31 Mart yerel seçimlerinin ardından İstanbul’da seçim sonuçlarıyla ilgili yaşanan belirsizlik, YSK’nın İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararıyla yeni bir boyut kazandı.
23 Haziranda yapılmasına karar verilen seçimlerde projektörler bir anda Kürt seçmenlere döndü. Seçimleri etkileyecek en hassas denge Kürt seçmenin ne yapacağıydı.
Sekiz yıl aradan sonra 2 Mayısta yapılan ve YSK kararının açıklandığı gün açıklanan “Öcalan-Avukatlar görüşmesi” çeşitli çevrelerce bazı kuşkularla sorgulanıyordu.
Öcalan’ın 2 Mayısta avukatlarıyla yaptığı görüşme neden 4 gün sonra açıklanıyordu? YSK kararı neden geciktirildi? Görüşmeye ilişkin açıklamalar, neden YSK kararıyla aynı saatlerde yapıldı?
Öcalan altı yıl sonra avukatlarıyla yaptığı görüşmesinde “2013 sürecine bağlı kaldığını, Demokratik Suriye Güçlerine Suriye’de Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alma, çözümü yerel yönetimler düzeyinde tutma” gibi Ak parti hükümetinin tezlerine yakın talepler içeriyordu.
Öcalan’ın açıklamaları sosyal medyaya düşünce; özellikle bazı CHP’liler “Kürtler İstanbul seçimlerinde saf değiştirerek Ak parti adayını destekleyecek” iddiasında bulundu.
Aynı gün Selahattin Demirtaş’tan da “Demokrasi güçlerini (İmamoğlu) desteklemeye devam edeceğiz” açıklaması geldi. Bu açıklamayla birlikte kafalar karıştı, Kürt seçmenler İstanbul’da ne yapacaktı? Öcalan’ı mı dinleyecek yoksa Demirtaş’ı mı?
Kürt mahallesinde yapılan tartışmalarda öncelikli olarak 2 Mayısta yapılan görüşmenin neden dört gün sonra kamuoyuyla paylaşıldığıydı. İddialara göre görüşme tutanağı önce KCK ve Kandile yollandı, onay alındıktan sonra da kamuoyuyla paylaşıldı.
Ancak ilginç bir gelişme yaşandı, görüşme notları açıklandıktan sonra hem KCK hem de Kandil, Öcalan’ın taleplerini reddederek boşa çıkartıyordu. Bu durum PKK tarihinde Öcalan’ın yakalanmasının ardından yaptığı açıklamayla ikinci kez yaşanıyordu.
Adeta Öcalan’ın örgüt üzerinde bir etkisinin kalmadığını mesajı veriliyordu. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını da içeren bazı taleplerle açlık ve ölüm grevine başlayanlar dahi Öcalan’ın eylemleri bırakılması çağrısına olumsuz yanıt veriyordu.
Sokaktaki Kürtler de büyük oranda bu açıklamayı kabul etmek istemiyor, Demirtaş’ın açıklamaları çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini dile getiriyordu. Öcalan’ın Kürt seçmene vermek/verdirilmek istenen mesajı ters tepiyor, hatta Kürtlerin İmamoğlu etrafında konsolide olmasına neden oluyordu.
Kürt seçmenleri İmamoğlu etrafında toplayacak diğer bir gerekçe de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İstanbul’da kamp kurarak Ak parti adayını destekleyecek olması.
Bu nedenle de Kürt seçmenler 31 Mart yerel seçimlerinden daha çok dinamik bir şekilde seçimlerde yer alacağı, Okulları tatilde olan öğrencilerin İstanbul’a giderek oylarını kullanacağını belirtiyorlar.
HDP ve Kürt seçmenler, özellikle kayyum atamaları ve 31 Mart yerel seçimlerinde kendilerine karşı başta KHK’lılarla ilgili olmak üzere, yapıldığı iddia ettikleri seçim adaletsizliklerinden söz ediyor ve İstanbul seçimlerini bir hesaplaşma platformu olarak görüyor.
Bazı kesimler tarafından beklenenin aksine HDP İstanbul’da aday göstermeyeceği, Kürt seçmenleri de İmamoğlu etrafında birleşmeye davet edeceği belirtiliyor.
31 Mart yerel seçimlerinin akılda bıraktığı ise, Ak partinin Sol’da Ekrem İmamoğlu’nu, Kürt siyasetinde de Selahattin Demirtaş’ı kendi tabanında güçlendirdiği ve güçlü liderlik olarak kamuoyuna kazandırdığı görülüyor.