Euronews'ten Dilek Gül'ün AKP kulislerine dayandırdığı haberde , parti içinde birbirinden farklı güç dengelerinin ortaya çıktığı ileri sürüldü. Seçim yaklaştıkça bu güç dengeleri arasındaki mücadelenin arttığı iddia edildi.
Son zamanlar Erdoğan sonrası dönem konuşulmaya başlanmıştı. Kulislere dayandırılan iddiaya göre Binali Yıldırım, Abdülhamit Gül, Numan Kurtulmuş, Erkan Kandemir, Efkan Ala ve Süleyman Soylu'nun isimleri öne çıktı.
BİNALİ YILDIRIM
AKP kaynaklarına göre parti içindeki en güçlü çizginin temsilcisi Binali Yıldırım. Aynı zamanda Genel Başkanvekili olan Yıldırım’ın siyasete girdiği tarihten itibaren Erdoğan’la yol arkadaşlığı yapıyor olmasının önemine vurgu yapılırken, parti içinde Yıldırım’a Erdoğan’ın 'zor zamanlarda sırtını dayadığı siyasetçi' gözüyle bakıldığı belirtiliyor.
Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığı ile akıllara kazınsa da 2011 seçimlerinde AKP için zor yerlerden biri olan İzmir’de belediye başkan adayı olmuştu. Daha sonra Ahmet Davutoğlu’nun gidiş sürecinde partiyi toparlayan isim olarak ortaya çıkarak Başbakan koltuğuna oturdu. 2019 yerel seçimlerinde de bu kez seçmenin karşısına partinin İstanbul adayı olarak çıktı. Seçimi kaybetmesine rağmen Erdoğan’ın gözünde değer kaybetmediği belirtilen Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı konuşulurken partiye Başkanvekili olarak döndü. Yıldırım’a parti içinde Erdoğan’ın zor zamanlarında veya sonrasında AKP’yi toparlayacak ‘abi’ olarak bakıldığı dillendiriliyor.
NUMAN KURTULMUŞ VE ABDÜLHAMİT GÜL
AKP kaynaklarına göre parti içindeki ikinci büyük güç dengesini Numan Kurtulmuş-Abdülhamit Gül çizgisi oluşturuyor. Aynı zamanda partinin ikinci Genel Başkanvekili olan Numan Kurtulmuş’un parti içindeki gücünün daha fazla olduğu ancak Binali Yıldırım’ın gelişiyle bu gücün kırıldığı belirtiliyor. Parti içinde Kurtulmuş’a en yakın isimlerden birinin ise Adalet Bakanı Abdülhamit Gül. Ve bu iki ismin bir anlamda Milli Görüş çizgisini temsil ettiği konuşuluyor. Ayrıca Gül’ün son dönemlerde yargı bağımsızlığı konusundaki çıkışlarının Numan Kurtulmuş ve parti içinde bir kesim tarafından olumlu karşılandığı ifade ediliyor.
ERKAN KANDEMİR
Aynı kaynaklara göre AK Parti içinde son dönemde üçüncü bir isim dikkat çekiyor ve parti içindeki üçüncü güç dengesi haline geldi. Bu isim Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir. Genç yaşına rağmen partinin en önemli koltuklarından birinde oturan Kandemir’in etkili olmasının nedenlerinden biri olarak partinin bütün teşkilatlarından sorumlu olması gösteriliyor. Aynı zamanda AK Parti’nin kuruluşundan beri var ve de İstanbul Gençlik Kolları’ndan geliyor. Ekonomi Bakanı Beraat Albayrak’ın istifasının ardından Kandemir’in parladığı ve iki ismin yıldızının hiç barışmadığı konuşuluyor.
Kandemir’in parti içinde Beraat Albayrak’a muhalefet eden isimlerin başında geldiği vurgulanırken bunun nedeni olarak da Kandemir’in aynı zamanda Bilal Erdoğan’ın yakın arkadaşı olmasından kaynaklandığı dillendiriliyor. Yine AKP kaynaklarına göre Kandemir’i Erdoğan sonrasında parti nezdinde önemli kılan ise 2019 yerel seçimlerinde aldığı tavır. Kandemir’in, AKP’nin İstanbul adayının Binali Yıldırım, Ankara adayının ise Mehmet Özhaseki olmasına karşı çıktığı söyleniyor. Ayrıca net bir ifadeyle iki isimle seçime girilmesi halinde iki büyükşehrin de kaybedileceğini söylediği belirtiliyor.
EFKAN ALA
AK Parti kaynaklarına göre parti içinde bu üç güç dengesinin dışında yer alan ama son dönemde etkinliği artan bir isim daha var; eski İçişleri Bakanı Efkan Ala. Partinin Dış İlişkiler Başkanı olan Ala, çözüm süreci döneminde çok ön planda olmuş ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında geri planda kalmıştı. AK Parti’nin son kongresinde yeniden görev alan Ala’nın yeni bir çözüm sürecinin başlaması durumunda daha da kilit bir hale geleceği konuşuluyor.
SÜLEYMAN SOYLU
Kaynaklara göre İçişleri Bakanı Soylu, kamu yönetimi bürokrasisinde güçlü olmasına rağmen parti içindeki dengelerde bir aktör haline gelemiyor. Soylu’nun AK Parti seçmeni üzerinde etkisinden söz edilse de parti içinde veya delegeler üzerinde bir gücü bulunmadığına vurgu yapılıyor. Parti içindeki güç mücadelesinin artmasının nedeni ise Erdoğan’ın ağırlıklı olarak ülke yönetimiyle ilgilenmesinden ötürü partide oluşan iktidar boşluğuyla ilişkilendiriliyor. Erdoğan’ın parti başkanlığını devredeceği ve sadece Cumhurbaşkanı olarak kalacağı yönündeki bilgiler ve haberler de önemli etken iken, AK Parti’nin 2023 seçimlerini kaybetmesi durumunda bu mücadelenin Erdoğan sonrasına hazırlığa dönüşeceğine dikkat çekiliyor.