TBMM'deki 2022 bütçe görüşmeleri İçişleri Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçeleri hakkında yapılan tartışmalarla sürüyor.
Bugünkü görüşmelerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun hakaretleri sonrası CHP'li ve AKP'li vekiller arasında yumruklu kavga çıkmıştı.
Yumruklu kavganın ardından kürsüye gelen Soylu'nun konuşması tepki çekmiş, Özgür Özel'in Soylu'ya verdiği yanıt sonrasında Meclis'te tansiyon yükselmişti.
AHMET ŞIK'TAN SERT SÖZLER
Yaşanan gerginliğin ardından TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, kürsüye geldi.
Şık, şunları söyledi: ''Soylu ile A Haber bitti, şimdi hakikatleri konuşacağız. Türkiye Sedat Peker'i konuşuyor. Sedat Peker'in iddialarına göre 360 kez suç işlenmiş. Kaç dava açılmış: 1. Geri kalan 359 dosya ile ilgili hiçbir şey yapılmamış. Türkiye yargısının rezilliği bundan daha iyi anlatılamazdı.
Peker'e yalancı diyorsunuz ama halk size değil mafya dediğiniz Peker'e inanıyor. Halbuki aklanma fırsatı elinizde, gelin bir Meclis araştırma komisyonu kuralım kimin yalan söylediği ortaya çıksın ama siz kimin yalan söylediğinin ortaya çıkmasını istemiyorsunuz. Nedeni de malum. Zaten geçmişte AKP'nin resmi mafyası olduğunu söyleyen Peker de "ben ancak bir suç örgütünün üyesi olabilirim" diyor ve işte o çete de bu haritada.
Çoğu Soylu ile ilgili olan suçlamalara karşı "Bay Bakan" söylenenlerin yalan olduğunu iddia etti. Yandaş medyaya çıktı, kendi sordu, kendi yanıtladı, bir de tehditler savurdu. Ama Peker'e değil, hakaretler edip "hesap sormazsam namerdim" dediği AKP'yi, sizi tehdit etti. Çünkü korkudan kaynaklı tehdidin kime, neye yöneldiği hiçbir zaman tesadüf değildir.
"BANA KAYBETTİRİRSENİZ BEN DE SİZE KAYBETTİRİRİM"
Bir İçişleri Bakanı düşünün mafyanın suçlarını engellemesi gerekirken; mafya çıkmış bakanın suçlarını açıklıyor. Peki Bay Bakan ne yapıyor? "Bana kaybettirirseniz ben de size kaybettiririm" diyor.
Nasıl yapıyor, kime söylüyor; gelin, size hatırlatalım. Patlayan bombalardan, çetelerden bahsedip kendisinden önceki İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı suçluyor; mafya lideri Salifov'un serbest bırakılmasında, bir vekilinizin babası olan Mehmet Ağar'ın parmağı olduğunu söylüyor. Peker'le ilgili soruşturmanın bekletildiğini, ancak talimat vermesi üzerine başlatıldığını söyleyerek, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ı suçluyor. Çünkü pelikan ekibinin adamı olarak bilinen Mustafa Çalışkan işe karışınca, sırtını dayadığı Berat Albayrak da oyuna dâhil olmuş oluyor.
Peker'e resmî koruma verilmesinin sorumlusunun dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, şimdiki AKP'li Vekil Selami Altınok olduğunu söyledi, bir de FETÖ'cülükle itham etti.
"Bir siyasetçi Sedat Peker'den 10 bin dolar aldı." diyerek, eski Vekiliniz ve hâlen partinizin yöneticisi olan Metin Külünk'ün adını tartışmaya açtı. Bildiklerini yargıya anlatmayarak da suç işledi, hâlen de işlemeye devam ediyor.
Oğluyla ilgili sorulara "Oğlum üzerinden bir algı yapılıyor bana. Eski bakanların oğlu meselesi... Hani, para sayma makineleri..." karşılığını veriyor. Para sayma makinelerinin kimlerin oğlunun evinden çıktığını siz de çok iyi biliyorsunuz.
"ERDOĞAN'IN TALİMATIYLA YAPILDI" DEDİ
Tehditlerine Plan ve Bütçe Komisyonunda da devam etti. Sezgin Baran Korkmaz'la İnan Kıraç arasındaki alacak verecek meselesine dâhil olduğunu, Sezgin Baran Korkmaz'a kaçmasını söylediğini reddetmedi. Bir kumpası boşa düşürdüklerini iddia edip "Devletin bütün kurumlarıyla yukarıdan aşağıya öyle bir karar aldık." dedi. Devletin en yukarısında kimin bulunduğu hepinizin malumu yani "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi ve talimatıyla yapıldı her şey." dedi.
Envanter kayıtları bulunmayan Kaleşnikofların dağıtılmasıyla ilgili soruya "Silah dağıtılması talimatını ben vermedim." dedi. Yani silahlar dağıtılmış ama emri vermemiş. Peki, kim verdi emri? O silahlar kime, niye dağıtıldı, açıklayacaksın.
Komisyonda "ByLock'çu vekilleri de konuşalım." dediğini sizler de duydunuz. Fetullahçı çetenin geçmişte iktidar ve suç ortağınız olduğu malum. Hâliyle, byLock'çu vekillerin muhalefet sıralarından değil, AKP sıralarından çıkması kuvvetle muhtemel.
ERDOĞAN'I TEHDİT EDİYOR
Şık'ın "Bakan, kendi çalıp söylediği televizyon programlarından birinde "Azdan az çoktan çok gider." sözleri üzerine Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya "Kimse söyleyeceksin, iftira atmayacaksın." çıkışında bulundu.
Bunun üzerine Ahmet Şık; "Bu sözleri en sık kullananın Erdoğan olduğunu hatırlarsanız sevgili Bakanınızın kimi tehdit ettiği de ortaya çıkıyor. Zaten, bu tehditle amacının hasıl olduğu hâlâ Bakan sıfatıyla şurada oturmasından belli. Zira, güce sahip olanla o güce biat edenlerin menfaatleri arasındaki denge bozulursa savaşta kaçınılmaz oluyor ve haysiyetten yoksunlaşanın kötülüğünün de sınırı olmuyor. Mevlânâ böylelerine şöyle seslenir: "Ey Zulümle kuyu kazan! Kendi kuyunu kazıyorsun bari boyunca kaz. Böyle gelmiş olabilir ama böyle gitmez, gitmeyecek ve o gün geldiğinde sadece yaptıklarınızın ve konuştuklarınızın değil yapmadıklarınız ve sustuklarınızın da hesabını vereceksiniz.." dedi.
SEN YARGILANACAKSIN!
Bunun üzerine Şık'ın mikrofonu kapatıldı. Meclis Başkanı'nın "Sözlerinizi tamamlayın" uyarısı üzerine mikrofon yeniden açıldı ve Şık şunları söyledi:
"Doğrunun yanında duramıyor olabilirsiniz ancak yanlışın, yalanın, riyanın, suçun ve suçlunun yanında durmayın çünkü hakikati söyleyerek haklı olmanın gücü iktidara takılmanın gücünden daha uzun sürer." Burada, hakkı ve haddi olmadan hesap soracağını iddia etti ya, ben, kimden hesap sorulacağını, niye sorulacağını söyleyeyim: KHK'yle işten attıklarınız için hesap vereceksin.
Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden, evde saç kurutma makinasını açıp yoksulluktan ısıtamadığı çocuklarının kahrıyla intihar eden annenin hesabını vereceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar) Bir sokakta resmî ve sivil faşistlerce katledilen Ali İsmail Korkmaz'ın, Berkin Elvan'ın, Oğuz Arda Sel'in, Medeni Yıldırım'ın, Kemal Kurkut'un, işkencede katlettiğiniz, Nefret öznesi hâline getirdiğiniz LGBT+'ların, gençliğini, geleceğini çaldığınız gençlerin, umudunu gasbettiğiniz, gülüşünü çaldığınız gençlerin, talanla yok ettiğiniz doğanın, kuruttuğunuz derelerin hesabını vereceksiniz ve sen yargılanacaksın!"