İngiliz hakimiyetinde 1960 yılına kadar kalan Kıbrıs adası, bu tarihte bağımsız bir devlet oldu.
İngiliz hakimiyeti yıllarında Kıbrıslı Rumlar içerisinde zaman zaman Yunanistan ile Kıbrıs
Adası'nın birleşmesi yani Enosis amacı ile birtakım faaliyetler görülmüştü.
Adası'nın birleşmesi yani Enosis amacı ile birtakım faaliyetler görülmüştü.
1955 yılına geldiğimizde Yunanistan, Enosis'i gerçekleştirmek amacı ile Kıbrıs'a Georgios Grivas adlı
bir subayını göndererek, EOKA isminde bir terör örgütü kurdurdu.
Adadaki İngiliz yönetimini hedef alan EOKA terör örgütü, ilk saldırısını 1 Nisan 1955 tarihinde gerçekleştirdi.
EOKA teröristlerinin ilk saldırısından 3 ay sonra, saldırıların yönü bu kez Türklere çevrildi.
EOKA'nın siyasi lideri Rum Kilisesi Başpiskoposu III. Makarios ve askerî lideri Georgios Grivas
sistemli ve planlı saldırılarını Kıbrıs'ın geneline yaydı.
Her ne kadar bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk birkaç yılında,
1960-1963 yılları arasında ada'da barış hakim olmuş gibi görünse de Makarios,
Grivas ve Yunanistan yöneticileri; ortak yönetimi ve 1959-1960 Antlaşmaları ile Türklere sağlanan hakları,
Enosis'i engellediği için kabul etmek istememişlerdi.
Türkleri, kurucusu oldukları devlet yönetiminden uzaklaştırarak Kıbrıs'ın hakimiyetini kendi ellerine almak,
Enosis'i gerçekleştirmek için saldırılara yeniden başlamışlardı.
EOKA Terör Örgütü'nün 21 Aralık 1963 tarihinde başlattıkları bu saldırılar,
1955-1960 yılları arası yapılan saldırılardan farklı özelliklere sahiptir.
Rumlar, 21 Aralık 1963 sonrası saldırılarını, Türkleri Kıbrıs yönetiminden atacak,
Ada'dan yok edecek sistemli bir saldırının planı olan Akritas Planı'na göre yürüttüler.
Sonuç olarak, ENOSİS'i hedefleyen plan, sistematik halde tatbik edilmişti.
Akritas Planı, 1974'te güncellenecek ve Iphestos Planı adını alacaktı.
Bu Plan'ın uygulanması sonucunda, Kıbrıs Türklerine yönelik birçok katliam gerçekleştirilmiştir.
Bu katliamlarda, binlerce Türk öldürülmüş, yaralanmış ve göç etmek zorunda kalmıştır.
İphestos Planı'nın aşamaları, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı tüm köy ve mahallelerin ele geçirilmesi,
Türklerin toplu olarak öldürülmesi ve Türklerin adadan sürülmesi ve Enosis'in ilanı demekti.
İphestos Planı, Kıbrıs Sorunu'nun en karanlık dönemlerinden birini temsil etmektedir.
İphestos Planı, uluslararası hukukun açık bir ihlali niteliğindedir.
Plan, Kıbrıs Türklerinin soykırımına yönelik bir girişim olarak kabul edilmekte,
Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını büyük ölçüde tehdit etmişti.
Çoluk çocuk, kadın erkek demeden sistemli saldırı ve cinayetlerden söz ediyoruz.
Etnik temizlik ifadesi hafif kalır, fiilen soykırım adımıdır.
Bu planların sorumluları, uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir.
İngiliz gazeteci Harry Scott Gibbons, 21 Aralık 1963'te başlayan Rum saldırılarının görgü tanığı
olarak, olaylar için şu notu düşmüştü:
olarak, olaylar için şu notu düşmüştü:
"... Soykırım...
Kıbrıs Türklerinin topyekûn imhası-başlamıştı."
Gibbons, London Daily Expres gazetesinde dönemin Ortadoğu sorumlusu olarak Kıbrıs'ta bulunmaktaydı.
21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırılarına yakından şahit olan ve gördüklerini yazan Gibbons,
kitabının ilk bölümünü 1968 yılında kaleme almıştır.
Kitabının önsözünde, Kıbrıs'taki olaylar için "genocide-soykırım" ifadesini neden kullandığını şöyle açıklamaktadır:
"Soykırım denmezse, en azından Batılı politikacılar ile Birleşmiş Milletlerin gözünde, olay hiç olmamış demektir.
Aksi takdirde, aynı kişiler, sorunlara çözüm bulunamayacağını ve barış antlaşmalarının düzenlenemeyeceğini iddia ederler.
Ama ben bir politikacı değilim.
Ve benim ne Birleşmiş Milletler'e ne Avrupa Birliği'ne ne de Amerika Birleşik Devletleri'ne borcum veya bağımlılığım var.
Bu nedenle ‘soykırım’ kelimesini kullanmaktan korkmuyorum ve çekinmiyorum."
...
Kıbrıs'ı kan gölüne çeviren Rum vahşetine gelince...
Lefkoşa Türk Lisesi bahçesinde oyun oynayan Türk öğrencilere, 21 Aralık 1963'te Rum polisler ateş ederek 2 Türk öğrencisini yaraladılar.
Rumlar aynı gün içerisinde, Lakadamya bölgesinde okuldan evlerine giden çocukların servis araçlarına ateş açtı.
5-7 yaş grubundaki 8 Türk çocuğundan biri, sırtına kurşun isabeti sonucu öldü.
24 Aralık 1963 gecesi, Kumsal bölgesine, Terezepulos kod ismini kullanan Yunan subayı liderliğinde 150'den fazla tam teçhizatlı Rum EOKA militanı geldi.
EOKA militanları, Yunan komutanın idaresinde, insanlık tarihine kara leke olarak giren "Banyo katliamı"nı yaptılar.
Kıbrıs Türk Alay Komutanlığı'nda görev yapan Elazığlı Binbaşı Nihat İlhan, burada İrfan Bey Sokak 2 Numara'da ikamet etmekteydi.
Nihat İlhan görevdeyken, eşi Mürüvvet İlhan, çocukları 6 yaşındaki Murat, 5 yaşındaki Kutsi ve 10 aylık bebek olan Hakan olay günü evdeydiler.
Rum asker ve teröristlerin geldiklerini duyunca, evin banyosunda küvet içerisinde saklanmaya gitmişler;
ama Yunan komutasındaki Rumlar tarafından o küvet içerisinde canice katledilmişlerdir.
Saldırılar bundan sonra iyice hız kazandı.
Kumsal katliamının ardından Ayvasıl köyü, 23-24 Aralık 1963’te Küçük Kaymaklı’da, 8 Şubat 1964’te Arpalık Köyü saldırıya uğradı.
Vahşetin haddi hududu yoktu.
EOKA tarafından öldürülen Türkler için Rumların kontrolündeki Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından soruşturma dahi yapılmadı.
15 Kasım 1967'de ise Boğaziçi ve Geçitkale Saldırıları yaşandı.
Bu katliamların Rum Milli Muhafızları tarafından önceden planlandığı, BM Genel Sekreteri UThant'ın hazırladığı rapora da girmiştir.
Makarios, 1974 yılında Yunanistan ve Grivas'ın desteklediği EOKA-B'yi, Grivas öldükten sonra yasadışı ilan etmiştir.
Yunan Askerî Cuntası'nın desteği ile Makarios'a askerî darbe yapılmış, yönetime,
tek amacı tek bir Türk kalmayana kadar savaşmak olan terörist Nikos Sampson getirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'ni müdahale noktasına getiren olaylar işte böyle gelişti.
(Devamı Yarın)