İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "PKK’nın uyuşturucu ticaretinden elde ettiği gelirin 1,5 milyar dolar olduğunu ifade etmiştim. Kaçak sigaralarının da PKK’nın elinden geçtiği biliyoruz. Alınan her bir dal sigara bile terör örgütlerinin değirmenine su taşımaktadır. Kimse kusura bakmasın" dedi.
Bakan Soylu, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Narkotim Temel Eğitim Sertifika Töreni'ne katıldı. Burada konuşan Soylu, İçişleri Bakanlığı görev alanında Türkiye'nin en önemli sorunlarının "terör", "uyuşturucu", "asayiş ve trafik" olduğunu söyledi.
Trafiğin tamamen kendileriyle ilgili bir mesele olduğunu aktaran Soylu, "Ama terör ve uyuşturucu, küresel ve birbirini besleyen meselelerdir. Uyuşturucu terörü finanse ediyor, terör de uyuşturucuya kanal açıyor, kullanıyor, dağıtımını gerçekleştiriyor. Uyuşturucu meselesinde organize suç örgütleri, artık doğrudan terör örgütleriyle ilişki kuruyor. Hatta bazen şirket birleşmeleri gibi terör örgütlerinin çatısı altında faaliyetlerini sürdürüyor. Yani tıpkı iki şeritli bir yolun ileride tek şeride düşmesi gibi bu iki suç sahası, yani terör ve uyuşturucu, giderek yakınlaşıyor ve birleşiyor." diye konuştu.
Soylu, Türkiye'nin uyuşturucu ve terör ticaretinin doğrudan merkezinde olan bir coğrafi konumda bulunmasının talihsizlik olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösteren PKK'nın uyuşturucu ticaretinden elde ettiği yıllık gelirin 1,5 milyar dolar olarak tahmin edildiğini çeşitli vesilelerle ifade etmiştim. Sadece uyuşturucu ticaretini düşünmeyin, aynı zamanda ülkemize giren kaçak sigaraların da PKK'nın elinden geçtiğini en önemli veri olarak elimizde tutmak durumundayız. Türkiye'den alınan kaçak bir dal sigara direkt terör örgütlerinin finansmanına ve onların değirmenine ciddi bir şekilde katkı sağlamaktadır. Doğumuzda Afganistan var ki dünyanın afyon tarlası... Yıllık 9000 bin ton afyon üretiyor, bunun yarısı eroine dönüştürülebiliyor ve Afganistan'da sadece 425 tonu eroine dönüşüyor. Geri kalanı dışarıya gidiyor. Türkiye bu afyon ve eroinin Avrupa'ya sevk güzergahının tam ortasında ve bunun ciddi bir kısmı, Türkiye'de kalmaktadır."
Orta Doğu kaynaklı göç meselesinin kendi içinde "uyuşturucu iletim kanalı" açtığını vurgulayan Soylu, düzensiz göçmenlerin uyuşturucuyu yolculuklarını finanse etmek için taşıdıklarını belirtti.
"UYUŞTURUCUYU SADECE KARADA KOVALAMIYORUZ"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, düzensiz göçmenlerin her konakladığı yerde uyuşturucu satarak yolu bitirmeye çalıştıklarını kaydederek, "Bu tablo, bize bir kontrol sahası daha üretiyor, o da deniz... Uyuşturucuyu sadece karada kovalamıyoruz. İşin bir de deniz boyutu var. Doğu Akdeniz'de aldığımız tedbirler kapsamında, Sahil Güvenlik Komutanlığımız eliyle uyuşturucu kaçakçılığına müdahale edebilmek için halihazırda bin 100 personel, 21 gemi/bot, 3 helikopter/uçak, 2 mobil radar ve 1 insanlı keşif uçağı kullanılmaktadır." diye konuştu.
Avrupa'nın ürettiği bilim ve teknolojinin yanı sıra bir de "ölüm kimyası" ürettiğine dikkati çeken Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"2017 Avrupa uyuşturucu raporuna göre, Avrupa Birliği erken uyarı sistemi tarafından tespit edilen yeni uyuşturucu maddelerin yüzde 70'i son 5 yılda üretilmiş maddelerdir. Ayrıca Avrupa, eroinin olmazsa olmazı ara kimyasalları da üretiyor ve aynı zamanda bu kimyasalları nihai ürüne dönüştürebilmek için Asya'ya pazarlıyor, bunun denetimini yapmıyor. Sadece biz 2018 yılında 34 ton ara kimyasal yakaladık. Bu, 17 ton eroin demektir. Bütün bunların anlamı şudur, geç kaldığımız her gün, listeye yeni bir zehir ekliyorlar. Adamların beyinleri var ama maalesef kalpleri yok. Zehiri gelişmiş laboratuvarlarda üretiyorlar ve özellikle dünyanın doğusuna salıyorlar. Bunun da doğal güzergahı yine bizim güzel ülkemizden geçiyor. Geçerken önemli bir kısmı da maalesef burada kalıyor. Kato'da ele geçirdiğimiz terörist mağaralarında varillerle captagon, extacy buluyoruz. Aynı hapları, İstanbul'da torbacılarda da yakalıyoruz. Noktaları birleştirmek ve fotoğrafı görmek elbette zor değildir.
Daha da acıklısı, Avrupa'da yasal hassasiyet de zayıf. Laboratuvarları gelişmiş ama kanunları bu konuda geri kalmış. Uyuşturucuyu, özgürlük normları içine sıkıştırmaya çalışıyorlar. Birçok konuda birlik olan Avrupa, ilginçtir, bu konuda birlik olamıyor. Cezalar ve uygulamalar farklı farklı. Bir kilo eroin arzı için beklenen hapis süresi Hollanda'da bir yıl, Yunanistan'ta 20 yıl. Bir kilo esrar arzı için Yunanistan'da ceza 10 yıl, Hollanda, Fransa, Polonya, Lüksemburg ve diğer birkaç Avrupa Birliği üyesi ülkede ise hapis cezası öngörülmüyor. Bizde cezalar onlara göre daha ağır. Üstelik satılan veya verilen kişinin çocuk olması durumunda ceza alt sınırı 15 yıla kadar yükselebiliyor. Uyuşturucunun türüne göre, okul, yurt, kışla, ibadethane gibi toplu bulunan yerlerde ele geçirilmesine göre de cezalar artabiliyor."
"UYUŞTURUCU MESELESİNDE HİÇ SESLERİ ÇIKMAZ"
Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadelede ayrıca yasal mevzuat desteği sağlanması açısından 25 Ağustos 2017'de yayımlanan 694 sayılı KHK ile önemli düzenlemeler yapıldığına işaret ederek, bununla hem mücadelenin elinin güçlendiğini hem de bazı cezaların artırıldığını kaydetti.
Avrupa ve Amerika'nın yıllardır Türkiye'ye birçok konuda uluslararası raporlarda akıl verip her işe karışmaya çalıştığına değinen Soylu, "Hükümet sistemimizden yaptığımız reformlara kadar her konuda atıp tutarlar ama nedense uyuşturucu meselesinde hiç sesleri çıkmaz. Hatta size çarpıcı bir örnek vereyim, az önce Afganistan'dan bahsettik. ABD'nin Afganistan'a müdahale ettiği 2002 yılında Afganistan'daki haşhaş üretim alanı 17 bin hektardır. 2017'de ise üretim alanı 328 bin hektara çıkmıştır. Güya barış götürüyorlardı, terörden arındırıyorlardı, asıl niyetleri, bu verilerde açıkça görülmektedir." ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucu meselesinin dünyanın üzerine bir çığ gibi geldiğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Ama dünya hala, havaya bakıp ıslık çalmaktadır. 2015 yılı dünya extacy yakalamalarında biz birinci sıradayız. Küresel eroin yakalamalarının yüzde 16'sını biz
gerçekleştiriyoruz. Avrupa eroin yakalamalarının da iki katını gerçekleştiriyoruz. Beni bağışlasınlar, teşbihte hata olmaz, biz olmasak Avrupa'da neredeyse ayık gezebilen genç kalmayacak. Uyuşturucu konusunda bir başka tehlike, darknet üzerinden yapılan satışlardır. Darknet denilen internet ağı üzerinde kripto paralarla yapılan satışların 3'te 2'si uyuşturucu ile ilgilidir. küresel uyuşturucu arzı içinde belki henüz çok büyük bir yer tutmuyor olabilir ama dağıtım noktasında dünya sağlığını tehdit edebilecek boyutta bir tedarik sunduğunu da gözden kaçırmamak ve şimdiden tedbir almak gerekir."