Oğlumun montunun fermuarı bozuldu. Şu ince, hafif, katlayınca el kadar olan montlardan. Tamir ettirmek için, bir alışveriş merkezinin alt katındaki terziye telefon ettim. Fermuarı 300 liraya değiştireceğini söyledi. “Çok fazla” dedim. “Montlar bu şekilde, biraz pahalı oluyor” diye cevap verdi.
Mont hassas, sökerken dikerken bozulsun istemiyorum, işini iyi yapan bir ustanın elinden geçsin istiyorum. Biraz pahalı olmasına da razıyım ama bu rakam bana çok fazla geldi.
İnternete girip araştırdım, karşıma fermuarhastanesi.com çıktı. Aradım, telefona Vehbi bey çıktı. Durumu anlattım, montun fotoğraflarını istedi. “Tamir edebilir miyiz bir bakalım, olmazsa fermuarı komple değiştiririz” dedi. Fiyat sordum. “8 lira yeni fermuar, 30-40 lira da dikim, en fazla 50 liraya hallolur” dedi.
Üşenmedim, kalktım Maslak’tan Üsküdar’a gittim.
İyi ki gitmişim, iyi ki gitmişim. Bir kere yeni fermuara bile gerek kalmadı, Vehbi bey fermuarı tamir etti ve 10 lira aldı. Daha fazla vermek istedim, kabul etmedi. Böylece beni, hizmetin asıl bedelinin otuz katını vermekten kurtardı!
Fermuar Hastanesi deyince aklınızda devasa bir yer canlanmasın. Üsküdar’da eski bir pasajda, taş çatlasın 10 metrekarelik bir tuhafiyeciden bahsediyoruz. Ben fermuarımı yaptırırken kapıda beş kişi kuyrukta bekliyordu. Sohbete başladık. İki kişi benim gibi Avrupa yakasından gelmiş. Tanıdık müşteriler de vardı. Herkes Vehbi beyin ustalığına ve dürüstlüğüne iknaydı.
Vehbi bey, geçenlerde 35 bin liralık bir montun (evet, var o fiyata montlar) fermuarını tamir ettiğini anlattı. Mont bir bankanın üst düzey yöneticisinin oğlununmuş. Tamire getiren yöneticinin şoförüymüş. Şoför işi hallettiği için çok mutlu, daha fazla para vermek istemiş. Vehbi bey, “Ben hizmetimin karşılığını alırım” diye cevap vermiş.
Web sitesinden de belirttiği gibi, eksik fermuar dişleri de dahil her türlü fermuarı onarıyor Vehbi Selçuk. Paraşüt, balıkadam, çizme, çanta, bavul… fermuarı bozulan her türlü eşyanıza yeniden can veriyor.
Peki nasıl başlamış bu işe? Hikayesi ne?
“Fermuar tamirciliği baba mesleğim. Rahmetli babam Şemsettin Selçuk sekiz yaşında çalışma hayatının içine girmiş. Rahmetli Hayrettin Karaca fabrikanın başında iken Çift Geyik Karaca’da satış müdürlüğünden Eminönü toptan piyasasına, oradan da Aydın tuhafiyeye uzanan 70 sene gibi çok uzun bir ticaret hayatı var. Biz bu dükkanı 1987 senesinde açtık. 2018 senesine kadar yani babam vefat edene kadar beraber çalıştık. Ben endüstri meslek lisesi mezunuyum. Ben askerden geldikten sonra babam bir kalp krizi geçirmişti. Mecburen dükkanda kaldım, babamı iki sene dükkana hiç getirmedik, dolayısıyla başka bir iş düşüncem olmadı. Babam senelerce kızdı bana, fermuar tamiri yaparken yeni bir fermuar bozduğum için. O zaman anahtarlar bu kadar bol değil ve istediğimiz çeşit yoktu. Ben ısrarla tezgahtaki fermuarı sattığımızı aynı parayı aldığımızı direttim durdum.
Babam hep ‘Arayan değil aranan adam ol’ derdi. Dükkanımız özellikle fermuar tamiri konusunda tanınır hale gelince arkadaşlarına ‘İşte şimdi aranan adam oldu’ demeye başladı.”
Not: Bu hikayeyi iki gün önce kişisel Facebook hesabımda paylaştım, 5 bine yakın beğeni aldı, 2 binden fazla kez paylaşıldı, altına yüzlerce yorum yazıldı. Konu, sadece uygun fiyatla fermuar tamir ettirmek olamaz diye düşündüm. İşini iyi yapan insanlara çok ihtiyacımız var, bu doğru. Ama, esas olarak işini açgözlülüğe kapılmadan dürüstçe yapan insanlara açız. Vehbi bey aslında ne yaptı? İşini iyi yaptı ve emeğinin karşılığını istedi. Bir anlamda, normal olanı yaptı. Ama bir anda kahramanımız oldu. Onun ve onun gibilerin yolu açık olsun, üstlerine para yağsın. Çok içten dileğimdir.