Yerel seçimler bitti, partiler değerlendirmelerini yaptı ve yeni stratejilerini belirledi. Seçimler öncesinde gözlerin çevrildiği İstanbul’da Dem partisi adayının yüzde 3-4 aralığında oy almasının planlandığını, Dem seçmenlerinin CHP’ye oy vereceğinin hesaplandığını yazmıştım.
Yine “Erdoğan ve MHP İttifakı: Bu senaryoya göre Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletteki derin yapıları dağıttıktan sonra kendine yakın bir derin yapı oluşturduğunu düşünerek MHP ile ortak hareket etmeye başladı. MHP, Ak partisinin kendilerine muhtaç olduğunu görerek iç işleri bakanı Süleyman Soylu aracılığıyla silahlı kuvvetler, emniyet ve kaymakamlıkları büyük oranda, yargı ve diğer kurumları da kısmen ele geçirdi. MHP’in devlet içerisindeki gücü Ak partiden daha etkili olmaya başladı.” diye yazmıştım.
MHP ile AK Parti arasındaki ittifakın seçim sonuçlarına olumsuz etkisi olduğu ve Erdoğan'ın bu durumdan rahatsızlık duyduğu iddiaları da dikkate değer. Özellikle MHP'nin devlet içindeki etkinliğinin artması ve Ak Parti ile yaşanan anlaşmazlıkların seçim sonrası daha belirgin hale gelmesi, siyasi dinamikler açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Özellikle Yargıtay seçimleri bu “ayrışmanın-çatışmanın” daha net ortaya çıkmasını sağladı. Sadece bu değil, MHP devletin başta emniyet, ordu ve kaymakamlıklar olmak üzere birçok kurumunda, Ak partiden çok daha etkin ve kurumlarda daha sözü geçer durumda. Diyarbakır’da Ak partiye yakın bir sendikaya üye olan imam ile MHP’ye yakın kaymakam arasında yaşanan kavgada, MHP’ye yakın çok sayıda kaymakam ve valilerin sosyal medya üzerinden Ak partiye ayar verircesine ve bir merkezden çıktığı anlaşılan mesajlar, ak parti için bardağı taşıran son damla olmuştu.
Erdoğan'ın CHP ile yakınlaşma ve olası iş birliği senaryoları da dikkat çekici. Anayasa ve yönetim sistemi gibi önemli konularda CHP ile görüşmelerin başlayabileceği ve uzlaşı sağlanabileceği belirtiliyor. Ancak, bu tür senaryoların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, önümüzdeki dönemdeki siyasi gelişmelere bağlı olacaktır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tavırlarının da AK Parti'nin CHP ile olası yakınlaşmadan etkilendiği iddiası, siyasi ilişkilerin karmaşıklığını yansıtıyor. Yargıtay başkanlığı seçimlerinin MHP'nin elindeki bir koz olarak kullanılacağı iddiası da önümüzdeki dönemde siyasi arenada yaşanabilecek gelişmeleri gösteriyor.
Erdoğan'ın Özel ile yapacağı görüşmenin sadece yüzeysel olmayabileceği ve ciddi konuların da gündeme gelebileceği öngörüsü de dikkate alınmalı. Ancak, bu görüşmenin sonuçları ve olası iş birlikleri de zaman içinde netleşecektir. Siyasi manevralar ve ilişkilerin karmaşıklığı, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin iç siyasetinde belirleyici olmaya devam edecektir.
İddialara göre MHP’den rahatsız olan Erdoğan önce Dem partisinin desteğini almak istedi olmadı. İyi partiye yanaştı, İyi parti dağılma noktasına geldi. Geriye sadece CHP kaldı.
Erdoğan’ın CHP ile önce anayasa ve yönetim sisteminin değişikliği için görüşmeler yapabileceği, CHP’nin talebi olan “güçlendirilmiş parlamenter sistemini” Erdoğan’ın da istediği, yargıda CHP’nin de istediği bazı değişiklikler ve “sivil bir anayasa” için CHP ile uzlaşı ortamının mevcut olduğu belirtiliyor. Bu nedenle önümüzdeki günlerde görüşme için şartların yaratılabileceği değerlendiriliyor.
MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin yerel seçimlerden hemen önce ve seçimler sonrasında takındığı tavırların da Ak partinin, CHP ile olası yakınlaşmadan kaynaklandığı iddia ediliyor.
Önümüzdeki günlerde Erdoğan-özel görüşmesinin sadece çay pasta görüşmesi olmayacağı, Erdoğan’ın Özel’e başta anayasa ve seçim sistemiyle ilgili bazı konularda iş birliğinin yollarını arayacağı ve görüşmelerin devamı yönünde bir karar alınabilir.