AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "Erzurum Halk Buluşması"nda yaşanan gerginliğe ilişkin, "Siyasete ve siyasetçiye dönük bir şiddetin herhangi bir şekilde mazur görülmesi söz konusu olamaz. O sebeple tümüyle reddettiğimiz bir olaydır." dedi.
AK Parti'nin Adana milletvekili adayı Çelik, NTV canlı yayınında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "Erzurum Halk Buluşması"nda yaşanan gerginliğe ilişkin soru üzerine, konuyu dikkatli bir şekilde takip ettiklerini söyledi.
Olayın birden çok boyutu olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:
"Prensip olarak biz her türlü şiddete, siyasete dönük her türlü şiddete karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. İktidar partimizin kurulduğu günden beri en önem verdiğimiz konu, siyasetin özgürce yapılabilmesidir. Sivil siyaset üzerinde geçmişteki ne askeri vesayetin, ne yargı vesayetinin, ne herhangi bir şiddet girişiminin, farklı tür bir dış müdahalenin, manipülasyonunun olmaması gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Bu sebeple herhangi bir şiddet olayı bizim açımızdan kesinlikle reddedilmesi gereken bir olaydır. Hiçbir şekilde onaylamayız, mazur görmeyiz. Siyasete ve siyasetçiye dönük bir şiddetin herhangi bir şekilde mazur görülmesi söz konusu olamaz. O sebeple tümüyle reddettiğimiz bir olaydır. Prensip budur."
Çelik, seçim sürecinde partilerin çalışmalar yaptığını, bunun muazzam bir zenginlik olduğunu ifade etti.
"Hepimizin sicil amiri vatandaşımızdır"
"Evet gerilimler olabilir, üslup sertleşebilir ama sonuçta hepimizin sicil amiri vatandaşımızdır." diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu yaparken de kurallı siyasete dikkat etmek lazım. Kurallı siyaset şudur; şimdi bütün partiler sahada, hepimizin arabaları, çeşitli miting alanları var. YSK'nın belirlediği yerlerde bu faaliyetleri yapıyoruz. Onlara bildirerek yapıyoruz. İl Seçim Kurullarına bildirerek yapıyoruz. Aksi takdirde bir meydan var. Aynı anda beş partinin geldiğini düşünün oraya. Ya da bu şekilde bir davranış sergilenmediğini düşünün. Bu olayda, olaydan önce uyarılar yapılıyor zaten. Baktım saatlerine tek tek. Özellikle CHP Erzurum İl Başkanlığının yanlış yönlendirmesine karşı, 'Bakın burası miting alanı değil. Miting alanı otobüslerle kapatıldı. Miting alanı, öbür taraf. Buyurun, öbür taraf miting için uygundur.' diye yönlendiriliyor. Kurallı siyaset önemli. Kafanıza estiği gibi bir yerde bir şey yapmaya kalkarsanız Allah korusun partiler arasında kaos çıkar. Vatandaşla ilgili sıkıntı olur. Nihayetinde bir sürü parti sahadayız. Bunun trafikten tutun da güvenliğe kadar birçok boyutu var. Sağ olsunlar valiler, emniyet müdürleri, polis teşkilatı, jandarma teşkilatı Türkiye'nin demokrasisini korumak için, sandığa giderken vatandaşa giden her siyasi parti özgürce faaliyet yapabilsin diye olağanüstü bir gayret sarf ediyorlar. Bunu da görüyorum. Şimdi bu kurallı siyasete dikkat etmek lazım. Gidip de 'Ben orada değil, burada yapacağım' diye bir dayatma içerisine girerseniz bu haklılık olmaz. Burada, bu kuralın ihlal edildiği, kurallı siyasete dikkat edilmediği görülüyor. Sonuçta yani bir yerde bir şiddet olayı olduğu zaman yaralanan olur, daha kötü şeyler olabilir. Her olaya bu bakımdan karşıyız ve herkese geçmiş olsun diyoruz."
"Provokatif söyleme de karşı olmak zorundayız"
Çelik, bu süreçte kışkırtıcı beyandan da kaçınılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Olayla ilgili kapsamlı bir soruşturmanın zaten yapılacağını ifade eden Çelik, "Bir diğer konu şu maalesef; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı en ufak bir olayda direkt Cumhurbaşkanı'mızı hedef alan bir açıklama yapıyor. Bu olayda da yaptı. Bakın bu yanlış bir şey. Yani 'Bundan Cumhurbaşkanı sorumludur' demek sorumsuzca ve yakışıksız bir beyandır. Burada fiziki şiddete karşı olduğumuz gibi sözel şiddete, manipülasyona ve provokatif söyleme de karşı olmak zorundayız." dedi.
Çelik, sandık yoluyla iktidarın belirlenmesinin önemine değinerek, kendilerinin de miting yapacaklarını veya esnaf gezisinde bulunacaklarını bildirdiklerinde ona göre emniyet teşkilatının önlem aldığını aktardı.
Depremin ardından tedbiren tahliye edilen AK Parti Çukurova İlçe Başkanlığı binalarına yapılan saldırıyı anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
"Ben bunlarda şuna bakıyorum; herhangi bir şeyi yapanın, bu sorumluluğu çerçevesinde bunun cezalandırılması çerçevesinde bakıyorum. Bu saldırıyı yapanlardan birisi gitmiş, ifade vermiş. Demiş ki 'Ben şu partinin mensubuyum'. İsmini vermeyeceğim. 'Bu partiye dönük söylemlerden dolayı ben bu saldırıyı gerçekleştirdim pompalı tüfekle' demiş. Şimdi ben o partiyi suçlayabilir miyim? Ne alakası var o partiyle bu olayın? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?"
Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye'nin birçok yerinde miting yaptığını, bunların da güvenliğini emniyet ve valiliğin sağladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Emniyet, valilik orada niye yapmasın? Sonuç olarak orada bir şey varsa bir ihmal görülür, başka bir şey olur. Ona da bakılır ama buradaki mesele şununla ilgili bir mesele; yani kurallı siyaset yapacağız, bildireceğiz. Türkiye'nin her yerinde herkes miting yapıyor. İBB Başkanı da birçok yerde yapıyor, tedbir alınıyor. Tabii ki alınacak. Herkes için alınıyor. Buradaki mesele şu; hiçbir şekilde ne olursa olsun, hiçbir siyasetçiye ya da siyasi faaliyete dönük olarak şiddeti mazur göremeyiz, şiddeti topyekun reddederiz. İkincisi de kurallı siyaset yapıldığı andan itibaren o tedbirler mutlaka alınır. Sonuç olarak üzücü bir hadise yaşandı. Orada bulunan herkese geçmiş olsun diyoruz. Tekrar etmemesi için herkesin üzerine düşeni yapacağından eminim."
"Siyasetçinin üzerine düşen bu sakinliği sağlamaktır"
Çelik, seçim zamanında siyasetteki üslupların zaman zaman sertleşebileceğini dile getirdi.
Kendisinin de geçmiş seçimlerde bazen bazı arbedelerin ortasında kaldığını aktaran Çelik, "Burada siyasetçinin üzerine düşen mikrofonu alıp da kışkırtmak değil, siyasetçinin üzerine düşen bu sakinliği sağlamaktır. Çünkü mesele şudur; partilerimiz farklı olabilir, meşreplerimiz, mezheplerimiz, aidiyetlerimiz farklı olabilir. Hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti." ifadelerini kullandı.
Siyasetin husumete dönüşmemesinin altını çizen Çelik, "Bu bir düşmanlık alanı değil. Bu bir rekabet alanı. Rakip başka şeydir. Hasım başka şeydir. Husumet ve hasımlık düşmanlıkta olur. Halbuki biz demokrasiyi, sandığı, Cumhuriyetin kazanımını büyütmeye çalışıyoruz. Onun için şunu yapacağız; konuyu birbirimizin yüzüne bakamayacak, birbirimizle el sıkışamayacak duruma getirmemek lazım." dedi.
Çelik, karşısındakilerin bazen terör örgütlerine söylemedikleri "zehirli sözleri" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a söylediklerini ifade etti.
"Biz birinci turda bu işi bitireceğiz"
Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Seçimi kazanırsak sokağa çıkmayız. Sokakta kutlama yapmayın, bu riskli olabilir" şeklindeki açıklamasının anımsatılması üzerine Çelik, şunları kaydetti:
"Bunlar bir tecrübesizlik ve maalesef sorumsuzluk. Türkiye defalarca seçim yaptı. Dediğim gibi kaybeden siyasi partiler olur ama vatandaşımız kaybetmez. Herkes kazanır çünkü sonuçta demokrasi kazanıyor, sandık kazanıyor. Sandığın iktidarı belirleme gücü kazanıyor. Şimdi 'O gece çıkmayın birtakım provokasyonlar olacak' dediğinizde zaten bu başlı başına provokatif bir söylem. Yani sanki 'Böyle bir memleketin başında hiç bilmediğimiz büyük tehlikeler var. Devlet bunu engellemekten aciz' ya da bir şey olacak gibi bir hava vermek doğru bir şey değil. Bakın her partiden insanlar, kadınlar, gençler bu demokrasi için uğraşıyorlar. Kendi mücadelesini veriyorlar. Bizim arkadaşlarımız 24 saat sahadalar. Şimdi bu insanların emeğine yazık. Türkiye'nin demokratik ölçeğini büyütmek için yapıyoruz bunları. 'Aman sokağa çıkmayın' falan... Yani böyle bir şey olabilir mi? Tabii ki her zamanki gibi seçimlerde kaybeden olacak, kazanan olacak. İnşallah biz birinci turda bu işi bitireceğiz, alacağız ama sonuçta hiçbir vatandaşımız kaybetmeyecek. Önümüze bakacağız. O gece bitecek bu rekabet."
Ömer Çelik, soru üzerine, Batı basınını Türkiye'deki seçimlerle ilgili değerlendirmelerini eleştirerek, "Koca koca yayın organları, 'tarafsız gazetecilik, özgür basın' diyen yayın organları bu tip küçük işlere alet oluyorlar. Seçimler konusunda da 20 yıldır yanıldılar. Bu sefer de yanılacaklar." diye konuştu.
Çelik, ülkede son dönemde hizmete alınan yatırımları anlattı, terör örgütlerine karşı tutumunu eleştirdiği Avrupa'nın ise "Erdoğan iktidardan gitsin gibisinden bir cephe oluşturduğunu" kaydetti.