Gazeteci Fatih Altaylı, Maraş merkezli deprem felaketinin ardından düzenlenen 'Türkiye Tek Yürek' kampanyasında toplanan bağışların toplam miktarı ve nerede kullanıldığına dair araştırma önergesinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesine tepki gösterdi.
Kendi adını taşıyan internet sitesinde yayınladığı yazısında "Dün 'Deprem yardımlarını söz verip ödemeyen şerefsizler bu paraları ödedi mi, ödemedi mi?' diye sordum. Ödenmeyen para az buz değil 41 milyar TL idi. O günkü kurdan 2 milyar 200 milyon dolardı. Bugün ise 1,5 milyar dolar" diyen Altaylı, şöyle devam etti:
"Ödemeyenlerin dolar olarak karı 700 milyon dolar. Yani söz verdikleri miktarı ödemek için bugün o 41 milyarı ödeyip, üzerine bir de 18,5 milyar daha ödemeleri lazım. Ama biz o 41 milyarın ödenip ödenmediğini bile öğrenemiyoruz.
Dün benim yazdığım bu mesele ile ilgili Türkiye’nin 'sözde' en yüce kurumuna, TBMM’ye bir önerge verildi.
Basitçe 'deprem yardımlarının ödenip ödenmediği ve ödenen kısmın nerelere nasıl harcandığı' soruluyordu.
Gayet makul, bu ülkede yaşayan ve kafası biraz çalışıp, bir katre dahi olsa vatandaşlık bilincine sahip olan herkesin merak ettiği bir soruya yanıt aranıyordu.
Bu soruya yanıt verilmesi, iktidar koalisyonunun oyları ile reddedildi.
Akıl alır gibi değil.
Dürüst, işini yapan biri 'Bu parayı nereye harcadın?' sorusuna yanıt vermekten niye kaçar, nasıl kaçar!
Yıllarca yöneticilik yaptım. Gazete yönettim, televizyon yönettim, muhtemelen yüz milyonlarca liralık harcamalar yaptım. Ve hep istedim ki, yatırımcılar benden yaptığım bu harcamaların hesabını sorsun ki, dürüstlüğümü kanıtlayabileyim, kuruş kuruş hesap verebileyim. Verdim de.
Daha basit sorayım.
Mesela siz hanımefendiler, kısıtlı bir aile bütçeniz var iken, eşiniz sizden yaptığı harcamaları saklıyor, nereye ne verdiğini gizlemeye çalışıyor, kredi kartı ekstresini sizden kaçırıyor ise siz kocanıza güvenir misiniz!
Yoksa bir haltlar karıştırdığını mı düşünürsünüz!
Kendine güvenen, yaptığı işin doğruluğuna güvenen, hesap vermekten, şeffaf olmaktan kaçmaz, kaçınmaz.
Eğer kaçıyorsa, vardır bir numarası.
Koca örneğinden gidersek, ya metresi ya kötü bir alışkanlığı."