Türkiye’de yaşayan Gazeteci ve yazarlar, diğer coğrafyada yaşayan meslektaşlarından çok daha şanslılar. Bir defa “gündem” diye bir sorunları yok. Bazıları ülkedeki gelişmelere yetişemezken, bazıları da onca farklı gündem arasında hep birlikte aynı başlık ve gündemi sunuyor. Türkiye’de yaşayan gazetecilerin diğer bir şansı da “biber gazının” nezle-grip gibi rahatsızlıklara iyi gelmesi nedeniyle toplumsal olayları takip etmeleri nedeniyle bu gazdan “ücretsiz” yararlanabiliyor olmaları.
Halk sürekli; değişen/değiştirilen, gerçek/yaratılan gündem arasında neye inanacağına şaşırırken, bölgeyi, Türkiye’yi, Ortadoğu’yu bilenler ise puzzle’ın yerleştirilen parçasının ve bir sonraki hamlenin ne anlama geldiğini okumaya çalışır. Bu grup yaşanan hiçbir gelişmeye artık sürpriz olarak görmüyor.
Geçen hafta “Yeni bir çözüm süreci mi?” diye yazdığımda ilginç tepkiler almıştım. Yapılan hamlelere bakınca “neden olmasın?” diye sormadan duramıyorum.
Beyin fırtınası yapmak amacıyla yazıya döktüğüm satırlarda; Erdoğan’ın, Bahçeli desteğini arkasına alan İçişleri bakanı Süleyman Soylu’dan rahatsız olduğunu, bu nedenle de Peker’in açıklamalarından iyice yıpranan Soylu’ya karşı bir hamle yapma isteği olabileceği yönünde. Bu durumda Cumhur ittifakının geleceğini tehlikeye atılmış olacak.
İktidarda kalabilmenin bir yolu olmalı diye düşünürken, HDP faktörü aklıma geliyor, neden olmasın..? Ancak bu defa muhatap HDP değil, hükümete daha yakın duran ve HDP üzerinde önemli etkiye sahip Öcalan olabilir mi?
Yaklaşık 1 ay önce Ak partiye yakın muhafazakâr Kürt kanaat önderleri Gaziantep’te bir araya gelerek bu soruya yanıt aradı, çıkan sonuç “Yeni bir sürece ihtiyaç var”
Aynı tarihlerde liberal ve seküler Kürtler de ABD’nin de desteğiyle İstanbul’da bir araya gelecekti. Pandemi nedeniyle interaktif olarak gerçekleşen toplantı sonrasında varılan sonuç “yeni bir sürece ihtiyaç var”
HDP ve tabanı “millet ittifakının” kaçak güreşmesinden rahatsız. HDP’li vekil Prof. Erol Katırcıoğlu’nun verdiği röportaj dikkat çekiciydi. Katırcıoğlu “Erdoğan adım atarsa HDP AKP ile tabii ki uzlaşır, Erdoğan yarın 'bunu çözeceğiz, konuşalım' derse hayır diyemeyiz..” derken acaba Puzzle’ın yeni bir parçası mı yerleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Temmuz’da Diyarbakır’a geliyor. Parti kongresi yok, önceden belirlenmiş bir açılış veya görüşme yok. Bu süreçte yapılan Diyarbakır ziyareti önemli. Şimdi gözler Erdoğan’ın 9 Temmuzda Diyarbakır’da vereceği mesaja çevrilmiş durumda, acaba yeni bir sürece dair bir çıkış olacak mı?
Erdoğan’ın sürprizleri sevdiği ve önceki politikalarına zıt bir politika geliştirdiğinde, taraftarlarını çok rahat ikna edebildiği unutulmamalı. Gün doğmadan neler doğabileceğini hep birlikte göreceğiz.