AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
İstanbul Şişli'deki cinayete ilişkin Çelik, "Bu maalesef içimizde bir yara, sürekli kanayan bir yara. Kadın cinayetleri konusu bir türlü gündemden düşmüyor, bir türlü bu canilikleri cinayetleri hayatımızdan uzaklaştıramıyoruz. Beril Varol hunharca katledildi, Allah'tan rahmet diliyoruz." ifadelerini kullandı.
Çelik, kadın cinayetleri konusunda yasalar çerçevesinde yapılacak mücadele ve siyasetin üzerine düşen konulara ilişkin, "Şimdiye kadar bu konuda çalışanların önerileri doğrultusunda üzerimize düşeni yaptık, bundan sonra yapmaya hazırız ama esas olan kullandığımız dilden, gündelik hayat alışkanlıklarımıza, kültürel şiddetten dilin şiddetinden cinsiyetçi birtakım yaklaşımlara kadar bir sürü alanda mücadele etmektir. Bu bir kültürel seferberlik, bir farkındalık seferberliğidir. Bunun için hep beraber, her alanda çalışmaya devam etmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Dağa kaçırılan çocukları için HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbetini sürdüren Diyarbakır annelerinin oturma eyleminin 1000'inci gününe girdiğini anımsatan Çelik, "Bu eylem dünyanın en büyük vicdan nöbetine, vicdan eylemine dönüştü. Annelerin çocuklarını terör örgütünden kurtarmak için bu verdiği mücadele son derece önemli bir vicdan nöbeti olarak 1000'nci günü geçmiş durumda. İnşallah buraya katılan bütün annelerin evlatlarına tek tek kavuşmalarına şahit olmayı diliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Çelik, terörle mücadeleye ilişkin, "Bu Türkiye için öncelikli bir meseledir, sınırımızın hemen yanı başında kurulmak istenen bu terör devletçiklerine karşı açık ve net bir tavır defalarca Cumhurbaşkanımız tarafından söylenmiştir. Arkasından da hem yurt içinde hem de yurt dışında yapılan operasyonlarla bunun arkasındaki fiili karanlık da gösterilmiştir. Bundan sonrasında da Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi bu harekatlar gerçekleştirilecektir. Bu hem bizim Türkiye olarak milli güvenliğimizin sağlanması açısından elzemdir hem de bu terör örgütlerini kendi topraklarından uzaklaştıramayan komşu ve kardeş devletlerin ve halkların bu terör örgütlerinden korunması için yapacağımız bir katkının neticesi olacaktır." şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili açıklamalarına ilişkin Çelik, şöyle konuştu:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun Sayın Cumhurbaşkanımızın 'ülkeden kaçacağını' söylemesi çok büyük bir sorumsuzluk olmuştur. Yani Türkiye'de muhalefetin çok sertleştiği, muhalefet iktidar ilişkilerinin çok sertleştiği zamanlar görülmüştür, son derece yakıcı tartışmaların yapıldığı zamanlar görülmüştür ama hiçbir zaman bir muhalefet genel başkanının böyle kritik bir dönemde çıkıp da Türkiye'nin devlet başkanını bir şekilde yabancıların diliyle etiketlemesi, yabancıların diliyle onun hakkında konuşması gibisinden bir tablo ortaya çıkmamıştır. Bu yabancılardan kastım da şudur birtakım kara propaganda merkezleri sürekli olarak belli zaman dilimleri içerisinde 'Cumhurbaşkanımızın kaçacağını' ya da işte başına başka türlü işler geleceğini sık sık ifade ediyorlar. Bunların zamanlamasına baktığımızda da Türkiye bir dış politika açılımı gerçekleştirdiği zaman, önemli bir terörle mücadele sayfası açtığı zaman ya da iç ve dış siyasette yeni bir reform ortaya çıktığı zaman biz bunların zaten bu çalışmalarına bu kara propaganda merkezlerinin faaliyetlerine karşı hazırlıklarımız olduğu için bunları bu şekilde takip ediyoruz.
Ama şimdiye kadar hiçbir şekilde Türkiye'nin içerisinde bir muhalefet Genel Başkanı bu şekildeki bir kara propaganda merkezlerinin ortaya koyduğu tavrı bir siyasi argümanmış gibisinden ortaya koymamıştır. Maalesef bu ilk defa Sayın Kılıçdaroğlu tarafından yapılmıştır ve yakışmamıştır. Bakın CHP çok temel siyasi konularda çok temel farklılıklarımız ve ayrışmalarımız olabilir fakat Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanlık koltuğunda geçmişte oturan bizim kendi siyasi dönemimiz içerisinde de gördüğümüz, ondan önceki dönemlerde de gördüğümüz, katılmadığımız konular olmasına rağmen, Türkiye'nin milli güvenliği konusunda CHP'nin genel başkanlığı koltuğuna oturanlar her zaman hassas olmuşlardır."
"Türk siyasi tarihinde bir ilktir"
Çelik, "İlk defa şimdi CHP genel başkanlık koltuğunun bu şekilde istismar edilmesi de hem CHP tarihinde bir ilktir hem Türk siyasi tarihinde bir ilktir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu benim mutfakta biri var dediğim çerçevede, yani bir şekilde bir belge, bilgi diye bir şey getirildiği zaman hakikaten bunun arkasını önünü iyi sorgulanmasını sağlaması lazım. Birçok yere gidiyor duvara çarpıyor, biz bunu sadece bir siyaset meselesi sadece partiler arası bir rekabet meselesi olarak görsek bundan memnuniyet duyarız. 'Ne olacak işte rakibimiz olan bir parti ikide bir onun genel başkanı altı boş şeyler söylüyor ve her seferinde de gidiyor duvara çarpıyor' diyoruz. Ama bunun Türk siyasetini zehirleyen Türk demokrasisini zehirleyen Türkiye'nin kritik dönemlerinde kara propaganda merkezlerinin tercümanı durumuna köklü bir partiyi düşüren son derece sıkıntılı sonuçları oluyor." diye konuştu.
"Kendisi bile inanmıyordu"
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TÜRGEV ve Ensar Vakfı iddialarına ilişkin, şunları kaydetti:
"Bundan rahatsız olan çevre sürekli olarak bu FETÖ çevresidir. Yurt dışında bütün faaliyetleri bunun üzerine kuruludur, bu yapılara çamur atmak bu yapıları kirletmek üzerine kuruludur. Ama buradaki mesele bunların bizim vatandaşlarımıza dönük olarak ülkemize dönük olarak bu zeminleri kullanmasını engellemektir. Bu faaliyetler yürütülürken çok hassas olmak lazım daha o zaman Sayın Kılıçdaroğlu açıklamayı yapar yapmaz dedim ki 'Bakın göreceksiniz gizli belge falan dediği şeyler muhakkak surette açık kaynaklarda vardır, hatta bazı kurumların internet sitesinde vardır dedim' nitekim dediğim gibi çıktı. Amerikan Adalet Bakanlığının internet sitesinde var olduğu ortaya çıktı bütün o gizli belge diye, gizli ilişki diye sunduklarının. Arkasından bilinen bir FETÖ'cü çıktı, Sayın Kılıçdaroğlu'nun söyledikleri ile ilgili olarak 'Ben bunları zaten 3-4 yıl önce söyledim' dedi. Köklü bir partinin genel başkanlık koltuğunun bu duruma düşmemesi gerekir ki Sayın Kılıçdaroğlu eminim ki Sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağına dair bu ifadeyi kullandığında kendisi bile inanmıyordu. Böyle bir şeyin olmayacağını kendisi bile biliyor."