Teknoloji ile imtihanımız
Bu hafta bir-iki faaliyete katıldım. İlki değerli dostumuz Ömer Erdoğan’ın özel gayretleri ile yürütülen 4.Cengiz Aytmatov Uluslararası Issık Göl Forumu’nun sonuç bildirgesi imza töreni. Ömer Erdoğan son yıllarda kültürel dünyamızın önemli kilometre taşlarını vesile kılarak Türk Dünyası ile aramızdaki bağları sağlamlaştıracak projelere önayak oluyor.
Türk dünyasının önemli organizasyonlarından Türk Konseyi’nin kurulmasında en önemli kültürel alt yapıyı Rahmetli yazar ve düşünür Cengiz Aytmatov’un temelini 1986’da attığı “Issık Göl Forumu oluşturuyor. Bu vesile ile Türk dünyası kültürel birlikteliğe örnek teşkil ediyor.
Bu hafta katıldığım diğer önemli faaliyet ise 9 Haziran’da açılan “Verimlilik ve Teknoloji Fuarı” idi. Dünyadaki teknolojik gelişim konusundaki bilgilerinden çok fazla yararlandığım ve Türkiye’de ilkler üzerine güzel işler yapan dostum Ayhan Özdemir’in katılımı dolayısıyla duyduğum fuarı açılışının ilk günü gezdim. Katılımcı firmaların neredeyse hepsini dolaştım. Dolaşmakla kalmadım önemli gördüğüm teknolojik ürünlerin hikâyelerini sordum.
Bir süredir salgın dolayısıyla Zoom üzerinden dünyaya hâkim alanında uzman çok değerli isimlerin katıldığı sohbetlere katılıyoruz. Genelde teknolojik gelişim ve bilişim sektöründe ufkumuzu genişleten bilgiler ediniyoruz. Dünyadaki her tür gelişimin temelinde teknoloji ve bilişim sektörü olduğu kesin.
Bu alanda Türkiye’nin geldiği noktayı ayan beyan net olarak görüyoruz. Özellikle savunma sektöründeki gelişim hakikaten dikkate değer. İşte bu gelişmenin somut örneklerini fuarda da görüyorsunuz.
Fuarı gezerken fark edilen gerçek teknolojik ve bilişim sektöründeki gelişmeyi yerlilik açısından Savunma sektörü omuzlamış durumda. Onunda alıcısı sadece devlet. Yani kamu sektörü. Özellikle TSK.
Burada insan hayıflanmadan edemiyor. Hakikaten bir teknolojik gerilikten bahsedilirse bunun en önemli nedeni yine devletin olduğu açık. Şu an nasıl ki bu gelişmenin lokomotifi olduğu gibi. Bugün bile sadece TSK bile yerli tedarikten vazgeçtiği anda İHA alanında bir anda boşluğa düşeriz. Tıpkı 1940’larda İnönü’nün Nuri Demirağ’a koyduğu engel gibi.
Çünkü fuara katılan tartışmasız bütün firmalar ya direk TSK’ ya çalışıyor ya da ASELSAN, Roketsan, TÜBİTAK gibi yapılara çalışıyor.
Diğer fark ettiğim önemli ayrıntı Türkiye’de yazılım sektörü ciddi gelişmiş. Yazılım sektörü ile birlikte elektronik tasarım ve elektronik dizgi-montaj sistemleri alanında da çok iyiyiyiz. Ama çok önemli eksiklik yarı iletken ve elektronik devre konusunda ve tamamen yurtdışına bağımlıyız.
ODTÜ hocalarından Prof Dr. Mirzahan Hızal’ın üzerine basa basa ifade ettiği konunun ne kadar önemli olduğunu fuara katılan firmalara yaptığım ziyaretlerde anladım. Çok basit elektronik devrelerin bile yurtdışından tedarikinde sıkıntı çıktığı anda geldiğimiz noktanın hiçbir önemi kalmıyor. Tıpkı Karabağ harekâtında Kanada’nın koyduğu ambargo gibi.
Mesela elektronik çip. Çin’de çıkan çip fabrikasındaki yangından sonra 50 cent-1 dolar düzeyinde olan çiplerin fiyatları 5-6 dolara fırlamış. Fırlamakla kalmıyor sıkıntı ortaya çıkıyor.
İşte bu nokta da Türkiye Prof. Dr. Mirzahan Hızal hocanın “Farz kadar önemli” dediği gibi çok acil iki konuda maliyetlerine bakılmaksızın girişime başlanmalıdır. Birincisi yarı iletken üretimi diğeri ise çip dâhil elektronik devre üretimi.
Yoksa bugün çok öğündüğümüz İHA’lar havada, geliştirdiğimiz füzeler yarı yolda, hayata geçirdiğimiz elektronik toplar çöpte kalır.
Önemli atılımlara imza atan firmaların tek müşterisi devlet. Almıyorum dediği anda iflas ederler. Bu firmaların kalıcı olmasına yönelik çok acil tedbirler de gereklidir.
Kısaca bilişim ve teknoloji alanında geldiğimiz nokta küçümsenemez. Fakat yeterli değil. İşin başındayız. Bugün teknolojik alanda ancak daha %7’lerde gerçek yerlilikten bahsedilir. Gerisi tasarım ve montajdır. İşte teknolojik imtihanımız.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun.