Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare üyesi Arınç’ın hukuk vurgusu yaparak Demirtaş ve Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğine yönelik açıklamalarına MHP ve bazı AKP’lilerden tepki gelirken muhalefetten birçok isim destek verdi.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Üyesi Bülent Arınç’ın eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğine yönelik açıklamaları iktidar ve muhalefet cephesinde farklı tartışmaları beraberinde getirdi. AKP içinde Arınç’ın açıklamalarına hem destek hem de eleştiri yöneltilirken, MHP ise tepki geldi.
Cumhuriyet’e konuşan ve sosyal medya paylaşımında bulunan iktidar ve muhalefet partilerinin temsilcilerinin değerlendirmeleri şöyle:
Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili): Bülent Arınç, geçmişte AKP’nin vicdanı olarak tanınırdı... Bu tavrı ve değerlendirmesi de doğrudur. Ben de Meclis’te yaptığım konuşmada Demirtaş’ın terörist olmadığını bir terörist aranıyorsa Öcalan ve mektubundan medet uman kendi zavallı hallerine bakmaları gerektiğini söylemiştim. Demirtaş ve Kavala ile ilgili söyledikleri biraz hukuk bilen herkesin altına imza atacağı ifadelerdir. AKP’nin bundan rahatsız olması çok normal.
Yavuz Ağıralioğlu (İYİ Parti Sözcüsü): AKP benzer cümleleri kuran muhalefete çok ağır saldırılarda bulundu. Bu açıklamalarla demokraside reform derken kastedilen bu mudur? Hükümet yeni bir çözüm sürecine mi hazırlanıyor? Bu beyanlar parti programına mı aittir? Yoksa Bülent Arınç’ın kendi kanaatleri midir? Ortada böyle bir belirsizlik var elbette. Bunu izleyeceğiz. Biz memleket toparlansın, adalet herkese sığınacak bir liman olsun istiyoruz.
Feti Yıldız (MHP milletvekili): Bülent Arınç’ın düşünme tarzını zaten biliyoruz. Bu açıklamalar sürpriz olmadı. Bu fikirlerinde samimiyse, perde gerisinden kavga etmeye, beyan vermeye gerek yok. Maaşının yarısını FETÖ iltisaklı olduğu gerekçesiyle mağdur olanlara verdiği gibi şimdi de vekâletname alsın bu insanların savunmasını yapsın. Ama bir tercih yapsın. Nerede durduğunu göstersin. Ayrıca gizlilik kararı olan bir dosya ile ilgili ‘Ben iddianameyi okudum” diyor. Bizden daha fazla ne biliyor?
Fahrettin Altun (Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı): Ne adalet arayışımızdan vazgeçeriz ne de iddialarımızdan. Gün, büyük ve güçlü Türkiye için çalışma günüdür. Cumhurun gücü aydınlık yarınlarımızın teminatıdır. Suni tartışma ve gündemlerle vakit kaybedecek lüksümüz yoktur.
Melih Gökçek: Cumhurbaşkanı’mın ve Ak Partimizin fikri bu değil. Sen ne biçim Ak Partilisin?
Mehmet Metiner (Eski AKP milletvekili): Bütün bunları devlet katından birisi söylüyor. Cumhur İttifakı’na sabotaj! Yazık!
Mehmet Akif Yılmaz (AKP milletvekili): Dünyanın her yerinde terörü öven, terör eylemine çağıran, teröriste cesaret veren sözler suçtur. İfade hürriyeti olarak değerlendirilmez.
Abdulkadir Karaduman (Saadet Partisi milletvekili): Türkiye’de yargının tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü temin edilmelidir. Bu doğrultuda Sayın Arınç’ın ifadelerini değerli buluyorum. Ancak görünen o ki iktidar bir çıkmazın içinde. Cumhur İttifakı’nın dağılmasına mal olacak olsa bile şimdiye kadar yapılan hatalardan geri dönülmelidir. Zira biz Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül’e katılıyoruz: Adalet yerini bulsun da isterse kıyamet kopsun.
GERİLİMİN ARKA PLANI VAR
Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu, Arınç’ın sözlerinin arka planı olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmede bulundu: “Mayıs ayında MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın Twitter’dan paylaştığı ‘Üç hilalin tek başına iktidar olması artık bir zorunluluktur’ mesajından bu tarafa Cumhur İttifakı içinde bir gerilim ve güven bunalımı yaşandığını biliyoruz. Bu üstü örtülen sorun, zaman zaman çeşitli vesilelerle gün yüzüne çıkıyor. Sayın Bahçeli’nin aslında zımnen ‘Bu ülkede kuru ekmeğe muhtaç insanlar var’ mesajını içeren ‘Askıda Ekmek’ çıkışından sonra ekonomi yönetiminde büyük sarsıntılar yaşandı. Sayın Erdoğan mevcut anlayış içinde daha fazla yol alamayacağını gördüğü için bir yandan ekonomiyi rasyonelleştirme, öte yandan da yabancı yatırımcının kendini güvende hissetmesini sağlayacak hukuksal ortamı yeniden inşa etme niyetini önce ‘seferberlik’ sonra da ‘reform’ kavramı ile çerçeveleyerek hem yurtdışına hem de yurtiçine duyurmaya başladı. İki ortak arasındaki sorun tam da burada başlıyor. Çünkü bu reform retoriği aynı zamanda Türkiye’nin yeniden Batı eksenine yaklaşması sonucunu da içeriyor. Oysaki MHP Avrasya ekseninde kalmaktan yana. Çakıcı, üzerinden üretilen gerilimin ana hedefi bu reform niyetidir. Hatta sadece Çakıcı’nın fevri bir tutumu olarak yorumlanamasın, diye Sayın Bahçeli, Çakıcı’ya sahip çıkan ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu suçlayan paylaşımlar yaptı. AK Parti kanadı bu gelişmelere cevabını Sayın Bülent Arınç üzerinden paylaştı. Burada yaşanan şey bir tür politik vekâlet savaşıdır. İki ortak birbirleriyle ilgili kanaatlerini doğrudan kendileri ifade etmek yerine şimdilik endirekt yöntemleri kullanmayı tercih ediyorlar. Gerilimin daha ne kadar böyle vekâlet yöntemiyle sürdürüleceğini bilemiyorum ama taraflar aralarındaki fikir ayrılıklarını gidermeyi başaramazlarsa bir süre sonra Cumhur İttifakı’nın geleceği sorgulanmaya başlanacaktır.”