21 Temmuz sabahı, Atak Tepe'ye Türkiye ile irtibatı kurmak için çıkan yeni muhabere timi,
Türkiye ile irtibatı kurmayı başararak,
Atak Tepe'de şehit olan arkadaşlarının anısına
hemen orada kendi imkanlarıyla bir anıt inşa edip,
üzerlerine kahraman arkadaşlarının isimlerini yazarak, anıtlaştırırlar.
Atak Tepe'nin ismini ise Gümüştepe olarak yazarlar.
Sonraki yıllarda, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığınca yenilenen anıt bugünkü halini alarak,
canları pahasına kendilerine verilen görevi yerine getiren askerlerimizin anısını,
sonsuza dek yaşatmaktadır.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın hızla gelişen başarısının arkasında, Kıbrıslı Türklerin
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin desteğiyle oluşturduğu Türk Mukavemet Teşkilatı vardı.
Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:
"Paraşüt ya da helikopterlerle indirilen birlikler,
Kıbrıs'ta Türk mücahitlerin kontrolündeki alana yönlendirildi.
Harekatın ilk saatlerinde, paraşütü açılmadığı için şehit olan bir askerimizin dışında kaybımız olmadı.
Kıbrıs'a indirilen birlikler, harekatın daha sonraki aşamalarında Rumlarla savaşmak zorunda kaldı.
Denizden çıkan birliklerimiz de, ilk başta çok yoğun bir mukavemete uğramadı.
Dağlardan Rumlar tarafından yapılan top atışlarına, denizdeki gemilerimizin toplarıyla müdahale edildi."
...
Rum birlikleri, akşama doğru çok yoğun savunma ve taarruz konumuna geçebileceklerdi.
Çok zorlu çatışmalar yaşanacak ama Mehmetçik görevini alnının akıyla tamamlayacaktı.
Kıbrıs Barış Harekatı döneminin mücahitlerinden biri,
bugün Türk Mukavemet Teşkilatı TMT'yi değerlendirirken şöyle diyordu:
"TMT kurulmasaydı, Kıbrıs'ta Türk bulamazdınız..."
Gerçekten de TMT, kuruluş ve faaliyet zamanlaması bakımından, hem Kıbrıs Türklerinin
hayatta kalmasını sağlamış, hem de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a çıkmasını kolaylaştırmıştır.
Hasılı:
TMT, Barış Harekatı'nın öncesinde Kıbrıslı Türkleri hayatta kalmasını sağlayarak,
harekat sırasında da mücahitlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verebileceği her türlü desteği organize ederek,
görevini layıkıyla yapmıştır.
TMT'nin kuruluşuna yol açan gelişmeler ise Kıbrıslı Rumların saldırganlıkları ve yarattıkları terör olmuştu.
Rumların kurduğu Kıbrıs Rum Mücadele Örgütü yani EOKA, aslen Britanya sömürge
yönetimine karşı mücadele etmek ve adanın Yunanistan'la birleşmesini sağlamak,
yani ENOSİS için 1955 yılında kurulmuştu.
EOKA İngilizlere karşı mücadeleye başlayınca,
ENOSİS hedefleyen bu saldırılardan huzursuz olan Kıbrıslı Türkler ve Türkiye,
buna karşılık olarak "Taksim" ideolojisini geliştirdi.
EOKA'nın Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarına karşılık vermek amacıyla Volkan, Kıbrıs
Türk Mukavemet Birliği ve Kara Çete gibi çeşitli örgütler kurulmuş,
başarı gösteremeseler de bu örgütler sonradan oluşan TMT'nin çekirdeğini oluşturmuştur.
Olayların yoğunlaşması üzerine, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Türk
Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş, Ankara'ya gelerek dönemin yöneticileriyle görüştü.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'ya
konunun önemi anlatıldı; acil yardım verilmesi istendi.
Türkiye, Kıbrıs'taki soydaşlarına destek vermezse, adadaki Türk nüfus saldırılara karşı dayanamayabilirdi.
Konu Genelkurmay'a intikal ettirildi.
Kıbrıs Türkleri'nin örgütlenmesi, elemanların Türkiye'de eğitilmesi ve adaya gizli yollardan
silah sevkiyatı yapılması fikri geliştirildi.
Örgütün adı TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) olacaktı.
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Salih Coşkun, 1958'de, EOKA'ya karşı bir örgütlenme için
Özel Harp Dairesi Başkanı Tümgeneral Daniş Karabelen'i görevlendirmişti.
Bu görevlendirmeden kısa süre sonra Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu.
Kıbrıslı Rumların EOKA örgütüne karşı faaliyet göstermek üzere 1957'de kurulan TMT,
1958'de fiilî olarak gizli faaliyet göstermeye başladı.
Öyle büyük gizlilik içerisinde hareket edilmişti ki, 27 Mayıs İhtilalinin ardından,
komuta kademesinin de konudan hiçbir haberi olmadığı için, aslında Kıbrıs'a gönderildiği için
hurdaya çıkmış gösterilerek envanterden düşülen silahlar, soruşturma konusu yapılmak bile istenmişti.
Hatta, bu çalışmaları yapan subayların tutuklanması da gündeme geldi.
TMT'nin işlevi, Milli Birlik Komitesi'nin önemli bir üyesine tüm detaylarıyla anlatılmak suretiyle,
bu konuda operasyon yapılması ancak önlenebildi.
TMT daha sonraları Rum Millî Muhafız Ordusu, Akritas örgütü ve EOKA-B ile de mücadele etti.
Rauf Denktaş ve Doktor Fazıl Küçük önderliğinde kurulan TMT'nin başlıca amaçları şöyleydi:
- Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak,
- Enosis'e karşı çıkmak,
- Türklere karşı yapılacak saldırıları püskürtmek,
- Türk toplumunun birliğini ve bütünlüğünü sağlamak,
- Anavatana olan bağlılığı sürdürmek.
TMT, uzun yıllar gizli bir yapılanma olarak kaldı.
Ankara ve Antalya'da kurulan eğitim kamplarında binlerce mücahit eğitilip silahlandırıldı.
TMT'de görev alacak subaylar da burada yetiştiriliyordu.
TMT, öyle bir gizli örgütlenme içindeydi ki kimse, bir diğerinin mücahit olduğunu bilmiyordu.
O zaman kurulan sancakların isimleri de, görüşmelerin ve bölgelerin Rumlar tarafından anlaşılmaması için kodlanmıştı.
O yıllarda Türkiye'den öğretmen, din adamı, banka yöneticisi gibi göstermelik görevlerle Kıbrıs'a gönderilen subaylar ve Kıbrıslı Türkler,
büyük bir gizlilik içinde gönderilen silah ve mühimmatları toprak altına gömüyorlardı.
20 Temmuz 1974 sabahına kadar, EOKA'nın vahşice katliamlarına karşı Türkleri savunan Türk Mukavemet Teşkilatı,
1976'da Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına dönüştürüldü.
Kıbrıs Harekatı'nın başladığı 20 Temmuz 1974 tarihinde TMT üyesi 17.151 mücahit bulunuyordu.
Kıbrıs Barış Harekatı'nda Türk ordusu, 498 şehit verdi.
Kıbrıs Türk tarafı ise, harekatta 70'i mücahit, 270 kişiyi kaybetti.
Kıbrıs Türklerinin genel olarak verdiği şehit sayısı ise 1.672 olarak kayıtlara geçti.
(Devamı Yarın)