Güçlü bir büyüme, düşük işsizlik ve "ülkenin ikinci ekonomik mucizesinin" son aşamasının yaşandığı bir zeminde gerçekleşen 2017 seçimlerinden bu yana çeşitli iniş çıkışlar yaşayan Alman ekonomisindeki bazı yapısal sorunlar devam ediyor.
Merkel’in 16 yıllık döneminde Alman ekonomisinde önemli krizler ve değişimler görüldü. Almanya'nın ekonomik ve istihdam politikaları, 2008 finansal kriz ve avro krizini takip eden yıllarda köklü değişiklikler geçirdi.
Merkel döneminde işsizlik oranı azaldı ve ekonomideki kronik zayıf büyüme sorunu çözüldü. Merkel, kamu borcunun GSYH'ye oranının azaltılmasında, kişi başına düşen milli gelirin artırılmasında ve bütçe açığının kapatılmasında önemli başarılara imza attı.
Bunun yanında Merkel döneminde “ekonominin rekabet gücünü güçlendirme" hedefi arka plana atılarak, odak nokta refah devletinin genişletilmesi oldu.
Ayrıca, Merkel döneminde ülkenin enerji ve iklim hedefleri fazla ivme kazanamadı. Almanya, yenilenebilir enerjiyi teşvik etmek için çoğu sanayileşmiş ülkeden daha fazla para harcadı, ancak çok fazla başarılı olamadı.
Almanya sadece enerji sektöründe değil, ekonominin diğer sektörlerinde de geleceğe yeterince hazır değil. Ülke, kamuda dijital altyapı ve dijitalleşme açısından geride kalıyor. Ülke için hayati önem taşıyan otomotiv sektörü, “dizel manipülasyonu” skandalı ile çalkalandı.
Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD’den gelmesi, dünyada çok satan dijital ürünlerde Alman imzası olmaması ve en fazla ziyaret edilen internet sitesi arasında Alman sitesinin bulunmaması Alman kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Kendi ulusal pazarını GAFA’ya (Google, Apple, Facebook, Amazon) kaptıran Almanya, bunu dijital inovasyonda geri kalmasına bağlıyor.
Alman sanayisi, çeşitli faktörlerin yanı sıra devam eden ticari gerilimler nedeniyle 2018 ortasından itibaren kademeli bir düşüş gösterdi.
Kovid-19 salgınından zarar gören ilk sektör olan Alman sanayisi, salgının ikinci dalgası sırasında büyümenin itici gücü oldu. Alman sanayisi, şu anda tedarik zinciri sürtüşmelerinden muzdarip.
Salgın, Almanya'nın dijitalleşme eksikliğinin bir başka hatırlatıcısı oldu. Yeni Alman hükümetinin gelecek yıllarda dijital altyapı, eğitim sistemi ve e-devlet uygulamalarına odaklanması bekleniyor.
"Yatırımların büyümesi salgına kadar Avro Bölgesi'nin geri kalanından çok daha zayıftı"
ING Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, 26 Eylül genel seçimlerinin ekonomiye etkisini değerlendirirken, "Alman uluslararası rekabet gücüne ilişkin sıralamada, Alman ekonomisi 2017-2019 döneminde daha da geriledi. Ülkenin altyapısının kalitesi zayıfladı ve yatırımların büyümesi Kovid-19 krizinin başlangıcına kadar Avro Bölgesi'nin geri kalanından çok daha zayıftı." ifadelerini kullandı.
Ülkede internet erişiminin diğer birçok ülkeye kıyasla yavaş ve pahalı olmaya devam ettiğini aktaran Brzeski, "Enerji dönüşümün maliyetleri hala yüksek kalıyor. Pandemi nedeniyle yapısal ekonomik göstergelerin tümü 2020 veya 2021'de güncellenmedi ancak mevcut göstergelerde genel resim, 2017'dekinden pek farklı görünmüyor." dedi.
Brzeski, görevdeki hükümetin maliye politikasında salgın sırasındaki U dönüşünün, kamu harcamaları ve yatırımların daha genel kabul görmesi için zemin hazırladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle tüm partilerin önümüzdeki yıllarda nasıl ve nereye yatırım yapılacağına dair birçok plan sunmuş olması şaşırtıcı değil. İklim değişikliği, emeklilik ve sağlık hizmetleri üzerindeki etkisiyle demografik değişim, dijitalleşme, enerji dönüşümü ve imalattan hizmetlere yapısal değişim gibi sadece birkaç sıcak konu, partilerin vaatleri arasında. Bununla birlikte partilerin tüm bu vaatlerinin finansmanının çok net olmaması da dikkati çekiyor."
Vergiler, partileri farklılaştırıyor
Bir sonraki hükümete katılma olasılığı en yüksek olan 3 partiyi farklılaştıran şeyin vergiler olması dikkati çekiyor. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU)/Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) vergi artışını değil, farklı vergi indirimleri önerirken, Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) en yüksek gelir grubu için vergi artışlarının yanı sıra bir varlık vergisi getirilmesini önerdi.
Almanya'da partiler 1949'da Federal Cumhuriyet'in kurulmasından sonra yeniden inşa edilen istikrarı, refahı ve uluslararası saygınlığı koruma sözü vererek seçimlere katılıyor. Ekonomi ve dış politikadaki önemli atılımlar partilerin seçim performansını etkiliyor.
Partilerin vaatleri
Almanya'da hükümeti oluşturan muhafazakar CDU ve CSU partileri seçim programlarında, devletin 18 yaşına gelene kadar her yeni doğan çocuk için ayda 100 avronun yatırılacağı bir "Gelecek Nesil Fonu" kurulacağı vaadinde bulundu.
Devlet sübvansiyonlarıyla desteklenecek ve düşük ücretliler için zorunlu olacak emeklilik fonu da vadeden partiler, sosyal yardım ve barınma politikası olarak, 2025 yılına kadar 1,5 milyondan fazla yeni konut inşa etmek istiyor. Ayrıca, kamu çalışanlarının konutları için federal bir inşaat programı ve özel şirket konutlarının inşası için teşvikler öngörüyor.
Almanya'nın yaklaşık 2,3 trilyon avroluk kamu borcuna karşın partiler, seçim programında, salgın nedeniyle vergi artışları olmayacağına işaret etti. Program, vatandaşlar için önemli bir vergi indirimi öngörmüyor. Birlik partileri, kurumlar vergisini yüzde 25 ile sınırlamayı, gelir vergisinden muaf aylık ücreti 450 avrodan 550 avroya yükseltmeyi vadediyor.
AB'nin Kovid-19 kurtarma fonunun "tek seferlik ve geçici" kalmasını destekleyen birlik partilerinin programında, uzay yolculuğunun KOBİ'lerin de faydalanması gereken önemli bir endüstri olduğu belirtiliyor. Partiler, start-up ve KOBİ dostu bir uzay yasasını vadediyor. Partilerin seçim programında, "Gelecek nesillerin uzaya erişimini sağlamak için, uzayın sürdürülebilir kullanımı için uluslararası düzeyde çalışacağız." deniliyor.
Yeşiller Partisi'nden sosyo-ekolojik dönüşüm için 10 yılda 500 milyar avro harcama vaadi
Yeşiller Partisi, hükümetlerin çok fazla yeni borç almasını engelleyen borç freni mekanizmasını gözden geçireceğini açıkladı. Mevcut düşük faiz ortamının kaçırılmayacak kadar iyi bir fırsat olduğunu savunan Yeşiller Partisi, ekonominin "sosyo-ekolojik dönüşümü" için gelecek 10 yılda 500 milyar avro harcama vadediyor.
Yeşiller, enerji ve dijital dönüşüm yoluyla yeni istihdam oluşturma sözü verirken, varlık vergisi ve sosyal ödemelerde yüzde 50'lik bir artışın Almanya'da gelir eşitsizliğin giderilmesine yardımcı olacağını savunuyor.
Yeşiller'in seçim programında, ülkede AR-GE çalışmalarını teşvik etmek ve yenilikçi girişimleri desteklemek için yeni risk sermayesi fonları oluşturulması öngörülüyor.
Parti, Almanya'da yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırma ve düşük gelirlilerin elektrik faturalarını düşürme sözü veriyor. Yeşiller, değeri 2 milyonu aşan varlıklar için yüzde 1 vergi alarak, iddialı sosyal ve ekolojik harcama planını finanse etmek istiyor. Parti, asgari saat ücretinin 9,60 avrodan 12 avroya yükseltilmesi, yeni kiracılar için en fazla yüzde 2,5 kira artışı üst sınırı ve ürünlerin onarımını ve geri dönüşümünü teşvik eden döngüsel ekonominin genişlemesini diğer ekonomik taahhütleri olarak sıralıyor, ayrıca Avrupa Para Fonu kurulmasını öneriyor.
SPD, AB’nin bir mali, ekonomik ve sosyal birlik olarak genişlemesini savunuyor
Konut edinmeyi daha ulaşabilir yapmayı ve asgari ücret saatini 9,60’dan avrodan 12 avroya yükseltmeyi vaat eden SPD ise ayrıca eğitim ve dijitalleşmeye yapılan yatırımları artırma sözü verirken, anayasal olarak korunan denk bütçe kuralından vazgeçmemeyi taahhüt ediyor.
SPD, ticaret ile ilgili programında sürdürülebilirlik vurgusu yaparak, Almanya'nın silah ihracatının daha güçlü bir şekilde düzenlemesi gerektiğini belirtiyor. Borç freni mekanizması konusunda partinin sessiz kalması dikkat çekiyor. Parti, ayrıca AB’nin bir mali, ekonomik ve sosyal birlik olarak genişlemesini savunuyor.