NURAY BAŞARAN
Aslında hafta sonu Ege’den dönerken mevsim gereği havalar soğumuştu.. Bugün Ankara’da ise hava yağmurlu, soğuk. Meteoroloji ise başta İstanbul olmak üzere kar alarmı veriyor. TBMM’de 12 günlük yeni sistemin ilk bütçe maratonu başlıyor. Ancak Ankara sadece bütçe değil,yerel seçimler nedeniyle verilecek son kararlar için de haftayı çok sıcak geçirecek. Ve trafik çok hızlı.
Cumhur ittifakında Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan, başta Aydın, Manisa, Muğla, Adana, Mersin, Osmaniye gibi iller olmak üzere, MHP’ye yapılacak ‘jestler’ için bir araya gelecek. Ancak en çok merak edilen ve sonuçları gerçekten kaderlerini belirleyecek görüşme; Millet İttifakının iki lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener arasında gerçekleşecek. Üstelik de başta Ankara ve İstanbul olmak üzere adaylar bu görüşme sonrasında netleşecek.
ANKARA
Malum Ak Parti’nin Ankara ve İzmir adayı çok önce ilan edildi. İstanbul ise üç aşağı beş yukarı belli. Eğer bir son dakika krizi yaşanmazsa Binali Yıldırım.
Aslında Millet İttifakında da en kritik görüşme Ankara konusunda olacak. Burada da iki olasılık var:
Bir, Mansur Yavaş’la mı yarışa girilecek? Yani , ‘Ankara Mutabakatı’ mı olacak?
İki , yoksa partili adaylar ile mi yarışa girilecek?
Görüşmelerde bu iki sorunun cevabı aranacak .
Bu konuda CHP kulisleri çok yoğun. Ama genel başkanlar, sadece bu şehirlerde yaşayanların değil kendi kaderlerini de belirleyecek bir karar vereceklerinden olsa gerek , çok yönlü yaptıkları çalışmalara son noktayı koymaya hazırlanıyor.
Gelelim İstanbul ve İzmir’e:
İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı her politikacı için büyük bir şereftir. Kaybedecek olsa bile çok büyük bir politik prestij ve kazanım elde eder. İlhan Kesici ve Kemal Kılıçdaroğlu daha önce aday oldular. Büyük prestij ve avantaj elde ettiler. Doğrudur. Ancak kaybedip de yeniden kim aday olacak olursa, olsun bu durum çok olumsuz bir durum yaratır.
İlhan Kesici, genel politik özellikleri itibariyle çok olumlu özelliklere sahiptir ve hemen hemen bütün siyasi parti seçmenleri açısından çok büyük bir kabul gördüğü de çok açıktır. Ama aradan 24 sene geçtikten sonra (1994), yeniden İstanbul’a aday olursa en başta hem parti içinden hem parti dışı genel kamuoyundan olumsuz bir tepki ile karşılaşılır. Bu da hem parti açısından hem kendisi bakımından çok yanlış olur.
Bu bakımdan İstanbul’a yeni bir adayla çıkmak en doğrusudur.
Belki de HDP seçmenlerine daha kolay göz kırpabilecek ve sola daha açık bir aday daha da doğru olabilir.
İZMİR
İzmir aslında geleneksel olarak, 2000 öncesi, daha çok merkez sağın, DP ve AP’nin kalesidir.
1965 genel seçim oyu: Adalet Partisi yüzde 62.2, CHP oyu yüzde 29.8 dir.
1991 genel seçimleri DYP ve ANAP oyları yüzde 28 ve 26 dır, toplam yüzde 54’tür.
SHP ve DSP oyları da yüzde 25 ve 15 dir, toplam yüzde 40’dır.
Belediye seçimleri sonuçları ise şöyledir:
1984: ANAP Burhan Özfatura
1989: SHP Yüksel Çakmur
1994: DYP Burhan Özfatura
1999: DSP Ahmet Piriştina
2014: CHP yüzde 49.6; Ak Parti+MHP=yüzde 36.0+8.0= yüzde 44.0
2018: CHP yüzde 41.3; Ak Parti+MHP= yüzde 28.7+6.3= yüzde 35.0; İyi Parti yüzde 11.5, HDP yüzde 11.0
2018 Cumhurbaşkanlığı:
Muharrem İnce yüzde 54, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 33, Meral Akşener yüzde 6.3, Selahattin Demirtaş yüzde 6.0
İzmir 2000 sonrası, Ak Parti döneminde, merkez sol ve merkez sağ karakterli bir şehir olmuştur.
Ama CHP ve (Ak Parti +MHP) arasındaki oy farkı son iki seçimde çok daralmış bir durumdadır.
2014 Belediye seçimleri, CHP yüzde 49.6, Ak Parti +MHP yüzde 44, aradaki fark %.5.6;
2018 Genel seçimleri, CHP yüzde 41.3, Ak Parti +MHP yüzde 35.0, aradaki fark % 6.3’tür.
Belediye başkan adaylığı konusunda parti karpuz gibi ortadan ikiye/üçe bölünmüş gibidir:
Aziz Kocaoğlu ve taraftarları, Tuncay Özkan ve taraftarları, ve son günlerde dillendirilen Selin Sayek Böke.
Burada aynı anda iki büyük tehlike iç içedir:
Bir, bunlardan hangi biri tercih edilirse edilsin öbür taraf çok olumsuz yaklaşacaktır.
İki, belki daha da önemlisi, seçimi alan hangisi olursa olsun, ilk işleri muhalefetle bir şekilde birleşip Kemal Bey’e karşı genel başkanlık iddiasında bulunacaklardır.
Bu grupların hepsi açıktan genel başkanlık iddiasındadır.
Bu kesindir. Bunu en iyi Kemal Beyin kendisi bilmektedir.
Burada bir başka önemli nokta ; seçilecek kişinin özellikle Muharrem İnce’nin aldığı yüzde 54 oyun üstüne çıkabilmesidir. Bunun altındaki oylar da, Kemal Bey’i Muharrem İnce karşısında sıkıntıya sokabilir.
Bu bakımdan Kemal Bey’in İzmir’de sadece seçimi alması değil , ilaveten bir başarı hikayesi de yakalaması gerekmektedir. Bu durum üç grubun herhangi birisinin adayı ile de başarılamaz.
Bu ancak birbiri ile kavgalı olan grupların dışında uygun başka bir adayla elde edilebilir. İzmirlinin beklentilerini daha önce yazdığım için burada artık sadece CHP’li olmanın İzmir’i yönetmeye yetmeyeceğini tekrarlamak ile yetineceğim.
Tüm bunlar göz önüne alındığında ; İzmir’de kavga ve kliklerin dışında kalmış bir aday çıkartmak CHP ve Kemal Bey için daha hayırlı göründüğü açıktır. Ne bileyim mesela İlhan Kesici, hem gruplar dışı ve üstü bir konumdadır. Ya da Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer.
İkinci nokta, 2018 seçim sonuçlarının üstünden gidersek:
CHP yüzde 41.3, MHP yüzde 6.3, İyi Parti yüzde 11.5, HDP yüzde 11.0’dır.
Normal şartlarda CHP olarak yüzde 40, MHP’nin en az yarısı olarak 3 puan, İyi Parti’nin ittifak olmasa bile en az yarısı olarak 5 puan, Ak Parti’nin eski merkez sağ oylarından da en az 5 puan olmak üzere, merkez sağ oylardan normal olarak ilave 15 puan alması çok mümkündür. Bu CHP’nin oyunu yüzde 55 ve üstüne çıkaracaktır.
Her halükarda HDP’nin de, Ak Parti’ye karşı en az yarı oyunun alınması ile bu rakam yüzde 60 ve üzeri olabilecektir. Bu da Kemal Bey’in de bir siyasi başarısı olacaktır. Diğer illerde durumlar normal olsa bile, sadece bu durum bile Kemal Beyin elini muhalefete karşı çok kuvvetlendirmiş olacaktır.
SELİN SAYEK BÖKE, solcu ve bir kadın olarak HDP seçmenine de cazip geleceğinden İstanbul’a, İlhan Kesici veya Tunç Soyer , milliyetçi ve merkez sağ oyları alabilecek şekilde İzmir’e çok daha uygun olacaktır.