Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarına yönelik İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere eleştirileriyle gündeme gelen Adurrahman Dilipak'ın Yeni Akit TV'deki yayınlarına son verilmişti. Köşe yazarlığını da kendi isteğiyle bırakan Abdurrahman Dilipak'tan itiraf gibi açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Yeni adresi habervakti.com'daki ilk köşe yazısında, AK Parti ile davasını hatırlatarak "Susmayacağımı okurlarım bilirler" sözleriyle gözdağı veren Dilipak, ayrılık itirafında bulundu. Akit'ten ayrılmadan önce sansüre uğrayıp uğramadığı sorusuna Dilipak, "Zaman zaman müdahaleler söz konusu idi" cevabını verdi.
AKİT'TE ZAMAN ZAMAN MÜDAHALELER SÖZ KONUSUYDU
Independent Türkçe'den Cihat Arpacık'ın sorularını yanıtlayan Dilipak, "Bana özellikle televizyondan, pandemi sürecinde ve politik gündemle ilgili doğrudan ve dolaylı bazı mesajlar veriliyordu ama sorun teşkil etmiyordu. Sunucu zaten belli konularda daha hassas davranıyordu. Yazılarda da zaten sorumlu müdürün yasal çerçevede sınırlı bir müdahale yetkisi var. Zaman zaman, çok ağırlıklı olmamak kaydı ile bazı müdahaleler söz konusu idi. Zaten yayın sırasında ya da yazılarımın altında normal okuyucular yanından troller de sert tepkiler veriyorlardı. Sonuçta olan oldu. Maalesef sosyal medyada ağ patronları sansürlüyor. Ulusal ölçekte yasalar, o da yetmiyor bir de iç denetim mekanizması. Ama her zaman birileri bu dünyada herkesten daha özgür. Onlar kural koyuyorlar. Herhangi bir kuralla da bağımlı değil, ne din, ne ahlak, ne hukuk ne de yasa." yanıtını verdi.
TESADÜF DİYE BİRŞEY YOK
Yeni Akit gazetesinden ayrılığının Mustafa Karahasanoğlu'nun vefatının hemen arkasından gelmesinin tesadüf olup olmadığı sorulan Dilipak, "Tesadüf diye bir şey yok. Tevafuk oldu. Denk geldi." dedi.
AKP 15 TEMMUZ SONRASI GÜÇ ZEHİRLENMESİ YAŞADI
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilince yerini nereye bıraktı?” sorusuna Dilipak, "Büyü bozuldu. Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları, 15 Temmuz bir güç zehirlenmesini de beraberinde getirdi iktidar çevrelerinde. Bu durum tek kişi ile sınırlı değil, kolektif bir davranış şeklinde kendini gösterdi" ifadelerini kullandı.
AKP DAVASI TOPYEKUN LİNÇ KAMPAYNASINA DÖNÜŞTÜ
Dilipak “AKP’nin papatyaları” başlıklı yazısı nedeniyle hakkında açılan davalarla ilgili olarak şunları söyledi:
"Aslında Halkın Kurtuluş Partisi de davacı oldu ama onların taleplerine karşı takipsizlik verdiler. AK Parti'de, genel başkanlık, kadın kolları genel başkanlığı, bazı kadın milletvekilleri ve kadın kolları il başkanları davacı oldu. İşin ilginç yanı, genel merkezin koordinesinde, tek tip şikayet dilekçesi ve basın açıklaması ile. 28 Şubat'ta rakiplerimizden gelen tepkilere hazırdık, bekliyorduk, sürpriz olmadı. Ama bu, beklemediğiniz bir yerden, beklemediğiniz bir üslupla, beklenmedik bir kapsam ve şekilde.. Sadece dava değil ki, topyekun bir linç kampanyasına dönüştürüldü. Medya, troller... haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok etti, hedefini vurmayan bumerang geri döndü ve sahiplerini vurdu.
14 Eylül Çarşamba günü, Küçükçekmece, 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde saat 10.00'da duruşmamız var. Bu daha önce yaşanan ‘312 general davası’ gibi bir dava. Kınadığımız başımıza geldi.
‘AK Parti içindeki FETÖ'nün zihniyet ikizi AKP'liler ve onların papatyaları’ dediğim için yargılanıyorum. Diğer cümlelerin matufiyeti de bu. ‘AK Parti içindeki FETÖ'nün zihniyet ikizi AKP'liler’in ve ‘onların papatyaları’nın kim olduğunu görmek isteyenler son bir birkaç aydır yolsuzluk dosyalarından adı geçenlerin kim olduklarına bakabilirler. Bu davanın bir de Ankara ayağı vardı. Genel başkanlık adına açıldı dava. Orada da hukuk davası görülüyordu. Tazminat davasında hâkime hanım bir çok usul hatası yaparak ve ceza davasını bekleme sebebi de yapmadan karar verdi. O dosya da şimdi Ankara'da İstinaf'ta.”