MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'emekli amiraller' bildirisiyle ilgili olarak, "Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir" açıklaması yapması, 2004 yılında yazdığı 'AKP iktidarına uyarı' mektubunun muvazzaf generallere de gönderilmesinin hatırlatılmasına neden oldu. Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır'ın, Bahçeli'nin mektubunu, TSK'nın tüm kademelerinde görev yapan muvazzaf 313 general ile Genelkurmay Başkanı'na "Sayın Generalim... Siyasi iktidarın uyarılmasını ifade eden açıklama metnini bilgilerinize saygılarımla sunuyorum" hitabıyla paylaşması tekrar gündeme geldi. Şandır, Bahçeli'nin mektubunun bu kelimelendirmeyle muvazzaf generallere de gönderilmesinin tartışma yaratması üzerine, 'darbe çağrısı yapmadıkları, en kötü yönetimin bile askeri darbeden iyi olduğu' yönünde açıklama yapmıştı.
103 emekli amirali "vesayetçi" olarak nitelendiren ve "Bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir" diyen Bahçeli'nin Genel Başkanı olduğu MHP'nin 2004 yılında aralarında 313 generalin de olduğu 4 bin kişiye, mektup gönderdiği ortaya çıktı.
Dönemin Genel Başkan Yardımcısı Şandır, mektubu, "Sayın Generalim, Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli, ‘endişe verici son gelişmeler’ üzerine bir değerlendirme yapmıştır. Bir tarihi görev olarak, toplumun tüm kurum ve kesimlerinin, ‘azami sorumluluk anlayışı ve sağduyu ile hareket etmeleri gerektiğini’ bu yönde siyasi iktidarın uyarılmasını ifade eden açıklama metnini bilgilerinize saygılarımla sunuyorum" açıklamasıyla generallere gönderdi.
Karar TV yayınında, gazeteci Elif Çakır'ın hatırlattığı mektupla ilgili 2004'te dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır amaçlarının orduyu darbe yapmaya çağırmak değil, "sadece AKP iktidarı döneminde dışarıya verilen tavizlere ve ülkenin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek olduğunu" söylediği görüldü.
Şandır, 2004'teki açıklamasında amaçlarının, bu gidişe karşı ordunun darbe yapmasını istemek değil, sadece koruyla ilgili çevreleri uyarmak olduğunu ifade etti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır "Bu mektubu, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve tüm generallerin yanı sıra devlet protokolüne gönderdik. Ayrıca devlet protokolünde yer alan Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri ile protokole dahil diğer kişilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 4 bin kişiye bu mektubu gönderdik.’ Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’le birlikte 313 general bulunuyor" açıklamasını yaptı.
Hürriyet'in haberine göre MHP tarafından tüm generallere, "Gelişmeler endişe verici. İktidarı uyarın" mektubuyla birlikte gönderilen Bahçeli imzalı 17 sayfalık ‘Tarihi görev çağrısı özetle şöyle:
"Son günlerde yaşanan gelişmeler Türkiye’nin milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan bazı çevrelerin ülkeyi tehlikeli bir gerginlik ortamına sürüklemek istediklerini göstermektedir. İhanet provaları ve nümayişlerle yeni tahrikler için zemin arayışına girilmiştir...
AKP Hükümetinin içine düştüğü teslimiyet ve aczden güç ve cesaret alan bu iç ve dış tahriklerin iç bünyemizi kemirmesine ve Türkiye’nin ufkunun karartılmasına asla izin verilmemelidir...
AKP iktidarı kendisiyle birlikte Türkiye’yi de bir felakete sürükleyecek bu tehlikeli yolda ısrar ederse bu durumun çok ağır olacak vebalini tarih önünde taşımak durumunda kalacak ve mahşeri vicdanına mahkum olacaktır. Bölücü terör örgütüne yardım ve yataklıktan mahkum olan ve PKK bağlantılı faaliyetleri nedeniyle kapatılan bir siyasi partiye mensup eski milletvekillerinin tahliyesi, yeni tahriklerin sahneye konulması için siyasi bir gövde gösterisine dönüştürülmüştür...
PKK’nın siyasallaşması hedefinin adım adım gerçekleştirilmesini, Türkiye politikasının merkezi haline getiren AB, bu mahkumların serbest bırakılması için bugüne kadar her türlü zorlamayı yapmış, her yola tevessül etmiştir... AKP, bu süreçte kendisine verilen görevi büyük bir sadakatle ifa etmiştir. İlk adım olarak AB İnsah Hakları Mahkemesi’ni Türk milli hukuk sisteminin üzerinde yüksek temyiz mahkemesi haline getirmiştir...
Ne hazindir ki basınımızın bir bölümüde bu koroya katılmıştır... AB’nin himayesi ve vesayeti altında Türkiye’de yeni tahrik ve nifak tohumlarını atılmasında yeni bir zemin kazanılmıştır. AB’ye her bakımdan teslim olan AKP iktidarı ne acıdır ki Türkiye’yi AB birliğine taşımakta bölücü heveslere umut bağlamış, bundan medet umar hale düşmüştür.
"Herkes haddini bilmeli"
AKP iktidarına bu konuda hakim olan anlayış, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğinin habercisidir. Bölücü terörün, Türkiye’nin AB üyelik sürecini kendi siyasi hedeflerine hizmet edecek bir araç olarak gördüğü, ve siyasi stratejisinin AB’nin Türkiye’den talepleriyle örtüştüğü, kimsenin inkar edemeyeceği gerçeklerdir... Herkes haddini bilmeli, rüzgar ekenin fırtına biçeceğini aklından hiç çıkarmamalıdır. Bu vatan sahipsiz değildir..."