Rusya-Ukrayna krizi, Washington’da gündemin en sıcak konusu haline gelmiş durumda.
ABD yönetiminin, krizin diplomasiyle çözülmesi gerektiğine yaptığı vurgu kadar Rusya’nın muhtemel bir askeri harekatının boyut ve şekli de başkent Washington’da çok konuşulan konular arasında.
ABD istihbaratı, Rusya’nın "yanıltma operasyonları" düzenlemek üzere Doğu Ukrayna’ya özel bir paramiliter birlik konuşlandırdığını tespit ettiklerini iddia ediyor.
Bu iddiaya göre, o birlik, Rus ordusuna veya Rusya destekli güçlere saldırı düzenleyecek ve Moskova bunu işgal için gerekçe gösterecek.
ABD istihbaratı, Rusya’nın "yanıltma operasyonları" düzenlemek üzere Doğu Ukrayna’ya özel bir paramiliter birlik konuşlandırdığını tespit ettiklerini ileri sürüyor.
Diğer taraftan İngilizler ise Rusya’nın Ukrayna’da mevcut yönetimi devirerek Kremlin’e yakın bir ismi ülkenin başına getirmek için planlar yaptığını ileri sürüyor.
İngiltere Dışişleri Bakanlığınca yapılan yazılı açıklamada, "Elimizde, Rus hükümetinin Kiev'de Rus yanlısı bir lideri göreve getirmek istediğini gösteren bilgi var. Eski Ukrayna milletvekili Yevhen Murayev, potansiyel bir aday olarak görülüyor." ifadesine yer verilmişti.
Medya ve düşünce kuruluşları, senaryolar üzerine yoğunlaşıyor
Bunların ötesinde Rusya’nın olası bir askeri harekatının nasıl olacağı hem medyada hem de düşünce kuruluşlarında tartışma konusu.
Washington merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS), yayımladığı raporda, Rusya’nın siyasi hedefleriyle eş güdümlü 3 farklı şekilde işgale girişebileceği kaydediliyor.
İddiaya göre, o birlik, Rus ordusuna veya Rusya destekli güçlere saldırı düzenleyecek ve Moskova bunu işgal için gerekçe gösterecek.
Raporda, Rus ordusunun, Ukrayna’nın kuzeyinden girerek Ukrayna ordusunun Kiev çevresindeki savunma hattını işlevsiz hale getirebileceği, doğudan girerek ülkenin batısına doğru ilerleyebileceği veya güneyden ilerleyip Kırım’ın batısında kalan kıyı bölgelerini alabileceği ifade ediliyor.
Ayrıca Rusya’nın muhtemel hedeflerine ilişkin Moskova’nın harekat icra etmeden bölgeye konuşlandırdığı gücü pazarlık konusu yapabileceği tartışılırken, Ukrayna’yı tamamen işgal edip Belarus ile üçlü Slav birliği kurmaya varacak bir hedefinin de olabileceği belirtiliyor.
Rand Coproration’dan Dara Massicot ise kaleme aldığı analizinde, herkesin Rusya’nın Sovyetler döneminde Afganistan’da veya Osetya Savaşı'nda ya da Kırım’ın ilhakında kısmen yaptığı gibi büyük bir işgal gücü ile Ukrayna’ya girebileceğini düşündüğünü ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu sefer asimetrik güç kullanabileceğini ortaya koyuyor.
Rus ordusunun bu sefer, Ukrayna hava gücünü ve savunma sistemlerini devre dışı bırakacak gelişmiş hava unsurlarını kullanabileceğini iddia eden Massicot, Rusya’nın menzili 25-300 kilometre olan SS-26, menzili 500 kilometre olan SSC-7, menzili 1500 kilometrenin üzerine çıkan SS-N-30A seyir füzelerini kullanabileceğini ortaya atıyor.
CSIS’in raporunda, bahsi geçen senaryo gerçekleştiği takdirde ABD ve Batılı güçlerin sağladığı silahların büyük ölçüde stratejik bir kazanım sağlayabileceği ifade ediliyor.
Ancak Rusya’nın Batı ülkelerinin savunma amaçlı askeri yardımlarını boşa düşürmek için geleneksel zırhlı birlikler ve kara gücü ile saldırmak yerine, Massicot'un iddia ettiği gibi, uzun menzilli silahlar kullanması durumunda ABD ve Batılı güçlerin sağladığı savunma amaçlı silahlara asimetrik bir üstünlük sağlamış olacağı belirtiliyor.
ABD, Kanada, İngiltere ve diğer bazı Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ya tank ve zırhlı araçlar ile uçak, helikopter, İHA gibi hava araçlarına karşı koyabilecek Javelin ve Stinger füzeleri veriyor.
Putin’in ikinci senaryoyu tercih etmesi durumunda, Javelin ve Stinger’ler savaşın çok ileri safhalarına kadar devre dışı bırakılmış olacak. Ayrıca savaş daha ilerlemeden Ukrayna ordusunun taktiksel gücü önemli ölçüde kırılmış olacak.
Ukrayna ordusunun Rusya’ya taarruz edebilecek imkan ve kabiliyeti yok. Ve Ukrayna’nın elinde uzun menzilli kabiliyetlere karşı koyabilecek gelişmiş hava savunma sistemleri de bulunmuyor.
Bu senaryo gerçekleşirse Rusya ilk kez gelişmiş ofansif kabiliyetlerini Avrupa’da sahaya sürmüş olacak. Bunun özellikle de Doğu Avrupa’daki Rus tehdidini derinleştireceği ve dolaylı olarak Avrupa güvenlik mimarisini derinden sarsacağı konuşuluyor.
Bunu engellemek için ABD’nin elinde belirli seçenekler bulunuyor ama Biden yönetiminin bunları kullanıp kullanmayacağı merak konusu.
Ortaya atılan önerilerden biri; ABD, Ukrayna topraklarına ayak basmadan Karadeniz ve bölge ülkelerine çeşitli caydırıcılık kabiliyetlerini konuşlandırarak Rusya’nın uzun menzilli silahlar kullanmasının önünü kesebileceği, böylece Moskova’yı geleneksel yollarla müdahaleye zorlayabileceği yönünde.
Bu durumda hem Ukrayna savunma mimarisinin büyük ölçüde ayakta kalması sağlanacak hem de Rus ordusu büyük bir yıpratmaya maruz bırakılmış olacak.
ABD güvenlik bürokrasisi her ihtimale yönelik planlamalar yapıyor
Bu tür bir seçeneğin masada olup olmadığına dair AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Amerikalı bir savunma yetkilisi, ABD’nin Karadeniz’de gemisinin bulunmadığını ve bölgede mevcut konuşlandırmalar dışında yeni bir gelişmiş teknoloji sevkiyatı olmadığını söyledi.
Ancak yetkili, bu konunun aktif olarak hem Pentagon ile Beyaz Saray arasındaki istişarelerde hem de Ukrayna başta olmak üzere ABD’nin görüş alışverişinde bulunduğu ülkelerle yapılan görüşmelerde gündeme geldiğini söyledi.
Bu seçenek konusunda henüz bir karar verilmiş değil; ABD için savaşa girmeden savaştan kazanım elde edebileceği tek seçenek bu görünüyor.
ABD yönetiminin, işlerin kontrolden çıkması durumunda askeri bir adım atıp atamayacağı veya nasıl bir askeri adım atacağı konusunda herhangi bir renk vermemesi dikkat çekici.
"Rusya, Ukrayna'nın denizle bağlantısını kesmek istiyor"
Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan, Washington merkezli Hudson Enstitüsü Kıdemli Uzmanı Michael Doran, bu taktiksel senaryoları değerlendirirken, Putin’in siyasi hedeflerinin de göz önüne alınması gerektiğini vurguladı.
Doran, "Rusların ana amacı; Ukrayna’nın denizle bağlantısını kesip onu kapalı kara ülkesi haline getirmektir." dedi.
Rusya’nın öncelikli olarak 2014’te ilhak ettiği Kırım ile kara bağlantısı kurmak istediğini belirten Doran, daha sonra Kırım’dan kıyı boyunca Odessa’ya kadar ilerlemek isteyebileceğini kaydetti.
Doran, Rusya’nın bu amaçla Pasifik bölgesindeki denizcilerini Karadeniz’e sevk ettiğini ve Karadeniz’den Ukrayna’ya çıkarma yapabileceğini söyledi.
Çıkarma ile eş zamanlı olarak Ukrayna’nın doğu sınırlarından mekanize Rus birliklerinin taarruz başlatabileceğini aktaran Doran, Kiev’in ülkenin demir yolu ağlarının merkezi olduğunu ve Rusya’nın Kiev ile güney bölgelerinin bağlantısını kesmek üzere bu mekanize birliklerini kullanabileceğini dile getirdi.
Doran, "Rusya, bu mekanize birliklerle, güneyde karaya inen birlikler için ikmal hatları kurmak durumunda kalacak ve eğer bu birliklerin birbiriyle bağlantısını keserseniz bu kendi içinde bir zafer olacaktır." ifadesini kullandı.
NATO’nun doğu sınırına dayanması da söz konusu
Bu senaryonun siyasi sonuçları olacağı ve savaşın uzaması durumunda Rusya’nın savaşı sürdürememesine yol açacağı konuşuluyor.
Batılı ülkeler de hesaplarını bunun üzerine kurmuş gibi görünüyor. Ancak olası bir savaşın kısa sürede NATO’nun doğu sınırına dayanması da söz konusu.
Rusya’nın Kaliningrad Deniz Üssü Baltık ülkelerinin hemen güneybatısında yer alıyor. Üssün Rusya ile kara bağlantısı bulunmuyor.
Kaliningrad ile Belarus arasındaki bölge ise NATO üyesi Polonya ve Litvanya sınırlarının buluştuğu Suwalki Koridoru, NATO için son derece stratejik bir nokta olarak görülüyor.
Rusya’nın son zamanlarda Belarus’un Litvanya sınırına yakın bölgelerine askeri sevkiyat yapması her ne kadar Ukrayna’ya kuzeyden açılacak bir cephe için yığınak olarak görülse de Baltık ülkelerini de tedirgin etmiş durumda.
Rusya’nın Belarus’a Su-35 uçaklarını sevk etmesinin hemen ardından ABD’nin Rusya-Ukrayna krizinde beklenmedik durumlara karşı NATO Mukabele Gücü'nün aktif hale getirilmesi ihtimaline yönelik 8 bin 500 askeri teyakkuza geçirmesi dikkat çekti.
Pentagon’un, NATO Mukabele Gücü'nün 40 bin askerden oluşan güçlü bir muharip güç olduğunu ifade etmesi de Rusya’ya mesaj olarak yorumlanıyor.
Diplomasi masası henüz çökmedi
ABD, Rusya’yı dünyaya işgalci ve saldırgan olarak afişe ediyor ve olası bir Ukrayna işgalinde, Moskova’ya ağır ekonomik bedeller ödeteceği uyarısında bulunuyor.
Bir taraftan askeri hazırlıklar yapan ABD, diğer taraftan da Rusya’yı diplomasi masasına çekmeye çalışıyor. Bununla birlikte diplomasi masasının çökme ihtimalinin de ne kadar yüksek olduğu ABD-Rusya Stratejik İstikrar Diyaloğu ve NATO-Rusya Konseyi Toplantısı'nın sonuçsuz kalmasıyla ortaya çıktı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın, Soğuk Savaş’ın en gerilimli yıllarından beri ABD siyasetinin merkezinde rol almış bir isim olarak diplomasiye alternatif bir B planı hazırlamamış olması beklenmiyor ancak ABD’nin elinde çok fazla askeri seçenek de yok.
Ukrayna’nın işgal edilmesi veya bu ülkeden kısmen toprak alınması, Rusya’nın Avrupa güvenliğini daha da derinden sarsmasına neden olacağı konuşuluyor.
Bu hafta Rusya, ABD ve NATO arasındaki görüşmelerden sonuç alınmaz ve gerilim bir şekilde düşürülmezse, Batı blokunun Rusya’ya yönelik tonunun daha da sertleşmesi bekleniyor.