşüş yaşandı.
Washington’u dünyaya bağlayan uluslararası Dulles Havaalanı’ndaysa Ağustos ayında iç hatlarda yüzde 72,9 dış hatlardaysa yüzde 90,5 oranında bir düşüş görüldü.
American, United, Delta, Southwest ve Alaska Havayolları’nın toplam 3’ncü çeyrek kayıpları 11,5 milyar doları aştı.
Pandemi dönemi ekonomide sınıfsal etki
Hükümet daireleri ve özel sektör çalışanlarının önemli bir kısmı evden çalıştı. Teknoloji şirketleri salgın kontrol altına alınamayınca evden çalışma sürelerini uzattı. Bazıları ise o kadar şanslı değildi.
Et üretimi, gıda hizmetleri gibi alanlarda faaliyet gösteren işyerleri, fabrika ve depolarda çalışanlar fiziksel olarak işyerlerinde olmak zorunda kaldıklarından virüs riskine rağmen işbaşı yaptı.
Pandemi, sağlıkta olduğu gibi ekonomi cephesinde etkisi açısından da sınıfsal bir farka yol açmıştı.
İşsizlik oranı iki haneli rakamlara çıktı
Dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisini oluşturan G7 ülkeleri grubunda genç çalışan nüfus pandemiden en çok etkilenen gruptu. G7 ülkelerinde 6 milyon 400 binden fazla genç 2020 yılının ilk yarısında salgın yüzünden işini kaybetti.
Pew Araştırma Merkezi’nin bahar aylarında yaptığı araştırma, 23 yaş ve altındakilerin yarısının ya kendilerinin ya da ailelerinde bir kişinin pandemi yüzünden işini kaybettiğini ya da gelir kaybına uğradığını gösteriyordu.
ABD’de pandemi öncesinde yüzde 3 gibi son elli yılın en düşük düzeyine inen işsizlik, pandemiyle birlikte iki haneli rakamlara tırmanarak yüzde 14’ü aştı.
Kiracılar için tahliye riski
Pandemi yüzünden baş gösteren ekonomik sorunlar çok sayıda kiracıyı evlerinden tahliye edilme riskiyle karşı karşıya bıraktı. Barınma sorunu en çok azınlık toplumları ve düşük gelirlileri vurdu.
Kongre tarafından kabul edilen yasa kapsamında sağlanan federal yardım tutarı kira ödemeleri için yetersiz kaldı.
Yasa, ev sahiplerinin kiralarını ödeyemeyen kiracıları 31 Aralık tarihine kadar evden çıkarmalarını engellese de, maddi sıkıntı yaşayan kiracılar biriken ödemeler yüzünden kaygılıydı.
Pandemi kendi kazananlarını ve kaybedenlerini yarattı
Küçük ve orta ölçekli işletmeler salgın yüzünden zora girerken, teknoloji şirketlerinin piyasa değeri yükseldi. Apple’ın piyasa değeri 23 Mart’tan bu yana yüzde 121 oranında artarak Aralık ayında 2,18 trilyon dolara çıktı.
Amazon pandemi döneminde karını iki katına çıkardı. Netflix yılın ilk dokuz ayında 28 milyon abone daha kazandı.
Grubhub, Uber Eats ve DoorDash gibi yemek sipariş dağıtım hizmeti veren şirketlerin gelirleri yüzde 36 oranında arttı.
Evde egzersiz ve spor malzemeleri satan şirketler, evcil hayvan ürünleri satanlar pandeminin kazananları arasındaydı.
“Karanlık kışta” bir yardım paketi daha
ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) Pfizer ve Moderna ilaç firmalarının geliştirdiği aşılar için onay geldi. ABD’li yetkililerin dediği gibi ‘’Yardım yoldaydı’’ ancak aşılama süreci öncesinde ABD karanlık bir kışla karşı karşıya kaldı.
Aralık ayına gelindiğinde ABD’de bir gün içinde görülen vaka sayısı 200 binleri geçmiş, bir günde yaşanan can kaybı da 3 bini aşmıştı.
Mart ayında kabul edilen ekonomik yardım paketi kapsamında yapılan yardımların süresi ay sonunda dolacağı için, bir yardım paketi daha gerekiyordu.
Demokrat ve Cumhuriyetçi Kongre üyeleri uzun süren müzakereler ve pazarlıklar sonucunda 900 milyar dolarlık yardım paketinde uzlaştı.
ABD Başkanı Donald Trump sürpriz bir açıklama ile halka yapılacak doğrudan nakit yardımı miktarının 600 dolardan 2 bin dolara çıkarılmasını isteyerek Kongre’nin kendisine daha iyi bir paket göndermesini talep etti.
Ancak ekonomik yardım paketi, ABD’de 2021 mali yılında hükümeti de fonlayacak bütçe tasarısı paketinin içine dahil edildiğinden bu kez hükümetin kapanması riski doğdu.
Hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar Trump’a imza baskısı yaptı. Sonunda Beyaz Saray, Başkan'ın ekonomik yardım paketini de içeren bütçe tasarısını imzaladığını açıkladı. Böylece 30 Eylül 2021'e kadar geçerli bir bütçe çıkmış oldu.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, ekonomide toparlanmanın salgının kontrol altına alınmasına bağlı olduğunun altını çizdi, başkan seçilen Joe Biden’ın göreve gelmesinin ardından yeni dönemde başka yardım paketlerinin de gündeme gelebileceğinin sinyalini verdi.
Biden’ın salgın ve ekonomi stratejisi
ABD’de ilk olarak öncelikli gruplar daha sonra da genel nüfusun aşılanmasının ardından, hayatta bir miktar normalleşme beklentisiyle, yeni yönetimin önündeki en önemli konulardan biri pandemi sonrası normalleşme ve ekonomi olacak.
20 Ocak’ta görevi devralacak olan Joe Biden, geçiş süreci sırasında ekibinin önceliklerini ve atacakları adımları kamuoyuyla paylaşırken, “Bu duruma kısa sürede gelmedik. Onarmak zaman alacak. Ama başarabiliriz” dedi.
Joe Biden ve ekibi, halk sağlığı ve ekonomi arasında bir tercih yapılmasının hem yanlış hem de tehlikeli olduğu görüşünde.
Bu nedenle yeni yönetimin normalleşme sürecine ilişkin ekonomik stratejisi, her şeyden önce salgının kontrol altına alınmasını ve belirli bir plan çerçevesinde ekonomik faaliyete dönülmesini oluşturuyor.