Beykoz'da ilkokul eğitimini tamamladıktan sonra annesinin isteğiyle yaşadıkları mahalledeki Kur'an kursuna kaydı yaptırılan Mitat Çelik, hafızlığı tamamladıktan sonra başka bir kursta 5 yıl Arapça eğitimi aldı.
Eğitim aldığı kursta Türkiye'nin dört bir yanından gelen yardımları gören Çelik, o yardımlarla okuyabilmenin minnetini hep kalbinde hissetti. Çelik, çocukluğundan itibaren içinde bulunan merhamet tohumlarını, bu minnet duygusuyla yeşertti.
Çelik mesleğe atıldıktan sonraki hayatını, Kur'an kursunda eğitim almasına destek olan hayırseverlerin yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalarına aracı olmaya adadı. 20 yıldır hayırseverlerin yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştıran Çelik, hayırseverlerle ihtiyaç sahipleri arasında adeta bir "gönül köprüsü" kuruyor.
"İmkanı olan ikram ediyor biz de ihtiyacı olana ikram ediyoruz"
İhtiyaç sahiplerinin eksiklerini tamamlamak için gece gündüz çalışan Çelik, hayat hikayesini AA muhabirine anlattı.
Cemaatinin hayır işi olduğunda kendisinden önce koştuğunu dile getiren Çelik, bu iyilik yarışında en önemli unsurun hayırseverler olduğunu belirtti.
Kendisini "bir emanetçi ve aracı" diye tanımlayan Çelik, "İşin bütün maddi yönünü imkan sahibi mahallelimiz karşılıyor. Ben sadece onların emanetlerine sahip çıkıyorum. İhtiyaç sahiplerine yardım etmeye gidiyorum. İmkanı olan ikram ediyor biz de ihtiyacı olana ikram ediyoruz." dedi.
Çelik, yaptıkları hayır işlerinin sadece ramazan ayında olmadığını, yılın 12 ayı bu hizmetlerin devam ettiğini vurguladı.
Yaptığı yardımların sadece gıda ile sınırlı kalmadığına işaret eden Çelik, şöyle konuştu:
"Bana haber geliyor 'Bir yerde birisi yaşıyor. Muhtaç durumda.' diye. Önce gidip ziyaret ediyorum. Bizden isteği nedir onu soruyorum. Eğer yapabilecek durumdaysak hemen gerekli hazırlıklara başlıyoruz. Evinde buzdolabı mı yok, alıyoruz, çamaşır makinesi mi yok, alıyoruz. Koltuk, masa, sandalye... Boya badanası yapılması gerekiyorsa yaptırıyoruz. Çocuklarının kıyafet ihtiyacı varsa karşılıyoruz. Kış geldiği zaman da kömür ihtiyacını karşılıyoruz. Mesela 2020'nin sonundan 2021'nin mart ayına kadar 10 ton kömür temin ederek ihtiyaç sahibi ailelerimizin kapılarına onların haberi olmadan koyduruyoruz. Onlar evden çıkana kadar biz zaten oradan uzaklaşmış oluyoruz."
"Böyle kadirşinas bir millete nasıl yardım etmezsiniz?"
Çelik, yakın zamanda ulaştırdığı yardımlar sırasında etkilendiği ve unutamadığı bir anısını ise şöyle anlattı:
"Pandemiden dolayı birkaç aydır çalışamayan değerli bir büyüğümüzün ihtiyaç sahibi olduğu haberi geldi. 'Hemen ne gerekiyorsa yapalım.' dedim. Koştuk gerekli malzemeleri hazırladık. Tabii bilmiyoruz neye ihtiyacı olduğunu. Eve gittik. Elektrik, su faturasını yatıramamış. 'Üzülme.' dedim. O faturalarını oradan hemen telefon sisteminden hesabımızda olan paradan yatırdık. Faturaları kendisine takdim ettik. Erzakları bıraktık. Sonra bu aileyi unutmadık. Devamlı onun hayatı işi gücü normal yola girene kadar takip etmeye devam ediyoruz. Bu konuda çok hassasız. En son Berat Kandili'nde ailemizi ziyarete gittiğimde göz yaşlarıma hakim olmadım. Haberleri yoktu gideceğimden. Elimde bir hayırseverin verdiği alışveriş kartları vardı. Kendisine takdim ettiğimde bana 'Hocam ben geçen hafta işe başladım. Bir yerde bulaşık yıkıyorum. Bu kartı kabul edemeyeceğim. Benden daha çok ihtiyacı olanlar var.' dedi. Milletimiz bu kadar da azizdir, neciptir. İhtiyacı yoksa almaz. Böyle kadirşinas bir millete nasıl yardım etmezsiniz? 'Bir yerde bir ihtiyaç sahibi var' dediklerinde koşa koşa gidersiniz."
Ziyaret ettiği yaşlı kadının kendilerine elleriyle baklava açmasından da çok etkilendiğini dile getiren Çelik, "Hem mahcup oldum hem de çok gururlandım. Bizim milletimiz iyiliğin en güzeline layık. Siz ona yardım etmeye çalışıyorsunuz ama o da size o yüce gönüyle o zor şartlarda teşekkür etmeyi ihmal etmiyor. Bir millet düşünün ki siz paylaşıyorsunuz o da sizinle elindekini paylaşıyor." dedi.
Mahallesindeki vatandaşların eczane ve bakkaldaki borçlarını sildiriyor
Mahallelerindeki eczane ve bakkallardaki borç defterlerini sildirdiğini anlatan Çelik,"Mahallemizde 2 tane eczane var. Ben giderim o eczanelere 'İlaç parasının ödeyemeyen hasta var mı?' diye sorarım. O ilaç borçlarını onların haberi olmadan defterden sildiririm. Mahallemizdeki eczaneler zaten bizi bilirler. Eğer benim haberim yoksa eczacı kardeşim arar beni 'Hocam şu hasta ilaçlarının parasını ödeyemedi.' der. Hemen gider borçları kapatırız." dedi.
Yapılan bu iyiliklerin maddi imkanlarını gönül dostlarının karşıladığını söyleyen Çelik, "Bunları ben yapıyorum değil. Ben sadece Peygamber Efendimizin beyanı olan 'Hayra vesile olan o hayrı yapmış gibidir.' müjdesine nail olmak için sadece vesileyim. Bütün bu yardımların maddi imkanlarını benim gönül dostlarım var onlar karşılıyorlar. Sayıları çok fazla değil ama yetiyorlar." dedi.
Kur'an kursuna gittiği yıllarda yaşanan sıkıntıları gözünün önüne getirdiği zaman, bugün aynı durumda olan kişilere yardım etme mecburiyeti hissettiğini de dile getiren Çelik, "Mutlaka bir yerde beni bekleyen birisi vardır. Gitmeliyim." dediğini aktardı.
Ramazan ayı dolayısıyla cami avlusuna "Hayır Çarşısı" kurduklarından bahseden Mitat Çelik, şunları kaydetti:
"Bir marketimiz var ama kasamız yok. Siz ihtiyacınız olanları alıyorsunuz. Çıkışta kasaya para ödemeden sadece 'Allah razı olsun.' diyerek gidiyorsunuz. Hayır çarşımıza büyüklerimiz, hasta vatandaşlarımız, yalnız yaşayanlar gelemiyorlar. Hepsinde benim numaram var. Beni istedikleri zaman arayabilirler. Ararlar da zaten. Ben poşetleri hemen hazırlarım. Yanıma 1-2 tane de dost alarak kapılarına gider ve ikram ederim."