Bir süredir seçimin ötesinde dünyada olup bitenlere dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bizler seçimle uğraşırken dünyada Türkiye’yi de yakından ilgilendiren enteresan gelişmeler oluyor. Geçen haftaki iki yazımız “İngiltere-Almanya AB savaşına hazır olun”, “Batı’nın savaşı Müslümanlar üzerinden” başlıklarını taşıyordu. Özellikle geçtiğimiz Cuma günü Yeni Zelanda’da meydana gelen cami baskınları ve katliamlar ile dünyanın gidişatının net olarak rengini verdi.
Aslında Yeni Zelanda’daki saldırı çok şeylerin habercisi. Öyle görülüyor ki Yeni Zelanda saldırısı ile dünyadaki güç odaklarının yarı uykudaki Tapınak Şövalyeleri gibi tarihi terör yapılarını da devreye koydukları görülüyor.
Dünya tarihinde önemli olaylar vardır. İspanya’nın Fethi, Anadolu’nun Fethi, Haçlı Seferleri, Kudüs’ün Fethi,
İstanbul’un Fethi, Çanakkale Savaşları gibi. Daha birçok önemli olay vardır. Bu olayların etkileri günümüzü de şekillendirmeye devam etmektedir. Dünyada olup biten olayları, yaşanan gerilimlerin kaynaklarını ancak bu gibi tarihi dönüm noktalarını bilmeden çözemeyiz.
Baştan dediğimiz gibi dünyada önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu yaşananlar direk olarak Türkiye’yi etkiliyor. Şimdi ABD’de yaşananlar, Avrupa’daki gelişmeler, Rusya’daki gelişmeler, Kazakistan’daki değişimin etkisinden ne kadar kaçabiliriz.
Türkiye’yi son yıllarda ilgilendiren en önemli konu ise ABD’nin bölgesel çıkarları dolayısıyla Ortadoğu’da beka sorununu beraber getirmektedir. Şu bir gerçek ABD 2. Dünya Savaşından bu yana 1941’den sonra Türkiye üzerinde hattından fazla hegemonya oluşturmuştur. Bugünlerde ABD ile aramızda ki ilişki savaş boyutunda olduğu konuşuluyor. ABD’nin Ortadoğu çıkarlarının önündeki en büyük engel olarak Türkiye’yi görmesi ve bu nedenle oluşturduğu her alandaki hasmane tutum her alanda önümüze çıkmaktadır. Özellikle Akdeniz havzasındaki enerji kaynakları konusundaki durum ABD, İngiltere adı konulmamış bir savaşın içindeyiz.
Anlatmaya çalıştığım dış gelişmeler Türkiye’nin çok acil olarak seçim sürecini tamamlayıp dünya üzerinde Türkiye üzerine kurulan oyunları bozmaya odaklanmalıdır. Seçimlerin sonuçları ne olursa olsun Türkiye’nin bir an önce seçim psikolojisinden sıyrılmalıdır. Eğer 1 Nisan sonrası yerel seçimlerden yola çıkılarak siyasette oluşturulmaya çalışılacak kaos hiçbir siyasi hareketin işine yaramayacaktır. Yerel yönetimlerle birlikte Türkiye’de siyasetin bütün yelpazesinin sorumluluk altına gireceği muhakkaktır. Bu sorumluluk yerine küçük kazanımların şımarıklığa sebep olmaması gerekmektedir.
Bugünden uyarmakta yarar vardır. İktidarı ve muhalefeti ile Cumhurbaşkanlığı, Meclisi, yeni seçilecek bütün belediyeleri ile birlikte dünyada yaklaşmakta olan daha derin kargaşa ve kaosa hazır olmalıdır. Oluşacak kargaşa ve kaostan etkilenmeden hatta güçlenerek çıkmanın yolu budur. Kargaşa ve kaostan çıkışın en etkili yolu ise Türkiye’nin her alanda başta Türk dünyası, İslam dünyası, Afrika ve Balkanlarda etkili ilişkiler ve işbirlikleridir.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…