Hep yakınırız Türkiye'de kadınlar alanlarında engelleniyor diye.
Politik arenaya bakınca, bu iddia pek gerçekçi durmuyor.
Çünkü bu ülkede bir kadın bundan 30 yıl önce başbakan oldu, şimdi ondan hatırladığımız tek cümle, katilleri övdüğü "Bu ülke için kurşun atan da yiyen de şereflidir" sözleri. Bunca yıl sonra çöpten çıkan 'çok gizli istihbarat' raporları da kanıtladı ki, sadece Kürt oldukları için bazı iş adamlarının listelenmesi, onun döneminde anlı şanlı MGK'larda kararlaştırılmış; o listedekilerin başına ne geldiğini de hepimiz biliyoruz, kaçırılıp öldürüldüler. Ve ne yazık ki, tüm bunlar o yılların Başbakanı Tansu Çiller döneminde yaşandı; bu işe tetikçilik yapanlar da o gün bugün kollanıyor.
xxx
Çiller'den 30 yıl sonra Meral Akşener lider olarak ortaya çıkınca, yine bir bahar havası esti, ilk zamanlarda anketlerde bir hayli oyunun yükseldiği de söylendi.
Sonra bir baktık ki yüksek topuk darbesiyle masa devrilmiş, seçim kaybedilmiş, ailesiyle ilgili iddialar gırla gitmiş, Meral Hanım çekilmek zorunda kalmış.
Bir kadın politikacı daha sahneden inerken maalesef geride iyi izler bırakmamış oldu.
Oysa bu ülkede çok daha dirayetli kadın politikacılar da oldu, amaçları uğruna, her türlü zorluğa katlanmayı, baskıları, hapse girmeyi göze alan sayısız isim var. Bir Behice Boran var ki, haksızlığa karşı çıktığı için ülkeden ayrılmak zorunda kalmış ve hayatının son yıllarını geçirdiği sürgünde, "Bu işlere girerken her şeyi düşünmüştüm, hapis yatmayı, baskıları, şunu bunu. Ama yetmiş altı yaşında, bir yabancı ülkede sürgün yaşamak hiç aklıma gelmemişti" demişti.
Ancak nedense böyle idealist kadınlar politikada istedikleri noktalara gelemediler, erkeklerden daha beterler koltukları kaptı.
Çiller gibi Başbakan olan, Akşener gibi Bakan veya parti lideri olan da, yukarıda anlattığımız gibi.
Oysa Türkiye'nin kadınları ayağa kalkmalı.
Erkek politikacıların ülkeyi getirdiği nokta ortada, memleket krizden ve yoksulluktan kurtulamıyor.
Artık Çiller gibi, Akşener gibi erkeklerden beter isimler yerine bu ülkeye çağdaş donanımları olan kadınlar sahip çıkmalı.
Bugün dünyada en büyük kültürel etkiyi bırakan ülke olarak kabul edersek- ki bu iddianın en büyük dayanağı, tüm dünyada İngilizcenin hakim olmasıdır- İngiltere, neredeyse iki asır boyunca sadece iki kadın tarafından yönetildi.
Eğer batı tarzı dürüst, şatafattan uzak, Almanya'nın Merkel'i gibi iki odalı bir dairede yaşayan, 5 dolarlık bir çiçeği devlet parasıyla aldığı için istifayı onur sayan İskandinav türü yolsuzluğa bulaşmayan kadınlar Türkiye'de iş başına gelir, dalavereci erkek politikacı düzenini değiştirirse ülkeyi öne çıkarabilirler.
Tabii önceki kötü örneklere benzemezlerse.