Bundan 20-25 yıl önce gençler arasında bir şaka vardı, işletme veya iktisat diploman olacağına Ankara’da dayın olsun derlerdi.
Bugün ise görüyorum ki Türkiye’de en iyi üniversitenin en iyi bölümünden diploman olacağına, babadan kalma arsan olsun müteahhitlik yap. Maalesef ülkemizde Tüik’İn açıkladığı verilere göre genç işsizlik oranı %31 lerde.
Türkiye zaten Ortadoğu’nun göç işgali altındayken, iyi eğitim almış, ne emeklerle nerelerde okumuş gençler; özel bir eğitim gerektirmeyen inşaat işlerinden geçimini sağlayanlar kadar para kazanamıyorlar. Geçinemiyorlar demiyorum. Geçinemeyenler de var onu ayrıca konuşuruz ama çalışanların para kazanması demek, geçinmesi demek değil. Kazanmak, birikim yapmak, yıllar geçtikçe yatırımlarını daha iyi değerlendirmek, bir şeyler sahibi olabilmek…
Bir arkadaşımla konuşurken öğrendiğim bir gerçek beni çok şaşırttı. Hemen anlatayım;
Diyor ki;
Aynı şartlarda başvuru yaptığım bir iş için mülakata girdiğimde, hangi okuldan hangi dereceyle mezun olduğuma değil de instagramdaki takipçi sayımıza bakarak karar verdiler.
Bu olay aynı zamanda “Çıkart telefonunu!” diyen dayılara da bir cevaptır. İşte o telefonlar artık lüks değil nasıl bir ihtiyaçmış.
KPSS birincilerinin atanamadığı, çok daha düşük not alarak amca, dayı torpili ile devletin her kademesine -hepimizin devletinin her kademesine- atananların olduğu, liyakatsiz kadroların artık özel sektörde bile yer tuttuğu bir ülkede diyorlar ki beyin göçü gerçekleşiyor. “Gençler ülkeden kaçıyor!”, “Burada taş üstüne taş koy desen yapmaz, elin ülkesinde amelelik yapıyor” vb. açıklamalar… Gidenleri kötülemeler… En acısı da şu: ne zor şartlarda emeğiyle eğitim alıp gidenlerin yerine; ne olduğu belirsiz okullarda, ne eğitimi aldığı belli olmayan işgalcilerin bizim gençlerimizin yerini doldurmaları.
Kariyer danışmanlığının bilinmediği ülkemizde, birçok genç üniversitede bölüm seçerken aldığı puan ile hareket ettiklerinden istedikleri, keyif ile işe gidecekleri bölümleri seçmiyor haliyle en başta mutluluğa uzak kalıyorlar.
Giden gençlere, “Gitmeyin, bu ülke küllerinden doğdu, bazı dönemlerde bazı aksilikler olabilir ama biz ülkemizi tekrar düzeltiriz. Çünkü bu ülke gençlere emanet edilmiştir. Yapılan her şey daha iyi bir gelecek için. Biz beceremezsek siz yapın.” demek yerine ”Giderseniz gidin. Bizim size ihtiyacımız yok.” dersen yarın ithal gençlerle baş başa kalırsın ama onlar hiçbir zaman bizim gençlerimiz cümlesinin içini dolduramazlar.
Yurtdışı hayali kuran genç arkadaşlarıma da şunu söylemek isterim. Orada da birinci sınıf değilsin. Buranın düzelme ihtimali var ama senin hayalini kurduğun ülkenin vatandaşı dahi olsan atası, dedesi o ülkeden olan insanlarla eşit olma şansın yok. Biraz dene, uğraş, didin, farklı tecrübeler edin ve en azından bu ülke senin istediğin hale geldiğinde dön. Çünkü Türkiye’nin iyi eğitimli, güzel ahlaklı Türk Gençlerine ihtiyacı hiçbir zaman bitmez. Sistemler, kişiler, fikirler değişir fakat umudumuz Türk gençliğindedir.
Burada kalan, gitmeyen, gidemeyenlerinse katma değer üretmeyi amaç edinmeleri, artık üretmeye bir yerden başlamaları gerekmektedir. Biz yurt dışına doktor, mühendis… ihraç (!) edeceğimize teknoloji, yazılım, kaliteli ürünler ihraç etmeliyiz.
Taş yerinde ağırdır diyor, Tüm gençlere saygılar sunuyorum.
ANIL AKIN