Antik Mısırlılar, kediler ile ilgili her şeye düşkün olmalarıyla bilinirler. Firavunların Nil Nehri’nde hüküm sürmelerinden bu yana binlerce yıldır muhteşem heykellerden, ince detaylara sahip mücevherlere kadar, kedi temalı eserlerin yokluğunu hiç çekmedik. Antik Mısırlılar, sayısız kedi mumyaladı, hatta dikkat çekici demirden ve boncuklarla bezenmiş tasmalar takan kedilere adanmış yaklaşık 2.000 yıllık bir mezar inşa ederek, dünyanın bilinen ilk evcil hayvan mezarlığını yaptı.
(Mısır’da Evcil 600 Kedi ve Köpeğin Mezarları Bulundu)
Peki, kediler Antik Mısır’da neden bu kadar değerliydi? Antik Yunan tarihçisi Herodotos da Mısırlıların bir ev kedisi vefat ettikten sonra yas tutmak için kaşlarını bir saygı belirtisi olarak neden tıraş ettiklerini merak etmişti.
Mısır’ın Ramesside/Üçüncü Ara Dönemine (MÖ 1295-664) ait, yavru kedileriyle birlikte bir kedinin tasvir edildiği, fayanstan (mineli seramik) yapılmış bir yüzük. C: urchase, Patricia A. Cotti and Friends of Egyptian Art Gifts, 2017; CC0 1.0 Universal (CC0 1.0)
Smithsonian Ulusal Asya Sanatı Müzesi’nde, Antik Mısır’da kedilerin önemi üzerine 2018 yılında düzenlenen bir sergiye göre, bu hayranlığın büyük bir kısmı Antik Mısırlıların, tanrılarının ve hükümdarlarının kedi benzeri özelliklere sahip olduğunu düşünmelerinden geliyor. Özellikle, kediler arzu edilen ikili mizaç özelliklerine sahip hayvanlar olarak görülüyordu: Bir yandan korumacı, sadık ve anaç olabilirken, diğer yandan hırçın, bağımsız ve öfkeli olabiliyorlardı.
Bu özellikler Antik Mısırlıların, kedileri dikkate değer, özel canlılar olarak görmelerini sağladı, bu da neden kedigil heykelleri inşa ettiklerini açıklayabilir. Bir adamın yüzüne ve bir aslan gövdesine sahip 73 metrelik Büyük Gize Sfenksi, bu tür anıtların en ünlü örneği olsa da tarihçiler, Mısırlıların Sfenks’i oyma zahmetine neden girdiklerini tam olarak anlamış değiller.
MÖ 664-30’a, Mısır Geç Dönemine, 26. Hanedan ya da sonrasına dayanan bronz ve altın rengi bir kedi. C: Bequest of John L. Severance; Creative Commons (CC0 1.0)
Aynı şekilde, güçlü tanrıça Sakhmet (Sekhmet olarak da bilinir), kadın vücuduna sahip bir aslan kafasıyla tasvir edilmişti. Özellikle, şafak ve alacakaranlık vakti dâhil olmak üzere, geçiş anlarında koruyucu bir tanrıça olarak biliniyordu. Başka bir tanrıça da genellikle bir aslan ya da kedi olarak temsil edilen Bastet’ti ve Antik Mısırlılar kedilerin onun için oldukça önemli olduğuna inanıyordu. Kediler muhtemelen fareleri ve yılanları avladıkları için de seviliyordu.
University College London’a göre, kediler o kadar çok seviliyordu ki Antik Mısırlılar çocuklarının adlarını ya da takma adlarını kedigillerden seçerek veriyordu, örneğin kızlar için “Mitt” (kedi anlamına geliyordu) yaygın bir isimdi. Evcil kedilerin Mısır’da ortaya çıkış tarihi kesin değil ama arkeologlar, MÖ 3.800’e kadar dayanan kedi ve yavru kedi mezarları buldu.
Sekhmet’in başı, Mısır Yeni Krallığı, 18. Hanedan, III. Amenhotep Saltanatı, MÖ 1391-1353. C: Gift of the John Huntington Art and Polytechnic Trust; Creative Commons (CC0 1.0)
Bununla birlikte birçok araştırma, bu takıntının her zaman nazik ve sevecen olmadığını, Antik Mısırlıların kedi hayranlığının daha kötü niyetli bir tarafının da olduğunu ileri sürüyor. Muhtemelen MÖ 700 ile MS 300 arasında, sırf insanlarla birlikte gömülebilsinler diye öldürülüp, mumyalanması için milyonlarca yavru kedinin yetiştirilmesine adanmış birçok endüstri vardı.
Geçen yıl Scientific Reports dergisinde yayınlanan bir araştırmada, bilim insanları, mumyalanmış hayvanlar üzerinde X-ışını mikro-BT taraması yaptı, bu hayvanlardan biri de kediydi. Bu tarama sayesinde iskelet yapısına ve mumyalama işleminde kullanılan malzemelere ayrıntılı bir şekilde göz atabildiler.
MÖ 667-647 Mısır Geç Dönemine, Geç 25. Hanedan ve Erken 26. Hanedan dönemine ait, kedilerin ve kuşların tasvir edildiği bir bataklık sahnesi. C: Gift of the Hanna Fund; Creative Commons (CC0 1.0)
Araştırmacılar sonuçları geri aldıklarında, canlının beklenenden çok daha küçük olduğunu fark etti. Birleşik Krallıktaki Swansea Üniversitesi’nde Malzeme Araştırmaları Profesörü ve araştırmanın yazarı Richard Johnston,”Yavru bir kediydi ancak taramayı yapmadan önce bunu fark etmemiştik çünkü mumyanın yaklaşık yüzde 50’si sargıdan oluşuyordu.” diyor. “Ekranda gördüğümüzde, öldüğünde daha yavru bir kedi olduğunu fark ettik.” dedi. Kedinin boynu kasıtlı olarak kırıldığında daha 5 aylık bile değildi.
Johnston, “Çok şaşırdık.” diyor. Fakat unutmamak gerekir ki kedileri kurban etme adeti nadir bir durum değildi. Johnston, “Genellikle bu amaç için yetiştiriliyorlardı. Oldukça endüstriyeldi, kedi satmaya adanmış çiftlikler vardı.” diyor.
Mısır Geç-Ptolemaik Dönemine (yaklaşık MÖ 664-32) tarihlenen bir kedi lahiti. C: Gift of Emily Crane Chadbourne; CC0 1.0 Universal (CC0 1.0)
Toronto Üniversitesi’nde Mısır Arkeolojisi Doçenti Mary-Ann Pouls Wegner, daha önce Live Science’a verdiği demeçte, bunun nedeninin canlıların çoğunun Antik Mısır tanrılarına kurban olarak sunulması olduğunu söylemişti. Sözlü duaların yanı sıra, tanrıları sakinleştirmek ya da onlardan bir şey istemek için kurban sunuluyordu.
Mısır Yeni Krallık dönemine (MÖ 1479–1425) tarihlenen, kedi şekilleriyle süslenmiş geniş bilezikler. C: Fletcher Fund, 1919–1922; Rogers Fund, 1922; Lila Acheson Wallace Gift, 1988 (1988.17i); CC0 1.0 Universal (CC0 1.0)
Ne yazık ki insanlarla birlikte gömülmesi için kedilerin satın alınmasının neden arzu edildiği tam olarak bilinmiyor fakat saygı ve takıntılı sevgi arasında çok ince bir çizginin olduğu bariz.