Önemli bir politikacı ile yapılan sohbetten arta kalanlar:
“Dünyada 200’ü aşkın ülke var, bunların sadece 40 kadarı refah içinde ve bu ülkelerin hepsi, güçler ayrılığını tam olarak uyguluyorlar. Geri kalan 160 ülke ise, ya otokratik, ya monarşi, ya da despotik, ya da diktatoryal rejimler. Hiçbirinde, güçler ayrılığı uygulanmıyor, bu yüzden ekonomik olarak refaha erişmeleri de mümkün değil.
Çünkü, eğer güçler ayrılığını yerleştiremezseniz, ülkeyi yöneteni denetleyemezseniz, ülkeyi yönetenler hesap vermiyorlarlarsa, ülkede refah olmuyor, bunun tersine, suistimal, yolsuzluk alıp başını gidiyor, kimseden hesap sorulamıyor, kimse de hesap vermiyor.
Türkiye de maalesef bu grup içinde.
Türkiye’nin, gelişmiş 40 ülke arasına girmesi için, şu 5 şartın yerine getirilmesi gerekir.
- TBMM iktidarı denetleyecek.
- Yargı bağımsız ve tarafsız olacak.
- Düşünce yayma ve örgütlenme özgür olacak.
- Yerel yönetimler özerk olacak.
- Siyasi partilerde iç demokrasi sağlanacak.
Her iktidar, ilk birkaç yıldan sonra maalesef yozlaşıyor. İngiliz tarihçi Lord Acton’un dediği gibi, “İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır.”
İktidar olmanın doğası gereği yozlaşma kolay gerçekleşir ve tarih boyunca bunun pek çok örneği görülmüştür.
Türkiye’de de, hangi iktidara baksanız, ilk yıllarında gayet iyi niyetle işe başlamış, ülke için de yararlı işler yapmışlardır ama zaman geçtikçe ülkeye zarar vermişlerdir.
100 yıl içinde gelip geçen her iktidar dönemdi böyle oldu, Menderes’te de, Demirel’de de, Özal’da da, AKP’de de.
Özellikle seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu, iktidarın başındakine tüm milletvekilini belirleme yetkisini ve partiyi kontrol yetkisini veriyor. Ve iktidar başındaki, bu güce sahip olunca, hiçbir zaman terk etmek istemiyor, milletvekilleri de, kendilerini seçenin istediklerini yapıyor.
Bu yozlaşmanın önüne geçmenin tek yolu var. İktidara gelen her kimse, ilk 2 yıl içinde, siyasi partiler kanununu ve seçim kanununu demokratikleştirmeli; milletvekillerini yöneten değil, halk seçmeli.
İktidara gelen eğer bunu hemen yapmazsa, iktidarın nimetlerini de yaşadıktan sonra, kesinlikle bir daha yapmayacaktır.
O yüzden 6’lı masa da, iktidara geldikten sonra, ülkenin demokratikleşmesi için atılacak adımlara ek olarak, şu iki kanunu mutlaka demokratikleştirmelidir.
- Biri Seçim Kanunu.
- Öteki Siyasi Partiler Kanunu.
Ve bunları iki yıl içinde mutlaka yapmalıdır.
İleriye atılırsa, bunu gerçekleştirmeleri mümkün olmayacaktır.”
Önemli bir siyasetçi-devlet adamı, aynen bunları söyledi.
O’na göre, umalım ki 6’lı Masa’nın, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nu da değiştirme şansı olsun; yoksa, yeni yozlaşan iktidarlar gelir ve Türkiye, dünyanın refah içindeki ilk 40 ülkesi arasına ömrü billah giremez.