8 MART “BİR TÜKETİM RİTÜELİ” OLMAMALI!

Toplumsal farkındalık günleri artık özünden kopup tamamıyla bir tüketim ritüeline dönüşmüş durumda. Son bir haftadır telefonuma gelen kadınlar günü indirimlerini takip etmekte zorlanıyorum.

Konuya kadın emekçilerin üretim ekseninden bakmamız gerekirken, kadını tamamıyla tüketen ve tükettiren bir konuma oturtan bu kültür, sermayenin de ekmeğine bal sürüyor. Tüketim çağının en karlı günlerinden birinde, ülke ekonomisinin üretim kısmında kadınlarımız ne kadar yer alabiliyor karnemize bir bakalım.

İşsizlik rakamları geçen yıla göre genel olarak negatif görünümlü olsa da, bu görünümden en çok etkilenen kadınlar oldu. TÜİK 2019 verilerine göre(1), kadın işsizliği bir yılda 1,9 oranında artarak yüzde 16,6’a yükselirken, genç kadın işsizliği ise yüzde 27,2’den yüzde 32,9’a çıkmış durumda. Eğitimde ve istihdamda hiçbir şekilde yer alamayan genç kadınların oranı ise yüzde 37’ye ulaşmış durumda. İŞKUR’a kayıtlı 3 milyon 872 bin kişinin 1 milyon 933 bin kişisini kadınlar oluşturuyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2018 verilerini incelediğimizde, OECD ortalamasının yüzde 64,4 olduğu kadınların iş gücüne katılım oranı listesinde, Türkiye yüzde 38,3 ile en son sırada yer alıyor(2). Neredeyse, OECD ortalamasının yarısı.

İşsiz kadın sayısının her geçen gün arttığı bir ortamda 8 Mart gibi emekçi yani üretebilen kadınların gününü, tamamen tüketen bir kadın profiline indirgemek, günün anlam ve önemini tamamen boşaltmaktan başka bir şey değil. Tüketim ideolojisinin yoğun etkisi altında yıpratılmaya çalışılan bu mücadele gününün hikâyesi bazı araştırmacılar tarafından 1857 yılında New York’ta bir fabrikada başlayan işçi eyleminde polis tarafından fabrikaya kilitlenen ve içeride çıkan yangında yanarak can veren 129 emekçi kadına dayandırılıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gerçek hikâyesi ise 1. Dünya Savaşı’ndan önce ezilen ve haksızlığa uğrayan emekçi kadınların dünyanın dört bir yanında yüzlerce protesto eylemi düzenlemeleri ve bunun bütün dünyada ses getirmesiyle başladı. 1914’te Almanya’daki eylemden sonra da bütün dünyada 8 Mart’ta kutlanmaya başladı. Kadınlar bundan 100 yıl önce bile o kadar güçlüydü ki Rusya’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü protestoları bir devri kapatıp Ekim Devrimi’ni ateşledi!Kutsal ve trajik başlayan böyle bir mücadelenin kadının toplumdaki yerini ve değerini yüceltmesi beklenirken, günümüzde kadını pasif ve tüketen bir meta halinde gösteren kapitalist ideolojinin araçlarından biri haline gelmesi ne acıdır.

 Yukarıdaki rakamlar Türkiye’de kadın olmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bunca eşitsizliğin içerisinde, gelin bu günü sermayenin reklam ve kampanya günü olmaktan çıkaralım. Eğitimde, bilimde, üretimde, siyasette kadınlar olarak daha çok yer alalım. Derin ve tarihsel anlamı güçlü bu mücadele gününde, Dünya Kadınlar Günü’nün kendisi de gazeteci olan gerçek mimarı Clara ZETKIN’i de anarak herkesi kadınlar için daha adil bir Dünya oluşturmaya davet edelim. 

 

 

(1) https://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007

(2) https://stats.oecd.org/index.aspx?queryid=64197

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri