Yüksek İslam Enstitüsü hocalarından Abdullah Bakır, sosyal medyadaki lüks ve şatafat içerisinde yaşayan sözde din alimlerini topa tuttu: “Bunlar Müslümanları birbirine düşürmek için tutulmuş ırgatlardır. Bunların dinine, imanına inanılmaz. Bunlar münafıktır” dedi. Sebeplerini NGazete’ye anlattı.
İşte Abdullah Bakır'ın o röportajı:
NGazete: Sosyal medyada bazı görüntüler var. Din adamı olduğu imajı veren bir kişi özel bir jete biniyor, daha sonra çok lüks bir araçla dolaştığını söylüyor. Elinde son model bir cep telefonu var. Toplumda kendisini dindar zanneden bu insan veya öyle imaj bırakan bir insanın toplum üzerindeki etkisi ne olabilir? Aşırı bir lüks ve şatafat altında yaşayan bir insan, başka birinden geldiğini söylüyor bu hediyelerin, dindar bir insan veya hoca kılıklı olan bu insan veya şarlatan mı demeliyiz bilmiyorum. Böyle lüks hediyeler kabul etmeli mi? Toplum üzerinde, dindarlar üzerinde nasıl bir algı bırakır bu insanın yaptığı?
Abdullah Bakır: İsraf haramdır İslam’da. Allah Teala, “Yiyin, için israf etmeyin” demiştir. Komşusu açken karnı tıka basa doyurup yatan insan gerçek mümin olmak hususunda şüphelidir. Kendi milleti, kendi toplumu veya bulunduğu insan topluluğu içerisinde, İslam kıyafeti diyor ya ona benzeten kıyafetler de giyip jet uçağı ile “Bana hediye edildi, bana gönderildi” demesi; ayrıca Rolls Royce arabaya binip onlarla poz vermesi, Ayasofya’da Cuma namazı kılması ve konuşması esnasında 8 defa “Allah” demesi, başına taktığı takke midir nedir, bununla giyindiği cübbeye benzer bir şeyle devamlı kendisini din adamı gösterip cemiyeti aldatmaya yönelik, “Hediye ettiler bize, buraya getirdiler, biz Müslümanlara böyle olmalarını tavsiye ediyoruz” demesi, kendi ifadesiyle kendisini ele veriyor. Bunlar ajandır. Bunlar Müslümanları birbirine düşürmek için tutulmuş ırgatlardır. Bunların dinine, imanına inanılmaz. Bunlar münafıktır.
NGazete: Peki o zaman gerçek Müslüman nasıl olmalıdır, bize onun tarifini yapar mısınız? Din nedir bize onu söyler misiniz?
Abdullah Bakır: Allah Teala insanları en güzel bir şekilde yaratmış, ondan sonra demiş ki “Ben sizi, en güzel bir şekilde yarattım, size ne yiyip, ne içeceğinizi, nasıl hareket edeceğinizi bildirdim. Size din olarak İslam’ı seçtim.” buyuruyor. İslam’da daima birleştiricilik vardır. “İnnemel mû’minûne ihvetun”, Mü’minler, birbirlerinin kardeşidirler.” Binaenaleyh, kardeşe nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranacak Müslüman. “Teavenu alel birri tekva”, Mü’min kardeşleriyle yardımlaşacak, iyilik üzerine, kötülük üzerine yardımlaşmayacak. Yani tek kelime ile Allah’ın emirlerini peygamberin emirlerini, nehilerini, ki peygamber Allah’ın elçisi, resulü, Kur’an’ın tercümanıdır. Kur’anı tercüme eden son resuldür, peygamberdir. Onun emirlerini, nehilerini tutan insanlar gerçek mümindir. Doğru yola giderse, Allah ona da güç vermiş, doğru yola giderse de güç vermiş, eğri yola giderse de güç vermiş. Yani iradei cüziyesini eline vermiş. Demiş ki “Senin ne yiyeceğini, ne içeceğini, yaratılışını ben verdim mi, verdim. Öyleyse sen de Allah’a kul ol, gerçek mümin ol. Mümin kardeşini düşün, ona fitnelik yapma.”
NGazete: Normal olması gerekeni söylediniz. Peki bir Müslümanda olmaması gereken meziyetler nelerdir? Mesela demin münafık dediniz. Münafıklık nedir? Kur’an’da geçiyor mu? Aydınlatır mısınız?
Abdullah Bakır: Kur’an’da Bakara Suresinin 8. Ayetinden 16. Ayetine kadar münafık nedir onu anlatıyor. Allah’ın buyuruğu ile sözü ile söylemeye çalışayım münafık kimdir: “İnsanlar içerisinde öyleleri var ki, Allah’a ve resulünü ihmal ettik derler. Bunu ağızlarından eksik etmezler. Aslında onlar mümin değillerdir, inanmış değillerdir. Onlar Allah’a ve Allah’a inanmış olan müminlere hilekarlık düşünürler. Aslında o hileyi kendilerine yaparlar. Allah onları bu hilelerinden dolayı cezalandıracaktır.” “Vema ehdeune vema yeş’urun” “Bu yaptıklarını aslında şuur edemezler, bilemezler, düşünemezler” bu kadar sıfatı açıklıyor. Ayrıca Cenabı devamında buyuruyor ki, “Onlara, dünyada fesat çıkarmayın, ortalığı karıştırmayın” dendiğinde onlar derler ki biz ıslahatçıyız. Islah ediyoruz, fitne çıkarmıyoruz, ortalığı karıştırmıyoruz, derler ama “Ela innehum humul muhsidune velekille yeş’urun” “Onlar aslında, haddizatında yalan söylüyorlar. Fitneyi çıkarıyorlar, ortalığı karıştırıyorlar, ondan sonra taşın başına çıkıyorlar ‘Biz müfsit değiliz’ diyorlar. Aslında onlar fesat çıkaran, halkı birbirlerine düşüren fitneyi körükleyen müfsitlerin ta kendileridir. Onlara ‘Gelin, şu Müslümanların iman ettikleri gibi iman edin denildiği zaman onlar derler ki ‘Biz bu beyinsizler gibi mi iman edeceğiz, onlar gibi mi yaşayacağız’ derler. Aslında, asıl beyinsiz olan onların ta kendileridir, fakat bunu bilmezler” buyuruyor. Ayrıca Cenabı Hak onlar için “Veiza lekullezine amenu”, “Müslümanların yanlarına geldikleri zaman biz Müslümanız derler, biz de inanıyoruz Allah’a derler, velakin kendi şeytanlarının yanlarına vardıkları zaman derler ki ‘Biz, sizdeniz yahu, onlarla alay ediyoruz’ derler.” Allah Teala buyuruyor ki devamında “Allahu yestehzihu bihim” Aslında, Allah onlarla istihza ediyor. Aslında Cenabı Hak onlarla kendilerinin yaptığı gibi değil de Allahca alay ediyor. Devamında Allah Teala buyuruyor ki “Onlar hidayeti verip, dalaleti satın almışlardır. Onlar bu ticaretlerinde kaybetmişlerdir. Zarar etmişlerdir ve onları bu zarardan kurtaracak hiç kimse yoktur. Dalalet içerisinde yüzüp gitmektedirler. Varacağı yerler de cehennemdir.” buyuruyor.
NGazete: Peki münafığın alameti diye bazı şeyler söylenir Cuma hutbelerinde. Onları kısaca sayabilir misiniz?
Abdullah Bakır: Allah’ın ifadesiyle Münafıkun Suresi gelmiş ayet, Kur’an’da. Orada buyuruluyor ki “Ey Muhammed, sana güzel giyinmiş, güzel konuşan insanlar gelirler. Derler ki şahadet ederiz ki sen Allah’ın resulüsün, peygamberisin. Allah da şahadet eder ki sen Allah’ın resulüsün. Velakin onlar yalan söylüyorlar” diyor.
NGazete: Çok güzel bir noktaya değindiniz. Topluma mal olmuş, rol model olmuş bir çok insanı televizyon ekranında, sosyal medyada bir şeyi söyledikten sonra 24 saat içinde bunun tam tersini söylediğine şahit oluyoruz. Toplumu yönlendiren, etkileyen insanların yalan söylemesi doğru mudur? İslam’da yalanla ilgili hangi ayet ve hadisler vardır?
Abdullah Bakır: Allah Teala “Fe necal la'netullâhi alel kafîrîn” buyuruyor. Yani “Allah’ın laneti, yalan söyleyenlerin üzerine bulunsun” diye pek çok ayeti kerime var. Ayeti kerimeden sonra peygamberimiz bu ayetleri açıklarken yüzlerce hadis var. Yani yalancının yeri cehennemdir. Tövbe etmediği müddetçe cehennemdedir.
NGazete: Münafıklık alametleri içerisinde de sayılıyor mu?
Abdullah Bakır: Evet sayılıyor. Her şeyi anlatıyor orada, ayeti kelimede. Ben kim oluyorum ki bunlara göre şeyler söyleyeceğim.
NGazete: Münafıklığın alameti üçtür diye söylenir ya ben onu sormak istedim. Nedir kısaca söyler misiniz?
Abdullah Bakır: “Ayetül münafiki selasetun: İza haddese kezebe” Münafığın alameti üçtür.
NGazete: Hadis midir bu?
Abdullah Bakır: Hadistir. Ve sahih hadislerdendir. Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vaadederse, bir şey söz verirse, sözünde durmaz, kendisine bir emanet verilirse emanete hıyanetlik eder. Yani bugün adam yalan söylüyorsa, vaadinde, sözünde durmuyorsa, akşam söylediği lafı sabah celh ediyorsa münafıktır o. Ayrıca emanet edilmiş kendisine, pek önemli şeyler vardır. Herkes bunu bilmektedir. Eğer bu emanete hıyanetlik ediyorsa bu münafığın ta kendisidir. “İnne-lmunâfikîne fî-dderki-l-esfeli mine-nnâri” Münafığın yeri de cehennemin dip köşesidir. Esfele safilindir. Onlar kendilerini halkı aldatmak için öyle, böyle dindar görünsünler, konuşsunlar, fakat her şeyi bilen, o münafığı da yaratan Allah Teala onları duyuyor, görüyor ve cezasını hazırlamıştır.
NGazete: Peki hocam teşekkür ediyoruz.