TEK Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde, iktidar için en önemli unsurlardan birisinin ekonomideki gidişat olduğunu söyledi.
TEK Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, geçtiğimiz günlerde Line TV’ye konuk oldu. Burada Z kuşağından ekonomiye, ekonomiden seçimlere kadar birçok konuya değinen Özal, maddi durumu iyi olmayan üniversite öğrencilerine karşılıksız burs verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
REKTÖRLÜK SEÇİMLERİNDE ÖĞRENCİLER DE OY KULLANMALI
Bazı üniversitelerde rektörlere yapılan protestolara ve eylemlere değinen Özal, ‘’Üniversite rektörlük seçimlerinde sadece hocaların değil, öğrencilerin de oy vermesini istiyorum. Çünkü seçilen rektör, sadece hocaları değil, öğrencileri de idare ediyor. O nedenle, öğrencilerin de oy kullanması lazım. Ayrıca, üniversitelerin özerk olması için, 1980 darbesinden sonra gelen YÖK’ün kaldırılması lazım. Özerk üniversite olmayınca, siz bilim kurulu olmaktan çıkarsınız. Zaten artık üniversitelerde bilimsel makaleler bile yayınlanmıyor. Türkiye olarak, dünyada başarı sıralamasında son sıralara düştük. Dolayısıyla bir ülkede üniversitelere özerklik getirmediğiniz sürece, o ülke kalkınamaz, gelişemez.’’
ADALETİN OLMADIĞI YERE PARA, YATIRIM GELMEZ
Ekonomideki gelişmelere de değinen Özal, ‘‘Hükümetin öncelikle iç ve dış piyasaya güven vermesi lazım. Birinci şart bu. Ayrıca, adaleti sağlayacaksınız. Adaletin olmadığı yere para, yatırım gelmez. Ayrıca, Merkez Bankası’nın özerkliği çok önemliydi. Ama Merkez Bankası’nın özerkliği kalmadı. Artık yurt dışında Merkez Bankası ciddiye alınmıyor. Üçüncüsü ise, ekonominin bazı temel prensipleri var. Örnek veriyorum sizlere. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında bir karar alındı. Cumhurbaşkanı ‘Nas’ var dedi. Faiz 19 idi, 14’e indirdi Merkez Bankası. O gün enflasyon 15’ti. Bir anda 65’e fırladı. Şu anda 80’deyiz resmi enflasyonda. Faiz sebep, enflasyon sonuç değildir. Tam tersidir. Siz bugün kuru tutmak istiyorsanız, enflasyonu düşürmeden kuru tutamazsınız, faizi indiremezsiniz. Amerika’da enflasyon 9,3’e çıktı. Adamlar enflasyon yüksek diye çıldırıyor. Merkez Bankası arka arkaya faiz arttırıyor. Avrupa Merkez Bankası da aynı. Tüm dünya Merkez Bankaları faiz arttırıyor. Biz, faiz indirdik. Hala orda tutuyoruz. Kur korumalı mevduat dediler. O adımın ardından dolar 11’e geldi, geri 18’e çıktı. Gelir endeksli senet dediler, o da tutmadı. Siz, faiz enflasyon ilişkisini ters anlarsanız veya uygularsanız, bunun içinden çıkamazsınız.’’
AK PARTİ, EKONOMİ DÜZELMEYE BAŞLARKEN İKTİDARA GELDİ
Ak Parti iktidarının 2005 yılında Türkiye tarihindeki en büyük İMF antlaşmasını yaptığına dikkat çeken Özal, sözlerine şöyle devam etti:
‘’2001’de koalisyon vardı. Kemal Derviş geldi. İMF programını getirdi ve uyguladı. Daha sonra ekonomi sıkıntılı dönemi atlatıp düzelmeye başlarken, sayın Bahçeli ‘seçim’ dedi. Ve bu millet, bir gece de 4 partiyi baraj altında bıraktı. Ak Parti 2002 yılında ekonomi düzelmeye başlarken iktidara geldi. 2005’te bir İMF antlaşması daha yaptı bugünkü iktidar. Türkiye tarihindeki en büyük İMF antlaşmasıydı o antlaşmaydı ve 2008 yılına kadar devam etti. 2008’den 2013’e kadar her şey iyi devam etti. Faizler ve enflasyon, yüzde 10’nun altına indi. Türkiye, toparlanmaya başlamıştı. 2013’te Tayyip Erdoğan, kişi başı milli gelirin 12.500 dolar olduğunu açıklamıştı. Bugün geldiğimiz nokta da 8 bin dolar civarında. Türkiye, fakirleşti. Yani anlayacağınız, ilk 10-12 yıl içerisinde Ak Parti kontrollü ve iyi gitti. Ancak daha sonraki 7-8 yılda aşırı harcamalar, düzensiz bir para politikası, yanlış bir bütçe politikası ile beraber, bugünkü duruma geldik. O nedenle, rahmetli Demirel, ‘boş tencerenin götüremeyeceği hükümet yok’ demişti. O sözünde haklıydı. Onun için bu seçimlerde ekonominin durumu çok önemli. Şimdi seçimlere 10 ay var. Bugün dolar 18 TL. Enflasyon 79.6. Hadi 80 diyelim. Gayri resmi enflasyon ENAG’a göre yüzde 175, ama TÜİK’e göre, üretici enflasyonu yüzde 138. Bu şu demektir. Üretici ile tüketici arasındaki fark kapanacak demektir. Yani bu durum, senin enflasyonunun resmi olarak yüzde 138’e çıkacağını gösteriyor. O zaman enflasyon çıkınca, dolar da çıkacak. Dolayısıyla bugünkü ekonomik durum ile ilgili ciddi tedbirler alınmazsa, seçim döneminde hükümet, halkın gözünde daha da zor duruma düşecektir.’’
KOALİSYONLARDA BU ÜLKEYİ İDARE ETMEK ZORLAŞIYOR
Son olarak 6’lı masa hakkında konuşan Özal, sözlerini şöyle tamamladı:‘’6’lı masanın şu anda en büyük sorunu, hala bir Cumhurbaşkanı adayı bulamamış olmasıdır. CHP’liler, ‘Kılıçdaroğlu aday olsun’ diyor. Kılıçdaroğlu, adaylığını açıklamıyor. Neden açıklamıyor? Çünkü, Kılıçdaroğlu için şu andaki en önemli konu, kendi içindeki anketlerde bir numarayı yakalaması. Yani diğer adaylara karşı bir numarayı yakalayamazsa, ben, Kılıçdaroğlu’nun aday olacağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu, kolay kolay aday olmaz. Ben, bunu defalarca söyledim. 6’lı masanın her konu da ortaklaşa bir karar vermesi zor gibi görünüyor. O bana 70-90’ları hatırlatıyor. O dönemlerde karar alınamadığı için, Türkiye, ekonomik krizlere girmişti. 70’lerin sonu darbe, 90’ların sonu krizle sonuçlandı. Koalisyonlar dönemi de, parlamenter sistemin en kötü ve en zayıf yönü zaten. Koalisyonlarda bu ülkeyi idare etmek zorlaşıyor.’’ dedi.