Doğu Akdeniz’de karşılaştığımız sorunlar, Yunanistan’ın AB’yi araya koymasıyla birlikte daha can sıkıcı bir hale gelmeye başladı. Yunanistan ülkemize karşı siyasi, askeri ve ekonomik tedbirlerin alınmasını istiyor. AB’nin ise yaptırım çeşitleri üzerinde çalışmaya başladığı ifade ediliyor. Türkiye'ye yaptırım uygulanması konusu, 24 Eylül’de yapılacak AB liderler zirvesinde ele alınacak. Üzerinde düşünüldüğü iddia edilen bir kısım konular, şimdiden açığa çıkmaya başladı. Örneğin, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Doğu Akdeniz’deki gerginliğin azaltılmaması halinde; ülkemiz için düşündükleri tedbirler arasında, AB'ye ait limanlar ile bunlara ait kapasite, tedarik ve teknoloji kullanımının yasaklanması olabileceğini ifade ediyor. Bu açıklamaların dışında da kişilere, varlıklara ve gemilere yaptırım uygulanabileceği yönünde tehditler sıralanıyor. Gerçekleşmesi durumunda tabi ki zarar görebiliriz. Ancak diğer yandan sayın Borrell’in, AB Parlamentosunun yayımladığı ‘‘Korona Virüsle Yüzleşen AB Deniz Taşımacılığı ve Limanları’’ başlıklı değerlendirmeden haberi olmadığını varsayabilir miyiz? Elbette, hayır. Bu nedenle, pazarın daraldığı bir ortamda; Yunanistan’ın haksız ve hukuksuz istekleri nedeniyle, limanlarla ilgili düşündükleri yaptırımların fazla iddialı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu kapsamda bahse konu rapor, denizcilik sektörünün karşılaştığı sorunları ele alıyor. Salgının yarattığı krizin aşılabilmesi için; uluslararası örgütlerin ve ülkelerin koordineli ve uygulamaya yönelik bir iş birliği içinde olmasını salık veriyor. Diğer yandan, pandemi sona ermiş değil ve kendisiyle birlikte etkileri her geçen gün artarak devam ediyor. Salgının gölgesinde, siyasi nedenlerle Türkiye’ye böyle bir yaptırım denemesi de çok akıllıca gözükmüyor. Üstelik, tek rapor da bu değil tabi ki. AB’nin bu gerçeği göremediğini söylemek ise yanıltıcı olur. AB ülkeleri limanlar ve deniz ticareti kapsamında gözle görülür bir sıkıntı içerisindeler. Birkaç örnekle durumu biraz açalım.
AB’den çıkma arifesinde olan İngiltere ile şu sıralar her taşın altından çıkan Fransa’nın durumlarına kısaca bir bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Denizcilik sektörü ve pandemi sürecini ele alan bir yazımda, pandemi nedeniyle İngiliz denizcilik sektöründeki daralmayı ele almıştım. Kendi yayımladıkları bir rapora istinaden verileri paylaşmıştım. Nakit akışının sağlanamaması en büyük sorunlardan birini teşkil ediyordu. Haziran ayı itibariyle açıklanan bu durumda bir gelişme olmadığı gibi, problem daha da derinleşme istidadı göstermeden bir çözüm bekleniyor. Büyük bir istihdam kaybı yaşandı. Her ne kadar normalleşme süreci yaşansa da pandemi etkilerinin uzun süreceği ve bu anlamda uzun vadeli hükümet destekli bir programa ihtiyaç duyulduğu ifade edilmektedir. Limanlarının yanı sıra, özellikle tersanelerinde büyük bir sıkıntı var. Bazı tersaneler kapalı ve hükümetin adım atması talep ediliyor. Devon’daki bir tersanenin yıl sonuna doğru tekrar açılacağı haberi heyecan yarattı. Tüm gözler öncelikle, savunma sanayi, gaz ve petrol platformları ile feribot şirketlerinden gelecek kontratlara çevrilmiş durumda.
Fransa’daki durum ise genel ekonomik daralma nedeniyle, geçen yıldan bu yana oldukça düşündürücü bir hale geldi. Toplumsal huzursuzlukların yanı sıra, geçen yılın aralık ayında başlayan ve haftalarca süren grevler; özellikle Fransa’nın en geniş iki kargo limanı olan Le Havre ve Marsilya limanlarını sarstı. Diğer yandan Rouen, La Rochelle, Dunkirk ve Fos limanlarında protestolara bağlı hareketlilikler yaşandı. Bununla birlikte yapılan bir hesaplamada, örneğin, La Havre limanına giren kargoda yıllık yüzde 9,5’luk bir düşüş ve beraberinde 72 bin TEU’luk bir kayıp söz konusu. Her grevde, limanlarla birlikte özellikle rafineri ve terminaller de etkileniyor. Grevler süresince; Fransa’nın petrol ithalatında önemli bir yeri olan Le Havre’daki ham petrol terminali kritik bir duruma giriyor.
Sarsıcı grevlerin yanı sıra bu yılın ilk aylarında, korona salgını nedeniyle, bir kısım Fransız limanlarındaki tedbirlerin de çok sıkı olmadığı görülüyordu.
Salgının ciddiyetinin anlaşılmasıyla birlikte nisan ayında, Fransız Armatörler Birliği Cumhurbaşkanı Macron’dan deniz taşımacılığı için acil bir ‘‘Marshall Planı’’ uygulaması beklediklerini duyurdular. Grevler ve salgın Fransız deniz sektörünü oldukça zora düşürmüş gözüküyor. Macron, ekonominin her alanında sıkışırken; bu alanda da çareler arıyor.
Diğer yandan Hollanda’nın Rotterdam limanında, bu yılın ilk yarısında elleçlenen genel yük miktarındaki yüzde 9,1’lik düşüşü saymıyorum bile… Ayrıntılara girdiğinizde, kuru ve sıvı dökme yükler ile konteynerlerin; genel elleçleme hacmini etkileyen faktörler arasında olduğunu tüm detaylarıyla görüyorsunuz.
Şimdi bu durumdaki adamlar, bize limanlarını yasak edecekler ve ticaret yapmayacaklar.
Nasıl olacak bu? Avrupa’da ve Türkiye’de birbiri içine girmiş birçok şirket var. Birçok alanda yoğun bir ekonomik iş birliğinden vazgeçilmesi akıllıca bir davranış olmayacaktır. Üstelik, bu şartlarda kendileri de zarar görecektir.
Ülkemize karşı yaptırımlardan söz eden AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, sonraki bir açıklamasında da ‘‘…Türkiye birçok dosyada önemli ortak olmaya devam edecek. Bu, büyük komşuyla tehlikeli bir yüzleşme dinamiğinden çıkmamızı sağlamalıdır…’’ diyerek, güya duruma bir açıklık getiriyor. Belli ki işimize yarayan bazı konular ileri sürülerek bir kısım havuçlar gösterilecek ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizin durdurulması istenecek.
Netice itibarıyla bütün bu karşı koyuşların, 2019 yılı itibarıyla kamu borcu tutarı 331 milyar Euro’ya, borç oranı ise yüzde 180’e ulaşmış müflis bir Yunanistan uğruna yapıldığını söylemek pek doğru sayılmaz. AB’nin Yunanlıları düşündüklerini zannetmiyorum. Peki, o takdirde sorun nedir?
Borrell, Türkiye’nin Rusya ve Çin’le ortak özellikleri olarak sıraladığı hususlardan bahsederken; ‘‘…küresel oyunun kurallarını değiştirmek istiyorlar çünkü dünyadaki güç dağılımının artık onların kendi doğduğu dönemle hiçbir ilgisi yok…’’ diyor. İşte bu cümlenin, tüm meseleyi açıkladığını düşünüyorum.
Uluslararası hukuka dayalı olarak haklılığımızı ifade eden birçok argümanı yıllardır dile getiriyoruz. Sahada da uğraş veriyoruz. Bu çabalarımızı, demek ki küresel oyunun kurallarını değiştirmek olarak görüyorlar. Ancak karşı karşıya kaldığımız bu tezadı da sürdürebilir durumda olduklarını düşünmüyorum. Örneğin bahse konu bu cümlenin Çin için de söylendiğini dikkate aldığımızda; özellikle limanlar ve deniz ulaştırması konusunda, meselenin idrak noktasında bile olmadıkları görüntüsünü veriyorlar. Diğer yandan, ekonomik daralma; bazı denizcilik şirketlerinin daha büyük şirketlerle birleşmelerine neden oluyor. Küresel oyunun bir kısım kuralları, özellikle salgın nedeniyle, kendi dinamikleri içinde değişmeye başladı. Bunları görmemeleri mümkün değil. Bu durumu, düşünsel anlamda çok parçalı bir AB olması ihtimaline bağlıyorum.
Bizim tarafta da durum ekonomik açıdan iyi olmamakla birlikte, dikkatimizi dağıtmamamız gerekiyor. Meis Adası’na asker çıkarmaları elbette önemli ancak 10 km karelik bir yere ilgiyi çekerlerken; Libya’da, Suriye’de veya Doğu Akdeniz’de ya da hiç ummadığımız farklı bir yerde başımızı belaya sokacak bir provokasyona neden olabilirler. Çünkü düşündükleri oyunun kurallarını, bize Yunanistan’la kabul ettirmeleri zor gözüküyor. Ancak, cephe çok geniş, dengeler çok oynak ve fazla hareketlilik var. Bu iyi bir şey değil. 24 Eylül öncesi bizi zora sokacak olası kışkırtma ve eylemlere azami dikkat etmemiz gerekiyor.
Kaynak:
‘‘AB’den Türkiye’ye Doğu Akdeniz konusunda yaptırım sinyali’’, Deutsche Welle, 28 Ağustos 2020, https://www.dw.com/tr/abden-türkiyeye-doğu-akdeniz-konusunda-yaptırım-sinyali/a-54732650 (31 Ağustos 2020)
‘‘EU shipping and ports facing coronavirus’’, Avrupa Birliği Parlamentosu, 11 Mayıs 2020, https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/ATAG/2020/651907/EPRS_ATA(2020)651907_EN.pdf (31 Ağustos 2020)
Kırıkkanat, Alp, ‘‘Denizcilik Sektörü ve Pandemi Süreci’’, Alp Kırıkkanat Seyir Defteri, 18 Haziran 2020, http://www.alpkirikkanat.com/makale-detay/87/denizcilik-sektoru-ve-pandemi-sureci (29 Ağustos 2020)
Neate, Rupert, ‘‘Reborn shipyard pins hopes for growth on post-Brexit boom’’, The Guardian, 29 Ağustos 2020, https://www.theguardian.com/business/2020/aug/29/reborn-shipyard-pins-hopes-for-growth-on-post-brexit-boom (29 Ağustos 2020)
‘‘Strikes Begin to Affect Ocean Freight Services in France’’, The Maritime Executive, 20 Aralık 2019, https://www.maritime-executive.com/article/french-strikes-begin-to-affect-ocean-freight-services (31 Ağustos 2020)
Wackett, Mike, ‘‘French port group hit by protests offers rebates for ships to return to Le Havre’’, The Load Star, 06 Şubat 2020, https://theloadstar.com/french-port-group-hit-by-protests-offers-rebates-for-ships-to-return-to-le-havre/ (31 Ağustos 2020)
‘‘Coronavirus situation at French ports’’, Safety4Sea, 13 Şubat 2020, https://safety4sea.com/coronavirus-situation-at-french-ports/ (01 Eylül 2020)
‘‘İMEAK DTO Ağustos 2020 AB Bülteni’’, Deniz Ticaret Odası, 25 Ağustos 2020, https://www.denizticaretodasi.org.tr/tr/bulten/ab/imeak-dto-agustos-2020-ab-bulteni-hk-325 (01 Eylül 2020)
Kutluk, Deniz, Emekli Amiral, ‘‘Fikir Meydanı Programı’’, Ulusal Tv, 31 Ağustos 2020, https://www.youtube.com/watch?v=WfGhLIJ13uo&feature=youtu.be (02 Eylül 2020)
Özcan, Yusuf, ‘‘AB Yüksek Temsilcisi Borrell: Rusya, Çin ve Türkiye oyunun kurallarını değiştirmek istiyor’’, Anadolu Ajansı, 30 Ağustos 2020, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ab-yuksek-temsilcisi-borrell-rusya-cin-ve-turkiye-oyunun-kurallarini-degistirmek-istiyor/1957957 (31 Ağustos 2020)
Akbulut, Dursun, ‘‘Yunanistan ekonomisi ve Avrupa Birliği’nin desteği’’, Finans Gündem, 01 Eylül 2020, https://www.finansgundem.com/yazarlar/yunanistan-ekonomisi-ve-avrupa-birliginin-destegi-yazisi/1515924 (01 Eylül 2020)
Chambers, Sam, ‘‘Brand consolidation accelerates across the liner universe’’, Splash247, 02 Eylül 2020, https://splash247.com/brand-consolidation-accelerates-across-the-liner-universe/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter (02 Eylül 2020)