Bu milletin yüzü gülsün artık
Her Ramazan ayının sonunu İslam dünyasına zindan eden İsrail bu yıl inşallah cezasız kalmayacak. Son Mescit-i Aksa baskınını ile aynı senaryoyu vizyona koymak isterken inşallah bu sefer kendi tuzağına düşüyor.
Bir hafta önce Cuma günü Mescit’-i Aksa baskını yaşandı. İsraillilerin Filistinlileri evlerinden kovma girişimleri ve mülklerine el koyma olayları başladı. Olayların gidişatı netlik kazanmadığından gelişmelerin vahameti son yazımı kaleme almadan önce ortaya çıkmamıştı. Geçen Cumartesi günü Pazar yazısını gönderdikten sonra bir dostumla konuşurken yazıya bir eklemede bulunabileceğimi ifade edince meselenin seyrini anlama imkânım oldu.
İsrail’in her Ramazan Filistinlilere yaşattığı vahşete karşı bu sefer biraz daha hazırlıklı olunduğunu anladım. O dostum Cumartesi itibarı ile İsrail’e çok ciddi bir uyarı yapıldığını vurguladı. ‘Anlarlarsa’ diye de ekledi. İsrail dünyada demir miğferini delecek teknoloji olmadığını sanıyor. Ama Şunu unutuyor gelinen çağda elindeki teknolojik imkânlar çok önemli. Fakat bu imkânlar artık dünyada ulaşmak isteyen herkese açık. Bu dönemde dünyanın en güçlü saydığınız ülkelerine karşı dert edinen en güçsüz yapılar bile çok küçük bir uğraşla başarıya ulaşabilir.
Tıpkı Nemrud’un burnuna kaçan bir sineğin yaptığı gibi. Veya bir ebabil kuşlarının koca fil ordusunu dağıttığı gibi.
Teknolojik gelişmeler unutulmasın süper güçleri daha da güçlendirirken beraberinde aynı derecede zaaflarını da açığa vuruyor. O nedenle dünyayı tek tuşa mahkûm edenler bu tuşların kendilerini de imha edebileceğini akıllarına getirmek zorundalar.
Kudüs’te başlayan olayların ardından İsrail’in Bayramı Filistinlilere ve dolayısıyla İslam Âlemine zehir edeceklerinin hüznüne bürünmüştüm. Kardeşlerimiz kan ağlarken edeceğimiz Bayram’ın ne kıymeti olacaktı. Tıpkı Uygur’da Myammar’da olduğu gibi.
Ama şükür ki o dostun bana aktardığı İsrail’e uyarıların ciddi bir hazırlığa dayandığını anladım. Şımarık İsrail yönetimi hakikaten bu sefer sert bir kayaya çarptı. Her Ramazan sonunda yaşan zulüm bu sefer ters tepecek inşallah. Bundan böyle huzurlu bayramlara ulaşılacak.
Şunu unutmayalım Adriyatik’ten Çin Seti’ne kadar her karış toprağında atalarımızın kanı olan bu topraklar hasret kaldığı huzuru bulmak zorundadır. Son Yüzyıldır sürekli açı ile kıvranan bu coğrafya artık barışın mülkü olmak zorundadır.
Yine unutmayın bu nesil Büyük Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının sınırlarını bilmek zorundadır. Bugün Kudüs, Filistin, Ortadoğu Osmanlıdan öncede Büyük Selçuklu Toprağı idi. Her ne kadar dillerini unutsalar da benliklerini unutmayan milyonları aşan Arap yarımadası, Ortadoğu, Kuzey Afrika’da bize umut bağlayan dindaşlarımız ve soydaşlarımız vardır.
Google önünüzde görmeniz için tek tuşa bakar. ‘Bize ne’ deyip geçemezsiniz. “Coğrafya kaderimizdir”. Bu Coğrafya’da geçmişini unutmayanlar ayakta kalır. Bu milletin yüzü gülerse cihan gülecektir.
Cihanın yüzü gülsün diye bu milletin yüzünü güldür artık Ya Yaradan…
Bayramınız o bayram olsun…