Alman kamu yayıncısı WDR tarafından hazırlanan "Birlik, Adalet ve Çeşitlilik-Irkçılık ve Aidiyet Arasında Milli Takım" başlıklı belgeselde Almanya A Milli Futbol Takımı'nın başarısı için ter döken ve bundan gurur duyan yabancı kökenli futbolcuların toplumun bir kesimi tarafından dışlandıkları ve ırkçı söylemlere maruz bırakıldıkları ortaya kondu.
Bu bağlamda yayımlanan ankete katılanların yüzde 21'nin Alman Milli Takımı'nda daha fazla "beyaz oyuncu" görmek istediğini belirtmesi ve katılımcıların yüzde 17'sinin de milli takım kaptanı İlkay Gündoğan'ın Türk kökenli olmasının "üzücü olduğunu" ifade etmesi, tartışmaları beraberinde getirdi.
Alman Milli Takımı teknik Direktörü Julian Nagelsmann ve milli futbolcular Joshua Kimmich ve İkay Gündoğan anketin yapılmasına tepki gösterdi.
Nagelsmann, böyle bir soru sorulmasının bile başlı başına delilik olduğunu ve şok yaşadığını ifade ederken milli takımda ikinci kaptan olan Joschua Kimmisch ise futbolcuların kökenine ilişkin soruyu yanlış bulduğunu, böyle soruların gereksiz ve saçma olduğunu dile getirdi.
Alman Milli Takımı'nın kaptanı Gündoğan da bu tür anketlerin yapılmasının ve onlara değer verilmesinin üzücü olduğunu söyledi.
Sayının daha da yüksek olabileceğini düşünüyordum
Yıllardır futbolda ırkçılık üzerine çalışmalar yaparak gelişmeleri takip eden ve son olarak "Erkeklerin sahası futbolda sömürgecilik ve ırkçılık" (Spielfeld der Herren Menschen Kolonialismus und Rassismus) isimli kitabı yazan Ronny Blaschke, söz konusu anketi ve Almanya'da futbolda ırkçılık konusunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Blaschke, ankete katılanların yüzde 21'nin Alman Milli Takımı'nda daha fazla "beyaz oyuncu" görmek istediğini ifade etmesinin kendisi için sürpriz olmadığını belirterek, "Yıllardır futbolda ırkçılıkla uğraştığım ve açık ırkçılığı sürekli gördüğüm bu sayının daha da yüksek olabileceğini düşünüyordum." değerlendirmesinde bulundu.
Yapılan anketin olumlu bir tarafı da bulunduğunu savunan Blaschke, "Bu aslında iyi bir şey, çünkü yüzde 21 istiyorsa, yüzde 70'ten fazlası istemiyor demektir. Yani büyük çoğunluk çok kültürlü bir milli takımı kabullenmiş durumda. Belki de bu rakama bakmayı tercih etmeliyiz." şeklinde konuştu.
"Neden o zaman sadece yüzde 21 oranına bakılıyor?" sorusuna ise Blaschke, "Bence pek çok insan anketin genelinde böyle bir sorunun yöneltilmesinden rahatsız oldu. Ancak aslında bu, sosyal araştırmalarda yaygın bir uygulamadır çünkü böyle bir şey öğrenmek isteniyor." ifadesini kullandı.
Blaschke, anketin bağlamı olmadan biraz ayrı bir şeymiş gibi görüneceğini, ancak belgeselin tamamı izlendiğinde bunun anlaşılabileceğini aktararak, "Ama 20 yıldır bu konuda haber yapıyorum ve 40-50 yıldır futbolda açık bir ırkçılık var. Ve Türk asıllı bir kaptanımızın olması uzun süre düşünülemezdi. Artık buna sahibiz. Bu aynı zamanda ileriye gidildiğinin de göstergesi." şeklinde konuştu.
Takımı korumak istediler
Nagelsmann ve Kimmich'in anketteki soru şeklini eleştirmesine ilişkin de Blaschke, "Julian Nagelsmann, Joshua Kimmich, teknik direktör ve lider oyunculardan biri, belki de önce takımı korumak ve bir şekilde konuyu bitirmek istediklerine inanıyorum. Motivasyonlarını bilmiyorum. Ancak onların şimdi konuyu derinlemesine bilmediğini tahmin ediyorum." dedi.
Blaschke, Nagelsmann ve Kimmich’in konuya farklı bir yaklaşım sergilemesini iyi olacağını belirterek, "Ben onlardan belki şuna işaret etmelerini isterdim: 'Evet futbolda ırkçılık var. Evet, farklılıkları olan bir takımımız var. Genç takımlarımızda siyahi oyuncular var, Türk kökenli oyuncular var'." şeklinde konuştu.
Ancak yönetim kurullarına, antrenörlere, hakemlere, yöneticilere, spor muhabirlerine ve manajerlere bakılması da gerektiğini ifade eden Blaschke, "Buralarda neredeyse hiç siyahi insan yok. Profesyonel kurullarda Türk kökenli kimse bulunmuyor. Bu (konu) biraz kayboluyor. Bunu aslında çok üzücü buluyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Blaschke son 30 yıldan beri ırkçılığa karşı birçok kampanya yapıldığına işaret ederek şöyle konuştu:
"İlk büyük kampanya 'Benim dostum yabancıdır' ile 1993’teydi. Bu Rostock-Lichterhagen'deki (ırkçı) saldırılardan sonra düzenlendi ve bazı siyahi oyuncular o zamanlar 'biz korumasız olmak istemiyoruz' şeklinde açık bir mektup yazdılar. Milli takım da üzerinde 'Benim dostum yabancıdır' yazan logo ile sahaya çıktı.”
4 milyar avrodan fazla cirosu olan sektörden daha fazla beklenilmeli
Blaschke, o zamandan beri "Saygı", "Irkçılığa karşı kırmızı kart", "Çeşitlilik" gibi bu alanda kampanyaların yapıldığını anımsatarak, bunun futbol gibi büyük bir sektör için yetersiz olduğunu vurguladı.
Gazeteci-yazar Blaschke, "Almanya'da yılda 4 milyar avrodan fazla ciro yapan bir sektörden biraz daha fazlası beklenmeli. Sadece sticker ve broşürlerle değil aynı zamanda tüm yapılar da sorgulanmalı." dedi.
Bu bağlamda spor muhabirlerinin tutumlarına dikkati çeken Blaschke, "Spor muhabirleri siyahi oyuncuların daha çok gücünü ve fiziğini, beyaz oyuncular söz konusu olduğunda ise oyun zekası ve disiplininden bahsediyor. Bunlar yüzyıllardır içimizde olan sömürgeci düşünce kalıplarıdır. Ne yazık ki bu (konu), mevcut tartışmada da tamamen kaybolmuş durumda. Sadece yüzeyin üstünü biraz kazıyoruz." ifadesini kullandı.
Blaschke, "Siyahi veya göçmen kökenli oyunculardan yerli futbolculara göre daha fazla şeyler mi bekleniyor?" sorusuna da "İngiltere, Fransa ve Portekiz gibi eski sömürgeci güçler de dahil olmak üzere Avrupa'daki pek çok göçmen toplumunda, beyaz olmayan oyuncular sportif anlamda başarısız olduklarında, kendilerini siyasi olarak ifade ettiklerinde genellikle kendilerini savunmak zorunda kalıyor." şeklinde yanıt verdi.
Bu futbolcular başarılı oldukları sürece ve gol attıkları sürece Mesut Özil gibi çok kültürlü toplumun simgeleri olarak sahiplenildiklerini ve pazarlandıklarına işaret eden Blaschke, "Ancak belki çoğunluğun hoşuna gitmeyecek siyasi bir şey yaptığı anda eleştiriliyor, haklı olarak da. Ancak daha fazla, ırkçı bir şekilde eleştiriliyor. Bu da kökeniyle ilşkilendiriliyor." şeklinde konuştu.
Araştırma yaptığı ülkelerdeki birçok oyuncudan gerektiğinden 2 kat daha fazlasını yapmak zorunda kaldıklarını duyduğunu aktaran Blaschke, "Dahası, mercek altına alınıyorlar, hor görüyorlar ve çoğu zaman da bu klişeleri doğrulamak istemedikleri hissini taşıyorlar. Böylelikle kendilerini sürekli olarak kontrol altına almak ve gözlemlemek zorundalar. Bu çok büyük bir enerji gerektiriyor olmalı, hayal bile edemiyorum." dedi.
"Irkçı" anket tepki çekmişti
WDR'de yayımlanan Sport Inside programındaki ankete katılan her beş kişiden biri Almanya A Milli Futbol Takımı'nda daha fazla "beyaz oyuncu" görmek istediğini belirtirken, katılımcıların yüzde 17'sinin de milli takım kaptanı İlkay Gündoğan'ın Türkiye kökenli olmasının "üzücü olduğunu" ifade ettiği belirtilmişti.
Irkçı ankete, başta teknik direktör Julian Nagelsmann olmak üzere diğer futbolcular tepki göstermişti.