Seçimler ve değişimin kodları
Türkiye’nin hızlı bir sosyolojik değişim yaşadığı muhakkak. Değişim toplumun bütün katmanlarında yaşanıyor. Sosyolojik değişimi en çok siyasal alanda görmek mümkündür. Bu bakımdan da seçimler laboratuvar vazifesi görür.
Türkiye’nin toplumsal değişim kodlarının değişim grafikleri yaşanan seçimler analiz edildiğinde daha iyi görülür. Seçim sonuçları aslında değişimin belgesi niteliğindedir. Çünkü seçimler toplumun değişim kararının uygulandığı en somut alandır. Bunu ideolojik, ekonomik, sosyal, kültürel, dini açıdan bakıldığında da böyle.
Toplumsal davranış çerçevesinde seçimler de oy verme davranışı tek bir saikla açıklanamaz. Seçmenin karar sürecinin altyapısı vardır. Bu yaşam alışkanlıkları, kültürel yapısı ekonomik durumu, dini düşüncesi, toplumsal statüsü, ideolojik algısı, psikolojik algısı, çıkar algısı gibi bir çok bileşen oy verme davranışını şekillendirir. Tüm bunlarından sonra oy verilecek parti, kişinin bu altyapı içindeki uyumu eşleşir. Nihai karar ise karşımıza bardağı taşıran son damla gibi şu veya bu neden olarak karşımıza çıkar. Biz bir partinin bir başkanın başarısını tek nedene indirgediğimizde o nedenle yanılırız. Gördüğümüz başarısızlığın veya başarının nedenini tek şeye bağladığımızda o taktirde yanılırız.
İşte Türkiye’deki toplumsal yapı tüm bu açılardan değişim yaşamaktadır. Bu nedenle toplumsal değişime ayak uydurmak sadece bardağı taşıran nedenlerde yapacağınız açılımlarla sınırlı kalırsa başarılı olamaz.
Bugün için Türkiye’de toplumsal dinamiklerin bütün temellerinde bir sarsıntı bir oynama olduğu görülmelidir. Buda topluma sadece dini değil, sadece sosyal değil, sadece kültürel değil, sadece ekonomik değil, sadece yaşamsal değil, sadece ideolojik değil, her alanda beklentilere uygun değişim sinyalleri verilmesini gerektirmektedir.
AK Parti’nin 15 Temmuz Darbesi ve özellikle 16 Nisan referandumu sonrası başladığı değişim, dönüşüm ve yenileşme girişimi bütün toplum tarafından heyecanla karşılandı ama, değişim hareketi maalesef kadük kaldı. Adeta değişim teşkilatlarda kadrolarla sınırlı kaldı. Düşüncede, fikirde, anlayışta değişimin yanından bile geçilmedi. Bu değişim girişiminin kadük kalmasıyla sadece teşkilatlardaki çıkar gruplarının adı değişti.
O nedenle seçim atmosferine girilen bugünlerde bütün Türkiye’de AK Parti teşkilatları içinde müthiş bir kavga yaşanıyor. Adaylık süreci de bu nedenle acımasız yıpratmalara sahne oluyor. Adeta partinin altının oyulduğuna şahit oluyoruz.
Bu aşamada yaşanan hastalığın herkesin farkında olduğunuda görüyoruz. Bu girdaptan çıkılması için önemli bir çabalarında harcandığına şahit oluyoruz. Rahatsızlığın farkındalığına rağmen teşhisin ve tedavi yöntemlerinde netlik yok.
Yerel seçimlere az bir zaman kala mutlaka tedavilerin ağrı kesicilerle değil gerçek tedavisine başlanmalıdır. Bu dediğim sadece AK Parti için değil bütün siyasi partiler için geçerlidir. Siyasi iradeler Mart-2019’da yapılacak Yerel seçimleri bahane ederek Türkiye’deki toplumsal değişimin bütün kodlarına cevap verecek şekilde konuşlanmalıdır.
Aksi durumda Mart-2019’dan sonra siyasetin tek parça kalması imkansızdır. Yeni arayışlar kaldığı yerden devam edecektir.
Kalın sağlıcakla...