Ayasofya'nın 86 yıl sonra ibadete açıldığını belirten Çelik, "Ezan, 16 Haziran 1950 yılında Menderes hükümeti tarafından özgürleştirilmişti. Geçmişte olduğu gibi cami olarak işlevini gerçekleştirmesi yönünde Cumhurbaşkanımız tarafından karar alınmış oldu. Türkiye kendi mülkiyetinde olan bir mekanın nasıl kullanacağına kendisi karar verir. Yabancı devletlerin eleştrileri var anlıyorum. Ama Türkiye içinden böyle eleştiriler çok yakışıksız. Fakat bunu tutup yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmenin yakışıksız olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Çelik ayrıca, koronavirüs sürecinde Türkiye'ye uygulanan seyahat yasaklarının takip edildiğini söyledi ve "Hiçbirinin sağlam gerekçesi olmadığını söylemek isterim. O ülkelerden Türkiye'ye seyahat yasakları koymaları son derece yanlıştır. Gerekli tedbirler çerçevesinde bu yasakların objektif olarak değerlendirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
- Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Srebrenista katliamının 25. yılına geldik. Bunun acısı hiç dinmedi. BM askerlerinin buradaki Boşnak masum insanları kendilerine sığındığı halde Sırp katillere teslim ettiler. Sadece Hollanda Yüksek Mahkemesi, verdiği kararda %10'unu sorumlu tuttu. O zaman Hollanda üniforması giyen askerler sorumludur. İnsanlığa karşı suçsuz kalmasın en derin örneğidir. Bu acıyı halen orada yaşayan Boşnak anneler mücadeleyi sürdürüyorlardı. Dünya buna gereken cevabı vermedi.
'Maalesef bu konuda bir adım bile gidilmedi'
- Avrupa'nın göbeğinde gerçekleştirilen bu soykırıma karşı gerekli cevap verilmedi. Maalesef bu konuda bir adım bile gidilmedi. Örneğin Libya'da Hafter güçlerine destek verildiği biliniyor. Hafter'in terk ettiği yerlerde mezarlar ortaya çıkıyor. Srebrenitsa katliamından sonra dünyanın bu konuda bir şey yapmadığının göstergesidir. Aynı Sırp ordusunun Mymarda'ki soykırımı da Myammar ordusunun gerçekleştirdiği biliniyor. Türkiye bir daha Srebrenitsa olmasın diye kararlılığa sahiptir. Gerek Suriye, gerekse Libya'da bu katliamlar olmasın diye gerekli mücadeleyi vermektedir. Türkiye, Sarrac hükümetine destek vermeseydi, Hafter'in benzer katliamlara adım atacağı kuşkusuzdur. Türkiye, yönettiği göç politikası ile Avrupa'yı korumuştur.
- Türkiye, yönettiği göç politikası ile Avrupa'yı korumuştur
'Fransa, Lİbya'da oyun oynamaya çalıştı'
- Fransa'dan Libya politikası olarak bütün bu saldırıların sebebini biliyoruz. Orada oyun oynamaya çalıştılar. Bir yandan Hafter'e destek verirken bir yandan da Hafter ve Sarrac arasında arabulucu olmaya çalıştılar. Cezayirli mücahitlerin cesetleri direniş sembolü olmasın diye kafataslarını alıp Fransa'ya götürdüler. Müzede bunları sergilediler. Bunlardan 24 tanesini jest olarak bize göre ahlaksız bir hareketle geri gönderiyorlar. Her gelen Cumhurbaşkanı, Cezayir seçim kampanyasından dolayı özür dilemesi gerektiğini söylüyor. Ama Libya'da da olduğu gibi insanlığa karşı kişilere destek veriyorlar.
- Fransa Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımızın meşru Serrac hükümetine verdiği desteği hedef alarak toplu mezarların üstünü örtemez.
- Türkiye düşmanlığı, İslam düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı hattından ilerleyenlerin, yarın bir gün Avrupa'nın gerçek demokratlarını hedef alacağı konusunda kuşku yoktur.
Wayfair açıklaması
- (Yabancı bir alışveriş sitesi üzerinden, kaçırılmış çocukların pazarlandığı iddiası) İşin bize yansıyan bir boyutu söz konusuysa güvenlik birimlerimiz, adliyemiz inceleyecektir. Bu gündemi ilgililere bildirdik.
- Kayıp çocuklar konusu, Avrupa'da yara haline gelmiştir.
'Türkiye'nin tedavi protokolleri her misafirimizi korumaya yeterli'
- Bu korona ile ilgili olarak Türkiye'ye seyahat yasaklarını da yakından takip ediyoruz. Hiçbirinin sağlam gerekçesi olmadığını söylemek isterim. O ülkelerden Türkiye'ye seyahat yasakları koymaları son derece yanlıştır. Gerekli tedbirler çerçevesinde bu yasakların objektif olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'nin tedavi protokolleri her misafirimizi korumaya yeterlidir.
- Türkiye düşmanlığı, İslam düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığı hattından ilerleyenlerin, yarın bir gün Avrupa'nın gerçek demokratlarını hedef alacağı konusunda kuşku yoktur.
- 15 Temmuz'da yaşanan durum dünyada demokrasi tarihini yeniden yazdıracak direnişi temsil ediyor.
'Ayasofya'nın evrensel mirasının korunması konusunda Türkiye her türlü iş birliğine açık'
- Ayasofya 86 yıl sonra ibadete yeniden açıldı. Geçmişte bu konularda alınan bazı kararların milletimize yaşattığı acılar da vardı.
Türkiye kendi mülkiyetindeki mekanın nasıl kullanılacağına kendisi karar verir. Türkiye içerisinden yapılan eleştirilerin yakışıksız olduğunu ifade etmek isterim. Eleştirileri yabancı devletlerin argümanları üzerinden temellendirmek yakışıksız. Birisi çıkıyor 'Bundan sonra Avrupa'daki camilerimize başına benzer işler gelebilir' gibisinden, adeta Avrupa'daki bir takım kötülük odaklarına, bir takım faşistlere ilham kaynağı olabilecek sözler söylemeye başlıyor.
- Ayasofya, Cami işlevini yerine getirirken ziyaretlere de açık olacak, freksler namaz saati ışıkla kapatılacak. Ayasofya'nın bütün özellikleri korunacak, daha iyi muhafaza edilecek.
- Kültürel miras listelerinden Ayasofya'nın çıkarılacağını düşünmüyoruz. O listeyle Ayasofya şereflenmez, o liste Ayasofya'yla şereflenmiştir.
- UNESCO yetkilileri şunu bilsinler, Ayasofya'nın evrensel mirasının korunması konusunda Türkiye her türlü iş birliğine açıktır.
- Daha önce Ayasofya'yı parayla ziyaret edenler şimdi ücretsiz olarak ziyaret edecekler. Ayasofya Camii'si cami olarak büyük bir mekan olarak bütün insanlığa görkemini göstermeye devam edecek. Bundan daha doğal ne olabilir?
- Bazı kesimlerin savunduğu bu laikçilik aslında laik devlet anlayışına karşı bir yaklaşımdır. 500 yıl boyunca cami olarak kullanılmış bir mekanın 86 yıl müze olarak kullanıldıktan sonra tekrar cami işlevine döndürülmesinin neresi laikliğe karşıdır?
- Cumhurbaşkanımız çeşitli konularda karar alırken CHP'nin önerdiği yolları takip etsin istiyorlarsa; biz Türkiye'yi çok seviyoruz ve bu ülkeye yazık edemeyiz. Türkiye'yi çok sevdiğimiz için onların önerilerine kulak veremeyiz
- (Yunanistan'ın Ayasofya'nın ibadete açılmasına yönelik tepkisi) Başkentinde cami olmayan tek AB ülkesi Yunanistan'dır. Osmanlı camilerine ve Osmanlı eserlerine karşı saygısızlık yapmakta birinci olan bir ülkedir. Hiç konuşmaması gereken bir ülke varsa o da Yunanistan'dır.