Andımız konusunda uyarmak zorundayım

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Andımız tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, "Milletin aklıyla alay etmeyin değerleriyle de kavga etmeyin. Onlar bilsinler ki bu öksüz Türklüğümüzü bin cihana değişmeyiz" ifadelerini kullandı.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"GÜNDE 2 TRİLYON TL İLE GEÇİNMEK ZOR TABİ"

"Ülkemiz bir soluk alsın diye diş sıkıyoruz ama ekonomideki gelişmeler ayakta durmayı güçleştiriyor. Krizin inkarı yerini 'Döviz, enflasyon azıcık arttı' tespitine bıraktı. Azıcık artmış. Daha ne olsun, ne olmasını bekliyorsunuz? Fırınlar kapanıyor, Konfederasyon başkanları ‘Binlerce firma batıyor’ diyor. İşi ciddiye almak için daha ne olmasını bekliyorlar bilmiyorum.

Hastanelerde nöbet paralarını döner sermayeleri kırpıyorlar. Ekmek bulamayan pasta mı yesin? Millet kıraathanelerinde beleş kek mi kovalayalım? Azıcık dedikleri artık milleti boğuyor. İktidarın hazırladığı 2019 bütçesinde de bu durum devam ediyor. ÖTV’ler artıyor. Sarayın payı da üç katına çıkıyor. Günde 2 trilyon TL ile geçinmek çok zor tabi. El insaf beyler. Lafa geldi mi de ‘Milletin adamı’... Milletten alıp tek adama veriyorlar."
 


"FAİZE YATAN PARANIN EMEKTEN ÇOK KAZANDIĞI..."

"Bakın krizin daha da derinleşmesini önlemek için atılması gereken adımlar var. TÜİK’i rahat bırakın ülkenin durumunu net görelim. Açıklanan Sayıştay raporlarının gereğini yapın, israfa son verin. İhtiyaç fazlasını elden çıkarın. Almanya’da 11 bin makam aracı var. Türkiye’de kiralıklarla birlikte 120 bin.

Yandaş iş adamlarının dövizli sözleşmelerini Türk Lirası’na çevirin. Yarın çıkıp oy verirken “bana mı sordunuz” demekle bu işten kurtulamazsınız. Geçen hafta bir kamu bankamız 300 milyar dolar borçlandı. 4 katı fazla maliyetle Türkiye borçlandı. Türkiye tefeci piyasasına döndü. Faize yatan paranın emekten çok kazandığı bir ekonomi iflah olabilir mi?

Devletin hazinesini uluslararası tefecilere muhtaç haline getirenler esnafı, sanayiciyi onların kucaklarına bıraktı."

"FINDIK TASARISINI AKP ALKIŞLARLA REDDETTİ"

"Yerel seçime kadar durumu idare etmekten vazgeçin. Geçtiğimiz hafta milletin gözü önünde yaşandı her şey. Fındık için verilen tasarı AKP oylarıyla reddedildi zafer kazanmış gibi alkışlarla hem de. Bu işin peşini bırakmayacağız. Fındık milli bir üründür. Fındık ve üreticinin korunması gerekir. Üreticiye fındık alım garantisi verilmelidir. Bölgede fındığa dayalı gıda sanayine teşvik verilmelidir."

"Bunlar yapılırsa Karadeniz’de üretilen fındığın fiyatını Hamburg’dan belirleyen kodamanlar rahatsız olur ama üreticimiz rahatlar."

"Un, maya, elektrik ve su maliyetindeki artış ekmeğimizden ediyor bizi. Bu arada olan fırıncıya ve milletin ekmeğine olacak.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, EYT için milletin sırtına yük dedi. Şimdi ben de iktidara soruyorum. Milyonlarca Suriyeli göçmenin 200 milyar liralık yükünü milletimizin sırtına yüklemeye hakkınız var mıydı? Millete harcamaya gelince sırtımıza yük öyle mi? Kendisi 46 yaşında emekli olmuş ama milletimiz yük öyle mi? Madem teklifimizi reddettiniz bir önerimiz daha var.

Affın kendisine mi yoksa kapsadığı kişilere mi karşı hala anlamadık. Bizim duruşumuz net ne devlete ne millete karşı işlenen suçları affedemezsiniz. Hele ki millete sormadan affedemezsiniz.

Size gelince bağırıp çağıran iktidar, Suudi gazetecinin öldürülmesiyle ilgili hala sus pus. Bu arada konsolos elini kolunu sallayıp gidiyor. Kaşıkçı cinayeti için Türkiye özel olarak seçilmiş. Demek ki Türkiye’yi arka bahçeleri gördüler. Devletin itibarını yere serdiler. Egemenlik haklarımızın savunmasını Trump'a devrettiler. O Suudi Kral PKK’ya yardım ediyor, bunlar da o krala yardım ediyor. Sonra da ‘ben dünya lideriyim’ sorarım size buna kim inanır."
 


“BU ÖKSÜZ TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BİN CİHANA DEĞİŞMEYİZ”

Sayın Erdoğan olaydan 3 hafta sonra diyor ki önemli açıklamalar yapacakmış. Nerede yapacakmış parti konuşmasında bu konu bir devlet meselesi. Partisini devlet devleti de partisi sanıyor ya bu onun tezahürü. Devlet sisin partiniz değil. Milli şef dönemin söz ediyorsun ama Gayri Milli Şef dönemini yaşatıyorsun.

Milletin aklıyla alay etmeyin değerleriyle de kavga etmeyin. İsmail Koncuk Bey’in açtığı dava geçen hafta sonlandı. Kararın ardından olanları ibretle izledik. Eski, yeni bakanlar PKK seviciler, “Keşke Yunan kazansa” diyenler harekete geçti. O eski bakan Meclis kürsüsünden FETÖ’ye övgü dizmekten rahatsız olmamıştı. PKK ile pazarlıktan rahatsız olmamıştı. Orduya kurulan tuzaktan rahatsız olmamıştı. Türklükten mi rahatsız, doğruluktan mı? Onlar bilsinler ki bu öksüz Türklüğümüzü bin cihana değişmeyiz. Tayip Erdoğan “Türk’üm demekle Türk olunmaz doğruyum demekle doğru olunmuyor bunu sizden biliyor. Doğruyum demekle doğru olunmuyor bunu da sizden biliyoruz. Partinin adını adalet koymakla adil de olunmuyor bunu da sizden öğrendik."

"ANDIMIZ KONUSUNDA UYARMAK ZORUNDAYIM"

"Ancak, Andımız konusunda, hem milletimizi, hem de siyaseti uyarmak zorundayım..

Çünkü, bu vesileyle, 16 yıllık oyunda, yeni bir perde açıyorlar.. Andımız üzerinden, piyasaya yeni bir oyun sürüyorlar..

Tayyip Erdoğan, Andımızın metnini yazan Reşit Galip için demişti ki;

"Bu şahıs, Türkçe ezanı da, yazan şahıs.."

Danıştay'ın kararından sonra da bir baktık, Ak Parti karşıtıymış gibi görünenler devreye girdi.. YARSAV eski başkanı çıktı, "Sıra Türkçe Ezan'da.." dedi..

Kardeşim, siz paslaşıyor musunuz?

Milletin meseleleri konuşulmasın diye, gerçek gündemi, elbirliğiyle perdeliyor musunuz? İki konunun birbiriyle zerre ilgisi yokken, zamanlamaya ve adımlara, dikkatinizi çekerim..

Milletimizi, bu noktada, dikkatle düşünmeye davet ediyorum.. Erdoğan'ın karşısında, düğmesiz olan cübbesini bile ilikleyen Başkanın Danıştay'ı, andımızla ilgili yönetmeliği, durdu durdu, beş yıl sonra bugün iptal etti..

Tam da, Ak Parti'nin yeni bir krize-polemiğe ihtiyaç duyduğu günlerde, karar verdi..

Bunlar, Ak Parti'nin siyaseten nemalandığı polemikler..

Türkiye'nin yıllar önce kapattığı bir konuyu, hem de ilgisiz bir tartışmada, yeniden akıllara düşürdüler..

Ezanımızla Andımızı, yan yana tartıştırmak istiyorlar..

Buradan bütün bu beyleri uyarıyorum;

Oynadığınız oyunun farkındayız..
 


Birbirinizi besleyen bu sistematiği, bozacağız..

Bundan emin olun.. Milletimiz bu kadar sorunla boğuşurken,

yapay gündemle kavga edip, statükonuzu korumanıza, izin vermeyeceğiz..

Ne andımıza, ne de ezanımıza el sürdürtmeyiz..

İYİ'ler var oldukça, çocuklarımız Andımızı okuyacak, minarelerimizden Bilal-i Habeş'in sesi yankılanacak."

Sayın Erdoğan'ın, geçtiğimiz hafta Gagagvuzya'ya, yani Gök Oğuz Yeri'ne ziyaretinde, Türkçeye, ve Türk Birliği'ne dair söylediklerini, olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz..

Ancak, partisinin andımız karşıtlığının yanında, Sayın Erdoğan'ın da,

Doğu Türkistan konusundaki suskunluğunu, anlamakta zorlanıyoruz..

Bir milyon Türk, arındırma kamplarında, zulüm görüyor..

Eloğlu duyuyor, kardeş duymuyor.

Ama bilin ki; Siz sussanız da, İYİ PARTİ susmayacak..

Aliya İzzetbegoviç, Bosna'daki zulümle ilgili demişti ki:

-Herşey bittiğinde, düşmanlarımızın sözlerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız..

Evet, Doğu Türkistan da, bir gün mutlaka özgür olacak, ve bugünün suskunlarını, asla affetmeyecek..

“29 EKİM’DE BİRİNCİ MECLİSİMİZDE OLACAĞIZ”

"Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. Değiştirilmesi teklif bile edilemez. Cumhuriyet resepsiyonu İstanbul’a taşınamaz. Devlet korsan kutlama yapmaz. Siz kutlamak için değil unutturmak için yapıyorsunuz. Cumhuriyet kutlaması şahsi planlarınıza göre kutlanamaz. Cumhuriyetin resepsiyonunu kahramanların başkenti dururken yandaşların başkentine taşımak yazıktır. Siz yandaş müteahhit şantiyesindeyken biz 40 vekilimizle Birinci Meclisimizde olacağız."

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri