Altaylı'nın bugünkü yazısı şöyle:
Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın mahdumu Erkam Yıldırım, Peker’in hedef aldığı isimler arasında en ağır ithamlara maruz kalan oldu.
Büyük bir gemi filosunun sahibi ve işletmecisi Yıldırım’ın Venezuela’ya uyuşturucu işi için gittiğini söyledi Peker.
Erkam Yıldırım’ın kendi ağzı ve dili varken ilk savunması babasından, Binali Bey’den geldi.
“Oğlum Venezuela’ya salgına karşı kullanılmak üzere maske götürdü” dedi.
Ancak hemen arkasından o günlerde Venezuela’da yaygın bir corona salgını olmadığı, ülkedeki toplam hasta sayısının 300 civarında olduğu ortaya çıktı.
Venezuela’nın öyle bir maske ihtiyacı içinde kıvranması, yardıma muhtaç olması söz konusu değildi.
Hemen ardından Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya TBMM heyeti ile birlikte gittiği anlaşıldı.
Tam “Bu heyette ne işi vardı” konusu tartışılırken Cumhuriyet gazetesi bir başka gerçeği ortaya çıkardı.
Ne o tarihte ne de daha önce veya sonra Venezuela’ya bir maske gittiği gümrük kayıtlarında görünmüyordu.
Sonra iktidara düşkün bir gazeteci “Erkam Yıldırım maskeleri bavulunda götürdü” diyerek kendini rezil, konuyu ise iyiden iyiye komik hale getirdi.
Durum gerçekten bu ise, ki olabilir, koskoca bir eski Başbakan oğlunun üç beş paket maske götürmesini Venezuela’ya maske yardımı olarak lanse etmiş duruma düştü.
Ve son olarak ailenin AK Parti milletvekili de olan avukatı “Baklava da götürdük. Onu da mı söyleseydik” diyerek tüy dikti.
Oysa işin başından itibaren Erkam Yıldırım çıkıp “TBMM heyeti gidiyordu. Beni de davet ettiler. Ben de kendi biletimi alıp aynı uçakla gittim. Giderken de yanımda birkaç paket maske götürdüm. Hem kendi işimle ilgili görümeler yapmayı umuyordum, belki maske falan da pazarlayabiliriz diye düşünüyordum. İş adamı olarak Venezuela’ya gitmemden daha doğal ne olabilir” diyebilirdi.
Çok daha inandırıcı olurdu.
Başta Abdülkadir Selvi’ninkiler olmak üzere yapılan tüm açıklamalar Erkam Yıldırım’ın lehine olmadı bence.
Durduk yere “Ciklet çiğniyordu” dediler.
Oysa başından itibaren "Hacet gidermeye gitmişti” diyebilirlerdi.
Çoğunluk açısından daha inandırıcı olurdu.