Turist sayısında altıncı sırada yer alan Türkiye turizm gelirinde 14. sırada. Kıyıları 5 yıldızlı betonlaşmaya kurban edilen Antalya’da İspanya’nın toplamından daha fazla 5 yıldızlı otel bulunurken ucuz kitle turizmi için kentin son doğal kıyısı da yağmaya açıldı…
2019’da turist sayısında rekor kırdığı söylenen Türkiye, turizm gelirinde benzer ürünlere sahip olduğu İspanya’nın yarısına bile ulaşamadı. Yalnızca Antalya’daki 5 yıldızlı otel sayısı 407 iken tüm İspanya’daki 5 yıldızlı otel sayısı 269. Faşist diktatör Franco döneminde betonlaştırılarak Avrupa’nın ucuz turizm cenneti haline getirilen İspanya bu yıkımdan edindiği tecrübelerle bugün dünya turizm liginde en üst sıralara yerleşirken, 2018’de kişi başına 1063 Euro harcama ile toplam turizm gelirinde 73 milyar dolar elde etti.
Aynı dönemde kişi başına 630 dolar harcama ile 25.2 milyar dolar turizm geliri elde eden Türkiye ise 5 yıldızlı betonlaşmayı sürdürüyor. Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde bulunan doğal sit alanı statüsündeki Selinus sahili, 12 binin üzerinde yatak kapasitesi planlanan 5 yıldızlı otellere açılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı koruma amaçlı imar planına dayanarak yapılan parselizasyon çalışması da tamamlanarak askıya çıkarıldı. Önemli bir itiraz olmazsa Antalya’nın son doğal kumsallarından biri olan Selinus’ta bir ay sonra iş makineleri girmeye başlayacak.
ANTALYA’DAKİ 5 YILDIZLI OTEL SAYISI TÜM İSPANYA’DAN FAZLA
Türk turizminin başkenti olarak gösterilen Antalya’nın 1980’lerden itibaren hızlanan 5 yıldızlı otel yapma çılgınlığı, 642 kilometrelik kıyı uzunluğuna sahip olan kentin sahillerinin hızla betonlaşmasına neden oldu. 2019 yılı verilerine göre Antalya’daki 5 yıldızlı otel sayısı 407, bu otellerdeki toplam yatak sayısı ise 350 binin üzerinde. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi verilerine göre 2019 itibari ile kentteki toplam tesis sayısı 1780, toplam yatak sayısı ise 572.283. Dünya turizm liginin en üst sıralarında yer alan İspanya’daki toplam 5 yıldızlı otel sayısının 269, turizm gelirinin ise 73 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında, turizmin sadece beton yığını oteller yaparak para kazandırmadığı görülüyor.
ZİYARETÇİ SAYISI İLE TURİZM GELİRİ ARASINDA UÇURUM VAR
Antalya’daki tesis ve yatak sayısına bakıldığında birçok ülkenin kapasitesinden daha büyük olduğu ortaya çıkıyor. Ancak tesis ve yatak sayısındaki yüksek rakamlar, turizm gelirleri ile doğru orantılı değil. Sektörün mesleki kuruluşları ve kamu idarecileri tarafından sürekli olarak ziyaretçi sayısındaki rekor artış haberleri servis edilse de Türkiye’nin ziyaretçi sayısındaki artışa karşın turizm geliri arasında büyük bir uçurum var. Dünya Turizm Örgütü’nün açıkladığı veriler, geçtiğimiz günlerde sektör kuruluşları tarafından kamuoyu ile paylaşıldı ve Türkiye’nin 2019’da ziyaretçi sıralamasında dünyada 6. sıraya yerleştiği ve 52.5 milyonluk ziyaretçi sayısı ile bunun tüm zamanların rekoru olduğu duyuruldu. Ziyaretçi sayısına odaklı “rekor” açıklamalarının içinde kişi başına harcama ve toplam turizm gelirlerine yer verilmemesi ise dikkat çekiciydi.
GURBETÇİ VATANDAŞLARIMIZ TURİSTLERDEN DAHA FAZLA HARCIYOR
Konunun daha sağlıklı anlaşılması için bunca rekor tantanasına karşın Türkiye’yi ziyaret eden turistlerden ne kadar gelir elde ediliyor sorusunun yanıtını da ortaya koymak gerekiyor. Bakanlık verilerine göre, 2019 yılında Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistler kişi başına ortalama 630 dolar harcama yaparken, aynı yıl Türkiye’ye tatile gelen yurt dışındaki gurbetçi vatandaşlarımız kişi başına 765 dolar harcama yaparak 135 dolar fark atmış durumda. Kısacası yurt dışında yaşayan gurbetçilerimiz Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistlerden daha fazla harcama yapıyor.
TÜRKİYE: 52 MİLYON TURİST, 34.5 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİ
2019’daki ziyaretçi sayısının 52.5 milyon olarak açıklanması ve bunun bütün zamanların rekoru olarak sunulması bir başarıya değil, bilakis büyük bir başarısızlığa işaret ediyor. Çünkü ziyaretçi sayısında dünyada 6. sıraya yerleşen Türkiye, turizm geliri sıralamasında 25.8 milyar dolar ile (2018)14. sırada yer alıyor. Bu rakamlar ve sıralamalar Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 2019 yılına ait raporunda yer alıyor. Bu rapora göre Türkiye 2003 yılı dünya sıralamasında turist sayısında 15., turizm geliri sıralamasında ise 8. sırada yer alması dikkat çekiyor. 2019’da ziyaretçi sayısındaki artışa göre turizm geliri oranındaki sıralama kaybı, turizmde bir nitelik sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin, “bütün zamanların rekoru” olarak duyurulan 2019’daki 52.5 milyon ziyaretçiden elde ettiği turizm geliri ise 34.5 milyar dolar. Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin ortalama gecelik harcaması ise 68 dolar olarak açıklandı (TÜİK).
İSPANYA: 82 MİLYON TURİST, 73.8 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİ
Dünya genelindeki ziyaretçi sayısı sıralamasında 82.2 milyon kişi (2018) ile Fransa’nın ardından 2. sırada yer alan İspanya, turizm gelirinde ise 73.8 milyar dolar ile Fransa’nın bir basamak üstünde, ABD’nin ardından 2. sırada yer alıyor. İspanya’nın turist sayısı ile turizm geliri arasında istikrarlı bir tutarlılık olduğu göze çarpıyor. Son yıllarda İspanya ile Türkiye arasındaki turist profilleri karşılaştırıldığında ortaya çıkan tablo ise çarpıcı. TÜROB (Türkiye Otelciler Birliği) tarafından 2018’de yayınlanan İspanya raporuna göre 2017 yılında bu ülkeyi en fazla ziyaret eden turistler sırasıyla, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Portekiz, İsviçre ve Rusya gibi ülkelerden geliyor. Bu profil istikrarlı bir şekilde son yıllarda neredeyse değişmiyor. İspanya turizminde son dört yılda yeni yatak sayısında bir artış gözlenmezken, turizm gelirinde ise artış yaşanmış. TÜROB raporunda yer verilen bilgilere göre 2017’de İspanya’yı ziyaret eden turistler kişi başına ortalama 1062 Euro harcama yapmış. En fazla harcama yapan turistler, ziyaretçi sayısı sıralamasındakiyle aynı şekilde sıralanıyor. İngiltere, Almanya ve Fransa’dan gelen turistler en çok harcama yapanlar arasında.
BULGARİSTAN VE GÜRCİSTANLI TURİST SAYISI 2 MİLYONU GEÇTİ
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) verilerine göre ise 2018 yılında ülkelere göre Türkiye’yi en fazla ziyaret eden turistler ise Rusya, Almanya, Bulgaristan, İngiltere, Gürcistan, İran, Ukrayna, Irak, Hollanda, Azerbaycan ve Fransa olarak sıralanıyor. ABD, Belçika ve İsveç gibi ülkeler ise son sıralarda yer alıyor. Ülkelere göre turist profilindeki rakamlara bakıldığında ise ilginç durumlar ortaya çıkıyor. 2018’de Bulgaristan, Gürcistan ve İran’dan gelen turistler 2 milyon bandının üzerinde yer alırken Irak’tan gelen turist sayısı ise 1 milyon 172 bin.
İSPANYA’DA HER ŞEY DÂHİL SİSTEMİ YOK, SADECE ODA SATIŞI YÜKSEK
Yeniden TÜROB’un raporuna dönersek, İspanya’nın konaklama kapasitesi 14 bin 659 otel ve 1 milyon 472 bin yataktan oluştuğu bilgisine yer veriliyor. Yatak kapasitesini ise çoğunlukla 3 ve 4 yıldızlı oteller oluşturuyor. Yani bu ülkeyi tercih eden turistler dev beton bloklardan oluşan ve devasa birer tüketim makinesine dönüşen fabrikaları andıran ışıltılı 5 yıldızlı oteller yerine, tarih, kültür ve sanatın gündelik yaşam ile bütünleştiği tatilleri daha çok tercih ediyor. TÜROB raporunda İspanya’daki otellerin genellikle “oda&kahvaltı” şeklinde hizmet verdiği, “her şey dâhil” sisteminin ise yok denecek oranda olduğuna dikkat çekiliyor. Resort bölgelerindeki otellerde “yarım pansiyon” uygulamalar olsa da özellikle Madrid gibi şehir merkezlerindeki otellerin sadece oda “room only” satış yöntemleri uyguladığı vurgulanan raporda, bu durumun İspanya’daki gastronomi turizminin gelişmiş olması ve bireysel seyahatlerin sayısındaki artış ile turist başına harcamaların Türkiye’dekine göre çok yüksek olmasının ana nedeni olduğuna dikkat çekiliyor. İspanya’nın 2016 yılında sadece gastronomi turizminden elde ettiği gelir miktarı 9,6 milyar dolar.
İSPANYA FAŞİST DİKTATÖR FRANCO’NUN BETON ENKAZINDAN DERS ALMIŞ
Türkiye ile benzer ürünler ve seçenekler sunan ülkeler arasındaki İspanya ile kıyaslandığında, Diktatör Franco döneminde 1960’lardan itibaren kitle turizmine açılarak hızla betonlaşan İspanya kıyılarında yapılan büyük hatalardan bu ülkenin bir ders çıkardığı görülüyor. 1938-1973 arasında ülkeyi yöneten Franco döneminde İngiltere ve Almanya gibi sanayi ülkelerinin orta sınıfı için ucuz tatil vaadi sunan İspanya’nın Kuzey Avrupalıların mülk edinme tutkusuna da yanıt veren politikaları ülkenin kıyılarını 2000’lere gelindiğinde beton mezarlığına çevirmiş, ardında ise birçoğu plansızlıkla inşa edilen betondan hayalet kentler bırakmıştı. Ancak İspanya’nın turizmi artık bölgesel planlamalar çerçevesinde ve büyük hatalardan ders alınarak ilerliyor. Yukarıda aktardığımız rakamlar bu istikrarlı turizm politikalarının bir sonucu.
TÜRKİYE’NİN 5 YILDIZLI OTEL HİSTERİSİ HIZ KESMİYOR
Türkiye’de ise 5 yıldızlı otel inşa etme histerisi hız kesmiyor. Bir zamanlar dünyanın en önemli kültür turizmi rotalarından biri olan ve kişi başı harcamada üst sıralarda yer ülkelerin vatandaşlarının tercih ettiği Türkiye, Ortadoğu’daki savaşın bir parçası haline gelmesi ve ülkeyi yönetenlerin kutuplaştırıcı dili ve söylemleri nedeniyle büyük kayıplar verdi. Her şey dâhil sistemine teslim olarak komşu ülkelerin ucuz tatil cennetine dönüştürülen Antalya’daki 5 yıldızlı otellere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Turizmi çeşitlendirmek ve yılın 12 ayına yaymak fikri, başta yetkililer olmak üzere sektör temsilcilerinin sürekli olarak tekrarladığı ancak bu konuda fazla somut adı atmadığı söylemler olarak kalıyor. Turizm çalışanlarının durumu ise mevsimlik tarım işçilerinden farksız. Uzun mesai saatleri ve niteliksiz çalışma koşullarına rağmen önemli bir istihdam kaynağı olarak görülen sektörde her yıl Ekim ayı sonunda sadece Antalya’da yarım milyona yakın turizm emekçisi kapı önüne konuluyor.
ANTALYA’NIN SON DOĞAL SAHİLLERİNDEN BİRİ DAHA BETONA AÇILDI
Bu ağır tabloya rağmen elinde kalan doğal alanlarını korumak yerine Antalya’da hala Franco İspanya’sının yaptığı akıl almaz hataları devralan Özal döneminin yağmacı ve betonlaşmayı teşvik eden anlayışı sürdürülüyor. Kentin betonlaşmadan önemli ölçüde koruna bilen son kıyılarından biri olan Gazipaşa’daki Selinus sahili 5 yıldızlı otellere açıldı.
İTİRAZ EDEN OLMAZSA BİR AY SONRA İŞ MAKİNELERİ SAHİLE GİREBİLİR
Doğal sit alanı statüsündeki sahili betonlaştıracak olan koruma amaçlı imar planının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanmasının ardından Gazipaşa Belediyesi tarafından bu planın uygulanabilmesi amacıyla hazırlanan ve 18 uygulaması olarak anılan imar çalışması da Antalya Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından uygun bulunarak 29 Ocak’ta onaylandı. Gazipaşa Belediyesi’nce 6 Şubat tarihinde askıya çıkarılan 18 uygulaması, bir ay süre ile askıda kalacak ve ardından eğer önemli bir itiraz ve tepki gelmez ise kentin doğusundaki son doğal sahillerden birine daha iş makineleri girecek ve Selinus da betona boğulmaya başlayacak.
GAZİPAŞA HALKI BETONSUZ VE DOĞAYLA BARIŞIK TURİZM İSTİYOR
Ortaçağda önemli bir kıyı kenti olan ve 13. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu devletinin kışlık yönetim merkezi haline gelen Alanya bugün sahilden dağlara kadar betonlaşmış durumda. Alanya’nın bitişiğinde yer alan Gazipaşa ise ilçe merkezinde kısmen betonlaşmaya başlasa da büyük ölçüde doğal dokusunu koruyor. Yarı tropik iklimiyle Gazipaşa’da muzdan avokadoya, ejder meyvesinden mangoya kadar pek çok ürünün tarımı başarıyla yapılıyor. Tarımsal üretime dayanan kentin ekonomisi, komşu Alanya’daki turizm hareketliliğinden de etkileniyor. Gazipaşa’da tarım arazilerinin ortasında inşa edilen havaalanı, Alanya’nın kitle turizmine yolcu taşımak için kullanılıyor. Antik kentleri, el değmemiş koyları ve yaylalarıyla ilçe merkezinden Anamur sınırındaki Kaledran’a (Yakacık) kadar önemli bir turizm potansiyeli de barındıran Gazipaşa’da yerel halkın önemli bir kesimi ilçede betonlaşmadan uzak, doğaya saygılı ve yerel halka doğrudan sosyo- ekonomik ve kültürel katkıları olabilecek bir turizm modeli istiyor. Ancak Selinus sahilinde planlanan turizm modeli ancak büyük yatırımcıların altından kalkabileceği bir turizm öngörüyor.
OTEL FİRMASI YILLARDIR ARAZİ TOPLAMIŞ
Askıya çıkarılan 18 uygulamasına yönelik tepkilerin başında, bu alanda 50 dönümün üzerindeki parsellerdeki yapılaşma yoğunluğunun yüzde 80 olarak öngörülmesi. Planlama alanında bu büyüklükte iki parsel bulunuyor. Biri belediyeye ait, 74 dekarlık büyüklüğe sahip olan diğer parsel ise Green Park Oteller zincirinin sahibi Adil Üstündağ’a ait. Hazırlanan imar planı, 5 dekarın altındaki parsellerde turizm yapılmasına izin vermiyor. Adil Üstündağ’ın uzun yıllardır devam eden planlama sürecinde yerel halktan parsel parsel arazi topladığı belirtiliyor. Son olarak CHP’li Gazipaşa Belediyesi’nin hazırladığı ve şu anda askıda olan parselizasyon çalışması (18. Uygulaması) sırasında ise Üstündağ’a ait olan parçalı ve farklı noktalardaki parsellerin Selinus sahilinin tam ortasında oluşturulan 74 dekarlık alanda birleştirildiği belirtiliyor. Yerel halk da bunun bir rant sağlama anlamına geldiğini düşünüyor.
BELEDİYE BAŞKANI YILMAZ: ‘BU RANTTAN HER KESİM FAYDALANSIN’
Son günlerde ortaya çıkan tepkilerin ardından geçtiğimiz hafta bir toplantı organize ederek ilçe halkını imar planı ve 18 uygulaması hakkında bilgilendirmeyi amaçlayan Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın uygulamaya tepki gösteren vatandaşlara yönelik suçlayıcı tavrı dikkat çekti. 5 Şubat’ta gerçekleştirilen ve ilçedeki sivil toplum örgütleri ile belediye meclis üyeleri ve arazi sahibi vatandaşların katıldığı toplantının açılışında konuşan Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, amaçlarının kimseyi mağdur etmemek olduğunu belirterek şöyle dedi: “Herkesin memnun olması mümkün değil ama büyük çoğunluğun uygun gördüğü bir parselasyon yapalım ve bir an önce yatırımcıların önünü açalım. Gazipaşa’mız da turizme girsin ve turizm sayesinde yeni iş alanları doğsun. Gazipaşa’mıza tatilciler girsin, her kesim bu ranttan faydalansın istiyoruz.”
“PLANI BEN YAPMADIM, VAKTİNDE NEREDEYDİNİZ?”
Yaklaşık 12 bin 300 yatak kapasitesi öngörülerek 5 yıldızlı otellere açılmak istenen Selinus sahili ile ilgili hazırlanan imar planı ve parselizasyon çalışması hakkında yapılan bilgilendirmelerin ardından toplantıya katılanların eleştiri ve yorumları karşısında tepki gösteren Belediye Başkanı Yılmaz, halkı suçlayıcı bir üslup kullanarak şunları dile getirdi: “Arkadaşlar konu dönüp dolaşıp plana geliyor. Plan süresi geçmiş, neyi tartışıyoruz? Vaktinde neredeydiniz? 31 yıldır bu planın üzerinde çalışma yapılıyor. Bir günde yapılmamış ki. Planı ben yapmadım. Plan benden önceki 31 yılda yapılmış. Hepiniz sorumlusunuz bu işten. 30 yıldır niye uyudunuz? Yeri olan da olmayan da haberim yok diyor. O zaman çevrenizle hiç ilgilenmemişsiniz. 18 yapılmaya başlanınca mı aklınız başınıza geldi?”
BELEDİYE BAŞKANINA “BİZİ PEŞKEŞ Mİ ÇEKİYORSUNUZ?” SORUSU
Toplantıya katılan bir arazi sahibi, Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’a Yeşilyurt İnşaat adlı firmanın kime ait olduğunu sorması ve planlama alanındaki bu firmaya ait 38 dekarlık parselin 74 dekara çıkarıldığını belirterek, “Vatandaşı hiçe sayarak bizi Yeşilyurt İnşaat’a peşkeş mi çekiyorsunuz?” ifadelerini kullanması dikkat çekti.
‘YENİSİ ZAMAN KAYBI, İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE BU PLANI KABUL EDİYORUM’
Gazipaşa Belediye Başkanı Yılmaz ise vatandaşın sorusunu şöyle yanıtladı: “Yeşilyurt inşaat, Green Park oteller zincirinin sahibi Adil Üstündağ. Buraya da geldiler kendileri, bizimle de görüştüler. Yeşilyurt inşaatın bu bölgede 103 dönüm yeri var. Daha önce satılmış bir şekilde. Kim sattı, niye sattı bilemem. Sonuçta bu şirketin 103 dönüm yeri var. 75 dönümü bir adada ama başka yerlerde de yeri var. Dolayısıyla Yeşilyurt İnşaat için mi yapıldı bu plan, onu ben bilemem. Yeni baştan bu planı tartışalım, yeni baştan yapalım fikri de olabilir ama ben bunun zaman kaybı olacağını düşündüğüm için iyisiyle kötüsüyle bu planı kabul ediyorum ve buna uygun 18 uygulaması yapmaya çalıştım.”
BETONLAŞMA PLANI İŞSİZLİĞE ÇARE OLARAK PAZARLANIYOR
Gazipaşa’nın CHP’li Belediye Başkanı’nın halkın yanlış olduğunu düşündüğü bir planın yenisinin yapılması fikrini “zaman kaybı” olarak görmesi ve iyisiyle kötüsüyle Selinus sahilini telafisi mümkün olmayacak şekilde betonlaşmaya açacak olan planı kabul ettiğini dile getirmesi oldukça düşündürücü. Turizmde 1980’lerden bu yana değişmeyen kamu arazilerinin ve ormanların yağmalanması, devlet teşvikleriyle sektörün kitle turizmine adeta kilitlenip kalarak hantallaşması sürecine eklenecek son halkadan başka bir anlamı olmayan Gazipaşa projesi yerel halka işsizliğe çare olarak pazarlanmaya çalışılıyor ancak halkın çok büyük bir kesimi bu masalları dinlemiyor. Elbette çeşitli beklentiler nedeniyle bu planı ve betonlaşmayı savunanlar da var ancak Gazipaşa halkı önemli ölçüde betonlaşmayı getiren ve sahilleri halkın elinden alan turizm anlayışının karşısında.
‘TARLASINI SATIP TAKSİ DURAĞINA RAZI OLAN TURİZME KARŞIYIM’
Gazipaşa Su ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı ve Biyolog Mustafa Akkoca, ilçede turizmin gelişmesinden yana olduklarını ancak gelirini halkın paylaştığı bir turizmin yanında olduklarını söylüyor. “Side’deki gibi tarlasını otelciye satıp otelin önünden taksi durağı aldığına mutlu olan vatandaşın mantığıyla yapılan turizme şiddetle karşıyım” diyen Akkoca, Selinus sahili için hazırlanan planın istihdam yaratacağı iddiasıyla savunanlar olabileceğini ancak turizm gelirinin halk tarafından paylaşılmadığı bir turizmin ilçeye yarar değil zarar vereceğini düşünüyor. Gazipaşa halkının “işçilik” yaptığı bir turizm modelinin Alanya’da zaten mevcut olduğunu dile getiren Akkoca, “İnsanlarımız gidip orada gönül rahatlığıyla temizlik çamaşırhane ve diğer işlerde çalışabiliyor. Bunun için Gazipaşa’da her yerin betona boğulmasına, denizimizin bize yasak hale gelmesine ihtiyacımız yok. Kendi kimliğimizle, kendimize has mimarimizle, küçük butik otellerin olduğu, her şey dahil sisteminin olmadığı, gelen turistin esnafla haşır-neşir olduğu, Türkiye’de en çok çeşit tropikal meyveleri yetiştirmekle övündüğümüz bahçelerimizin de bir yandan turizm faaliyetine dahil olduğu, mangoyu turistin dalından toplayarak satın alabildiği bir turizme ihtiyacımız var” görüşünü savunuyor.
‘UCUZ İŞGÜCÜ DEĞİL, TURİZMİN KAZANANI OLMAK İSTİYORUZ’
Gazipaşa’nın şartlarına uygun ve herkesin kazanacağı bir turizm modelini desteklediklerini dile getiren Akkoca, dünyada yükselen turizm anlayışının da bu yönde olduğunu belirterek, “Biz insanlarımızın ucuz iş gücü olmasını değil, turizmin kazanı olmasını istiyoruz. Otellere ürün satan küresel tedarikçilerin yerine, yanındaki komşunun butik oteline sebzesini meyvesini satan çiftçimiz Ahmet amcanın kazanmasını istiyoruz. Köyde doğa yürüyüşü yapan turiste gözleme satan, tereyağı satan Ayşe teyzenin kazanmasını istiyoruz. Gazipaşalının görüşü alınarak yapılacak yeni planlamada Gazipaşa’ya özgün bir mimariyle, küçük butik oteller tarzında bir yapılaşmayla; turistin esnafımızla, çiftçimizle, köylümüzle hep birlikte ve bizim kendi kültürel şartlarımızda temas ettiği, kirlilik ve keşmekeşin değil, huzur ve refahın paylaşıldığı bir turizm planlaması yapabilmemiz için acilen toplantılar düzenlemek zorundayız” ifadelerini kullandı.