Ağustos’ta Türkiye’nin kaderi çizilir

Sadullah Özcan

Ağustos ayı zaferler ayıdır. Ağustos Anadolu topraklarının Türkler olarak tapusunu aldığımız ve ebedi yurt tuttuğumuz ayın adıdır. 1071’de Sultan Alparslan komutasındaki Malazgirt Zaferinden 851 yıl sonra bu topraklara yönelik tarihin en tehlikeli işgaline karşı Büyük Taarruz ile Mustafa Kemal önderliğinde 30 Ağustos Zaferi.

Ağustos’un bu nedenle Türk tarihinde derin bir manası vardır. Ağustos’un Türkün kaderinin tecellisi vardır.

Ağustos aynı zamanda ülkenin kaderini etkileyen Yüksek Askeri Şuraların ayıdır. Çünkü Yüksek Askeri Şuralar aynı zamanda Türkiye topraklarının %92’sinin güvenliğini de yakından ilgilendirir. Bu nedenle Yüksek Askeri Şuralar ülkenin istikrar ve sükûnetini etkileyen dönemlerdir.

Yüksek Askeri Şuralar tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi Türkiye’de sıkıntılı geçer. Sıkıntının ötesinde ülkenin kaderine etki eder. Hele Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet komutanlarının değişimini içeren her dört-beş yıllık süreçte en az bir kez de olsa bu sıkıntılı süreçler yaşanır. O süreçlerde her türlü oyun her türlü komplolara şahit oluruz. Öncesi çok büyük acımazsız mücadeleler yaşanır.

Geçmişte tüm bunların örneklerini gördük. Mücadeleleri izledik. Suikastlara kadar giden olayları unutmadık.

Normal dönemlerde Yüksek Askeri Şuranın alacağı kararlar Ağustos Ayı gelmeden Mayıs Ayı sonuna doğru şekillenir ve tartışmalar biter. Ama Türkiye’nin kaderini etkileyecek dönemlerde bu Ağustos başındaki Şura kararları ile de tamamlanmaz. Bu kararların uygulamaya konulduğu 30 Ağustos tarihini bile aşar.

Yıllar önce şahit olduğum bir olaya işaret etmekte yarar var. Yüksek Askeri Şura’dan aylar önce bir dostla sohbet ederken “Şu General göreve gelirse bil ki şu tarihe kadar Türkiye’de darbe olur”dedi.Şaşırdım. Denilen darbe tam olmadı ama darbeden beter işler oldu o dönemde. Askeriyenin işleyişini hiç bilmem ama Askeriyenin şekillenmesinin ülkenin istikrar, sükûnuna ne kadar katkı sağladığını ve kaderinin şekillendirdiğini bilirim. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun olayı ortada.

Genelde Türkiye’nin kaderinin şekillenmesinde ister Parlamenter Sistemle isterse doğrudan seçimle olsun Cumhurbaşkanlığı seçimleri belirler. Cumhuriyetin ilanından bu yana incelediğim bütün Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geçerlidir. Çok yazılmaz ama Mustafa Kemal’den başlayarak hep böyledir. 1925’teki olaylar, 1930’lardaki Serbest Fırka hadisesi, yine 1930’daki Menemen olayı, 1935’ler ve İnönü’nün görevden alınma olayları dâhil hep Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilişkilidir.

Bu yılın başında Ahmet Nesin’in Youtube kanalındaki yorumunda gelecek Yüksek Askeri Şura’nın büyük öneme sahip olduğuna işaret ederek Ulusalcılar, Atlantikçiler gibi birçok grubun güç savaşı içinde olduğuna işaret etti. Onunla kalmayarak Şura öncesi bazı toplumsal olaylar ve suikastlardan bahsetti. Çok acımazsız mücadelelere işaret etti. Şaşırmıştım. Doğrudan baktığımızda Yüksek Askeri Şura ile ilişkilendirilmesi imkânsız Türkiye gündemini işgal eden olaylar karşımıza çıktı. Gara’da ki şehitlerimiz ve sonrasında Bitlis’te düşen Helikopter’de şehit olan üst düzey general ve askerler. Sedat Peker olaylarını bu işlerden bağımsız sayamayız.

Bayrama memlekete geldik. Ama Ankara kulislerinin hareketliliği alışılmışın dışındaydı. Dönüşte neyle karşılaşırız bilmiyorum.

Bu yılki Yüksek Askeri Şura konusunda çok büyük mücadele olduğu ortada. Çünkü Komuta kademesinin şekillenmesi kurmay kadrolarının yapısı kesinlikle 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimini de yakından etkileyecektir. Komuta kademeleri 1938 Atatürk’ün ölümünden bu yana Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale eder.

Geçtiğimiz Perşembe 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı halkın zaferninin Beşinci yıl dönümüydü. Beşinci yılında bu konunun ciddiyeti bir kez daha anlaşıldı. Fakat bir o kadarda acı bir durum ortaya çıktı. Halkın darbeye karşı zaferini itibarsızlaştırmak isteyenlerin cüretkârlıkları. Sosyal medyada boy boy gördük maalesef.

Tüm bunların ışığında Türkiye Ağustos’un ikinci yarısına kadar sıkıntılı bir dönem geçireceğini vurgulamakta yarar vardır.

İnşallah zaferler haftası olan Ağustos’un son haftasına tıpkı 1071’deki gibi tıpkı 30 Ağustos’ta ki gibi Türkiye’nin her alanda kaderinin zaferlerle çizildiği yeni bir döneme gireriz.

Kalın sağlıcakla…