Nesli kritik seviyede bulunan hayvanlar arasında yer alan alageyikler, dünyadaki saf ırk olarak tek doğal yayılış alanı Antalya Düzlerçamı bölgesinde bulunuyor.
Alageyiklerin (dama dama) sayısı 1960'lı yıllarda 7'ye kadar düşünce dönemin yetkililerinin koruma çalışmasıyla bu sayı hızla arttı.
Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içerisinde yer alan Eşen Adası Yaban Hayvanları Üretme Yeri'nde yaşamlarını sürdüren alageyikler, 13 yıldır bölgede çıkabilecek bir orman yangını ya da salgın hastalıktan etkilenerek nesilleri tehlike altına girmemesi amacıyla başka bölgelere naklediliyor.
111 alageyik nakledildi
Antalya'daki üretim yerinden Dilek Yarımadası'na 21, Köyceğiz'e 28, Güllük Dağı Termessos Milli Parkı'na 4, Manavgat'a 28, Kovada Gölü Milli Parkı'na 20 geyik nakli yapıldı.
Üretim yerinden Kaş Dumandağı Alageyik Yerleştirme Sahası'na da ilk kez yerleştirmede bulunuldu. Bölgeye nakledilmek üzere 10 alageyik Doğa Koruma ve Milli Parklar ekipleri tarafından özenle yaban hayvanı nakil kutusuna konuldu. Alageyikler, üstü açık arazi araçlarıyla özgürlüklerine kavuşacakları alana götürüldü.
AA ekipleri, alageyikleri doğal yaşam alanlarında otlanırken ve nakil işlemleri için yakalanmalarını, taşınmalarını görüntüledi.
Eşen Adası Yaban Hayvanları Üretme Yeri Şefi Ertürk Reçber, AA muhabirine, nakil yapılması planlandığında yemleme yapılarak alageyikleri yakalama kapanına alıştırdıklarını belirtti.
Kapanı kamera sistemi ile kontrol altında tutularak beklediklerini aktaran Reçber, "Bu işlem günler sürüyor. Alageyiklerin kapana girişi sonrası gerekli kontroller yapılarak kapı kapatılıyor ve yakalanan alageyiklerin nakil işlemlerine geçiliyor. Ayrıca gerekli durumlarda ağ kullanılarak da alageyikler yakalanabiliyor. Yakalama sonrası tasma ve kulak küpesi takılması, kan alınması gibi işlemlerin akabinde alageyikler nakil sandıklarına alınıyor ve araçlara yüklenerek salım yapılacak bölgeye taşınıyor. Bu süreç boyunca yolda sık sık durularak gerekli kontroller yapılıyor." dedi.
Alageyiklerin bölgenin simge hayvanlarından olduğunu anlatan Reçber, "Nesilleri 1960'lı yıllarda neredeyse bitmek üzereydi. Çalışmalar sayesinde sayılarını arttırdık ancak bölgede çıkabilecek bir orman yangını ya da salgın hastalık yıllardan bu yana süren çalışmaları bir anda yok edebilirdi. Bu nedenle Türkiye'nin farklı bölgelerine alageyikler taşınarak oralarda da doğal yaşamlarını sürdürmelerini amaçlıyoruz." diye konuştu.