Ne günlere kaldık. Davetiye gönderilerek ibadethane açılıyor. Lüks araçlarla gelenler kendileri için ayrılan yerlerde ibadet için yerini alıyor gelmeyenler ise eleştiri konusu yapılıyor. Siz oraya ibadet etmeye mi gittiniz yoksa kimin namaz kılıp kılmadığını takip etmeye mi gittiniz? Orada namaz kılınca size fazla sevap yazılacak da, başka yerlerde sessiz sedasız ibadetini yapanlara günah mı yazılacak?
Günlerce 24 Temmuz 2020 günü 86 yıllık hasret sona eriyor, Fatihin bedduasından kurtuluyoruz gibi sloganlarla, zaten ibadete açık ve tapu kayıtlarında da Kebir Camii olarak kayıtlı olan Ayasofya ibadete açıldı. Ayasofya başka ülkenin sınırları içinde yer alıyordu da, yeniden mi fethedildi?Bu kutlamada neyin nesi? Zaten bir kısmı ibadete açık olan Ayasofya’nın tamamını açabilirsin. Burada bir sorun yok. Millet ekmek derdinde, bazıları da ibadethaneye davetiyeyle namaz kılmak için lüks araçlarla çaka atarak namaz kılmaya geliyorlar.
Hadi, bunlar yapıldı. .. Anladık da...Atatürk’ün yok sayılmasını anlayamadık. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han'ın torunları son Osmanlı Padişahı Vahdettin emanetine sahip çıkamamış ve İstanbul’u İngilizlere teslim etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’de savaşarak İstanbul’u İngilizlerden geri almıştır. Şimdi soruyorum... İstanbul’u bu işgalden Türkiye Cumhuriyetin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurtarmadı mı? Ayasofya’da ya da başka bir ibadethanede ibadet yapılıyorsa bu Atatürk sayesindedir.
Hangi cüretle, Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının başındaki kişi, eline haç işaretini andıran bir kılıçla minbere çıkarak hutbe okurken “vakıf şartını çiğneyen lanete uğrar” diye İstanbul'un ikinci kahramanı yüce Atatürk'e lanet okuma cesareti gösterir. Derhal o makamı terk etmelidir. O bir din adamı ise, hiç kimseye lanet okuyamaz. Atatürk’ü ima edemez ve hedef hiç gösteremez. Sağ eline aldığı o kılıçla da kendinden farklı düşünenlere bir mesaj mı vermek istedi. Atandığı günden beri her söylediği sözle eleştirilerin odağına oturmaktadır. Türk Milletini bir arada tutmak ve halkı inanç konusunda bilgilendirmek gibi önemli bir görev üstlenen bir kurumun başındaki bu kişi bu ülkenin kurucu liderini hedef alarak bu görevi layıkıyla yapamadığını kanıtlamış oldu. “Atatürk ölmüş ona dua okunur lanet okunmaz” gibi açıklamalarla durumu kurtaramaz.. Atatürk ölmüş olabilir ama o daima sonsuza kadar minnetle ve rahmetle anılacak bir liderdir. Fatih Sultan Mehmet Han’da öyle...
Bazı yandaş takımları “ben onu öyle anlamadım, Atatürk'ü hedef almamıştır, en doğru açıklamayı kendisi yapmalıdır” gibi duyarsız ve onu koruyacak açıklamalar yaparken, 20 Temmuz 2020 günü yeni kurulan çiçeği burnunda Yenilik Partisinin Genel Başkanı Öztürk Yılmaz da “ Ben bu açıklamayla Atatürk'ü hedef gösterdiğini anladım. Daha önce Kuran kursu öğretmenlerinin sorunlarını görüşmek üzere Diyanet İşleri Başkanını ziyaret ettiğimde “Cuma hutbelerinde Atatürk'e de dua edilmesi “ yönünde öneride bulunmuş dum ama benim önerime olumsuz cevap vermişti. “ gibi açıklamada bulunmuş tu...
Bu ülkenin ne din adamları var. Daha düne kadar bu ülkenin en ücra köşelerinde ki din adamları bile “Ülkemizi düşman işgalinden kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, annesini“ dualarına dahil ederken öyle bir vurguyla söylerlerdi ki, orada bulunanların gözlerinden yaşlar akardı. Bu din adamlarının sayesinde bu millet kenetlenmeyi birlikte olmayı öğrenmiştir. Bazıları gibi ayrıştırıcı dil kullananların ise bu ülkeye verecek hizmeti olamaz. Bu nedenle derhal istifa etmelidir.