Antalya'da kara yolu ile ulaşımı olmayan Güllük Dağı (Termessos) zirvesindeki yangın gözetleme kulesinde "yeşil vatanı" korumak için yıllardır görev yapan Nihat Tıraş ve Yusuf Orhun, büyük bir özveri ve sorumluluk bilinciyle çalışıyor.
Antalyalı 53 yaşındaki Tıraş ve 43 yaşındaki Orhun'un "yeşil vatan" nöbeti her yıl haziran ayında başlıyor.
Kış aylarında orman işletme şefliklerinde görev yapan Orhun ve Tıraş, haziranın gelmesiyle kara yolu ile ulaşımı olmayan 1050 rakımlı Güllük Dağı'nın zirvesinde yer alan kuleye zorlu yolculukları başlıyor.
İkili, Termessos Antik Kenti'nden başlayan, sarp arazi ve ormanlık alanda devam eden bir saatlik yürüyüşle kartal yuvasını andıran zirveye ulaşıyor.
Düzlerçamı ormanları ve Antalya'nın kuşbakışı görüldüğü zirvedeki kulede elektriği güneş enerjisinden sağlanan, içme suyu ve tüp gibi ihtiyaçları helikopter ile yılda bir defa bırakılan "alev gözcüleri" mesai mefhumu gözetmeden 24 saat ormanları izliyor.
İkilinin ziyaretçileri arasında ise kuleye yakın bir bölgede otlayan yaban keçileri ile geyikler ve kenti ziyaret ettikten sonra zirve yürüyüşü yapan turistler yer alıyor.
Kasıma kadar haftanın 5 günü kulede konaklayan ikili, izinli günlerinde ise Döşemealtı ilçesindeki evlerine giderek aileleriyle hasret gideriyor.
Gözlerini bir an olsun ormanlık alandan ayırmayan Tıraş ve Orhun'un özverili ve sorumluluk bilinci içerisinde çalışmalarıyla çok sayıda yangın, başlar başlamaz fark edilerek alevler büyümeden söndürüldü.
"Hayatımı ormanlara adadım"
Tıraş, kendisinin zorlu yolculuk ve kuledeki 1 günlük çalışmasına eşlik eden AA muhabirine, 30 yıldır orman teşkilatında çalıştığını 6 yıldır da kulelerde görev yaptığını söyledi.
Görevini çok sevdiğini aktaran Tıraş, "Ağaçları ve doğayı seviyorum. Bir ağaç kurtarmanın bile öneminin farkındayım. Burada sadece ağaçları değil yaban hayvanları ve antik kenti de bir nevi koruyoruz." dedi.
Yıllardır çok sayıda orman yangını gördüğünü dile getiren Tıraş, "Yanan ağaçları, hayvanları gördüm. Bunların üzüntüsünü çok yaşadım. Bir ağaç yetiştirmek bir insan büyütmek gibi. 80 milyonun bu ormanlarda hakkı var. Bunun bilincindeyiz. Evladımıza nasıl bakıyorsak ormanlara da öyle gözümüz gibi bakıyoruz. Hayatımı ormanlara adadım. " diye konuştu.
Bölgeyi çok iyi bildikleri için küçük bir aleve bile çok hızlı müdahale edilmesini sağladıklarını anlatan Tıraş, "Bizi tek zorlayan kuleye ulaşım oluyor. İzin dönüşlerinde özellikle antik kentin içerisinden geçerken bölgedeki çöpleri de topluyorum. Yol kenarında susuz kalmış kaplumbağa gibi hayvanlara da yardım ediyorum." ifadesini kullandı.
Yusuf Orhun ise 9 yıldır kulede görev yaptığını belirtti. Kasımın sonuna kadar hayatlarını kulede sürdürdüklerini anlatan Orhun, "Bölgede yangın tehlikesini hep yaşıyoruz. Bir ağacı kurtarmak için yangını 1 saniye önce bile fark etmek çok önemli. O yüzden gözümüzü hiç ayırmıyoruz. Sadece yangını değil antik kenti de yabani hayvanları da gözetliyor, koruyoruz. İşimizin bir vatan görevi olduğu bilinciyle çalışıyoruz." dedi.