Saldırıda aile bireylerini kaybeden Türkler, saldırının 4. yılında yaptıkları açıklamada, Alman devletinden olayın aydınlatılmasını ve olayda sorumluluğu bulunanların cezalandırılmasını istedi.
Irkçı bir katilin silahından çıkan kurşunlarla 29 yaşında yaşama veda eden Sedat Gürbüz'ün annesi Emiş Gürbüz, olayın yaşandığı günden bu güne kadar geçen 4 yılı her günü tek tek saydığını belirterek, aileler olarak adalet istediklerini söyledi.
Gürbüz, “Biz aileler adalet istiyoruz, adalet peşindeyiz, o olayın aydınlatılmasını istiyoruz. Elimizde deliller var. Meclis komisyonunun hazırladığı rapora göre, Hanau Belediyesi olay yerindeki acil çıkış kapısının kilitli olmasından sorumlu. Polis acil çağrı merkezinin sistemi bozukmuş, iletişim kurulamıyormuş. Yetkililer sorumluluğu üzerine almıyor ve biz bunu kabul etmiyoruz. Sorumsuzluğun bedeli bizim çocuklarımıza çıktı maalesef.” dedi.
Olayda sorumluluğu bulunanların hatalarını kabul etmesini isteyen Gürbüz, “Eğer Almanya'da gerçekten adalet varsa adaletin yerini bulması lazım. Ben çocuğumu çok özlüyorum, 4 yıldır her günü tek tek sayıyorum, 48 ay, 1460 gün oldu. Gidenler canından oldu, kalanlar ise aklından oldu. Yaşıyoruz ama canlı cenaze gibiyiz. Şubat ayını hayatımdan çıkarmak istiyorum ama maalesef çıkaramıyorum. Ben çocuğumu çok özledim.” ifadelerini kullandı.
“Önlem alınmazsa saldırılar tekrarlanır”
Irkçı saldırıda 37 yaşında yaşamını yitiren Gökhan Gültekin'in ağabeyi Çetin Gültekin, Almanya'nın ırkçı saldırılardan ders çıkarmaması durumunda bu tür olayların tekrarlanacağı uyarısında bulundu.
Almanya'da daha önce işlenen ırkçı cinayetlerden ders alınmadığı için kardeşinin ırkçı terör saldırısına maruz kaldığını ve şimdi de ailelerin halen Hanau'da yaşayan ırkçı katilin babası Hans Gerd Rathjen'in tehditleriyle yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Gültekin, şöyle konuştu:
“Sorumlular çocuklarımızı, kardeşlerimizi koruyamadıkları gibi durum öyle gözüküyor ki bizleri dahi koruyamıyorlar. Çünkü halen ırkçı katilin babası rahat durmuyor ve mağdur ailelere mektup gönderip onları ırkçı sözlerle taciz ediyor. Biz de korkuyoruz açıkçası, saatli bomba gibi, ne zaman ne yapacağı belli değil. Katilin babasının şehirden ve mağdur ailelerden uzaklaştırılmasını istiyoruz ama Hanau'da mülk sahibi olduğu için yetkililer bu konuda bir şey yapamıyor. Ya biz bu diyarı terk edip gideceğiz ya da bu şartlara razı gelip, ne zaman kimi öldüreceğini bekleyeceğiz yani.”
Her yıl Hanau'da gösteri yapıp bu olayın unutulmaması için çabaladıklarını aktaran Gültekin, “Son haftalarda Almanya'nın çeşitli şehirlerinde yüz binlerce insan sokağa çıkıp “ırkçılara dur, artık yeter” diyorlar. Irkçılara yönelik bu tepki için en doğru vakit olduğuna inanıyorum. Son haftalarda ırkçılık karşıtı gösterilerde sokağa çıkan insan sayısı toplam 2 milyon olarak açıklandı. Ancak bunca acıya rağmen 4 yıl önce Hanau saldırısı olmadan ırkçıların oyu yüzde 9'lardan bugün yüzde 20'lere yükseldi. Biz nerede yanlış yapıyoruz? Biz diyoruz ki bu ırkçıların en azından ellerinden silahlarının alınması gerekir.” şeklinde konuştu.
Kardeşinin işlettiği nargile kafede katledilmesinden 38 gün sonra oğlunun acısına dayanamayarak yaşamını yitiren babası Behçet Gültekin'in acısıyla ikinci kez sarsılan Gültekin, Hanau olaylarını anlatan “Geboren, aufgewachsen und ermordet in Deutschland (Almanya'da doğdum, büyüdüm ve öldürüldüm)” isimli bir kitap yazdıklarını ve bu kitabın özellikle gençler tarafından okunarak yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
"Olaylar açıklığa kavuşturulmadı"
34 yaşındayken, ırkçı bir katilin silahından çıkan kurşunlarla yaşama veda eden Fatih Saraçoğlu'nun ağabeyi Hayrettin Saraçoğlu da olayla ilgili tüm soruların yanıtsız kaldığını ve aileler olarak olayın aydınlatılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını istediklerini dile getirdi.
Almanya'da geçen günlerde aşırı sağcı politikacıların yabancı kökenlileri sınır dışı etme planlarının ortaya çıktığını hatırlatıp bu olaya tepki gösteren Saraçoğlu, “Bunlar ilk değil, maalesef ırkçılık politikacıların malzemesi oldu. Yabancıların üzerinden oy toplama, toplumu tedirgin etme politikası hala devam ediyor. Hiçbir şey değişmedi, bu politikacılar korku politikalarına devam ediyorlar.” dedi.
Saraçoğlu, “Her geçen yıl acılarımız azalmak yerine daha da büyüyor. Çünkü olaylar açıklığa kavuşturulmadı. Ne kadar uğraşsak da, kendimizi her ne kadar bu konuya versek de bir neticeye varamadık. Kimse sorumluluk sahibi olmuyor. Hep bizim yanımızda gibi gözüküyorlar ama aslında madalyonun öbür tarafına bakınca ne kimse sorumluluk alıyor ne de olaya açıklık getiriyorlar, sadece üzüldüklerini söylüyorlar. Toplumun tepkisini çekmemek için politikacılar yine politikalarına devam ediyorlar.” ifadelerini kullandı.
Irkçı terör saldırısı
Hanau kentinde 19 Şubat 2020 gecesi iki kafeye düzenlenen ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk'ün de bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmişti.
Özel harekat timinin operasyonunda, saldırıyı düzenleyen 43 yaşındaki ırkçı terörist Tobias Rathjen ve 72 yaşındaki annesi evlerinde ölü bulunmuştu.
Saldırgan Rathjen'in avcılık belgesi olduğu ve ardında bir mektupla video bıraktığı kaydedilmişti.
Dönemin Başbakanı Angela Merkel saldırıyla ilgili "Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır." ifadelerini kullanmıştı.
Federal Savcılıkça Aralık 2021'de yapılan açıklamada, saldırıyla ilgili soruşturma kapsamında başka kişilerin suç ortağı, azmettirici veya yardımcı olduğuna ya da failin bir sırdaşı bulunduğuna dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği bildirilmişti.