"Türk Arpı Projesi"ne imza atan arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu, yaptığı çalışmalara ilişkin, "(Arp) İnsanlık kadar eski bir enstrüman. Bütün müzik aletlerini çalmak zor. Tabii böyle büyük bir arpı taşımak da zor. Ben sadece böyle bir arp çalmıyorum. Çengin tekrar canlandırılması için pek çok çalışma yaptım." dedi.
Pancaroğlu, Anadolu'da 11. ve 14. yüzyıllar arasında çeng adıyla varlık gösteren ve Türk Arpı Projesi'yle yeniden Türk müziğiyle buluşan modern arp ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Müzik icra edilen bir evde dünyaya geldiğini ve 5 yaşındayken piyano çalmaya başladığını aktaran sanatçı, "Konservatuvara giriş sınavında 'Arp çalar mısın?' dediler ve çalmaya başladım. Kısa bir süre sonra babamın yurt dışı görevi dolayısıyla İsviçre'de eğitimime devam ettim. Ondan sonra da ABD'ye yüksek lisans yapmaya gittim. Orada her şey değişti benim için. Dünyanın her tarafından gelen müzisyenlerle beraber çalma fırsatı yakaladım." diye konuştu.
Sanatçı Pancaroğlu, başka ülkelerin müziklerini araştırdıkça Türk müziğini merak ettiğine dikkati çekti.
Tesadüf eseri bulduğu Nihavend Saz Semaisi'nin notalarını entrümanla çalmaya çalıştığını söyleyen sanatçı, "Aklımın bir köşesinde kaldı bu olay. 'Nasıl olur da kendi kültürümüzdeki bir eseri icra edemem?' diye düşündüm. Eğitim bittikten sonra ABD'de bir süre kaldım ve çalıştım. Aklımda hep Türkiye'ye dönmek, işimi Türkiye'de yapmak vardı. Bunun benim gelişimim açısından daha iyi olacağını hissediyordum." ifadelerini kullandı.
Şirin Pancaroğlu, dünyada bilinen en eski çalgı olan arpın, çok değişik formlarda bulunduğunu ve hala yaşamını sürdürdüğünü kaydetti.
"Türk müziğini hiç bilmeyenler için de hazırlandı"
Arpın enstrüman olarak pek çok müzik türünde yer alabileceğinin altını çizen sanatçı, şu bilgileri verdi:
"(Arp) İnsanlık kadar eski bir enstrüman. Bütün müzik aletlerini çalmak zor. Tabii böyle büyük bir arpı taşımak da zor. Ben sadece böyle bir arp çalmıyorum. Çengin tekrar canlandırılması için pek çok çalışma yaptım. Arplar tüm medeniyetlerde birbirinden bağımsız olarak boy göstermiş. Mezopotamya'daki çizimlerine benzer çalgılar da bize İran'dan geliyor, kucak arpı şeklinde adına çeng dediğimiz bir çalgı. 2007 yılında, tarihi metinlerde ve minyatürlerde karşımıza çıkan bu çalgının yok olduğunu gördüm. Bir proje hazırladım ve Tekfen Vakfının desteğiyle yeniden bir çeng yaptık. Eser siparişi ve kaydı yapıldı. Benim Türk müziğine adım atmamı sağlayan da o çeng oldu."
Pancaroğlu, çeng ile başladığı Türk müziği yolculuğunu zaman içinde portatif arplara taşıdığını aktararak, arpın yıllar içinde Türkiye'de yaygınlaştığını dile getirdi.
Türk Arpı Projesi'ne de değinen başarılı sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çeng bir Türk arpıdır ama bugün çengi yaygınlaştırmak istersek birtakım açmazlarımız var. Çünkü çok hassas çalgılar. Dolasıyla ben mandallı ve pedallı arplarla çalınabilecek Türk müziği repertuvarından bir seçkiyi nota koleksiyonu olarak hazırladım. Bunu da dünyadaki birçok meslektaşımla paylaştım. Kültür ve Turizm Bakanlığının da desteğiyle uzun bir müddet buna odaklanabildim. Batılı bir müzisyenin bizim bir saz semaisini, oyun havasını çalabilmesi için notanın çok detaylı bilgiler içermesi gerekiyor. Yoksa tamamen uzak bir yere düşebilirler. Çok detaylı kritik edisyon dediğimiz şekilde hazırladım. Geçtiğimiz ekim ayında da bu koleksiyon İngiltere'de yayımlandı. Çok yakın bir zamanda bu projenin tanıtım ayağında, dünyanın farklı ülkelerindeki meslektaşlarım bu koleksiyondaki eserlerin videolarını yapacak ve bu şekilde tanıtacağız. Tabii bunlar sadece profesyoneller için değil, geleneksel Türk müziğimizi hiç bilmeyenler için de hazırlandı."
Pancaroğlu, Japon bir müzisyenden Neyzen Tevfik'in Nihavent Saz Semaisi'ni dinlemenin çok kıymetli olacağını vurgulayarak, Türk müziğinin temsili için icranın yanı sıra notaların da yazılması gerektiğinin altını çizdi.
"Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı için bir arp retrospektifi üzerine çalışıyorum"
Türk müziğinin gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine değinen sanatçı, "Yurt içinde bile öyle yanlış notalar çıkıyor ki karşınıza... Nota yayınlanması gereken bir şeydir. Üzerinde bir imza olur. Artık basmasanız bile dijital ortamda bir arşiv hazırlayabiliyorsunuz. Burada da bir sürü aşamalardan geçirilmesi gerekiyor. Ben kendi çalgım için hazırladım ve bunun örnek olmasını da arzu ediyorum." diye konuştu.
Usta müzisyen, Türkiye'deki müzik eğitiminin restore edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Müziğin hem eğitim hem de kültür bakımından insanlara daha çok ulaşması için bir şeyler yapabilirsem çok mutlu olurum. Bu da en mahremden en resmi noktaya kadar her yerde durarak yapılıyor. Bunların hepsine razıyım. Yaptıklarımın müziğe olumlu şekilde geri dönmesi benim en büyük temennim olur. Türk Arpı Projesi kapsamında Türk müziği temelli besteler yapmaya başladım. Bu sene o bestelerden bir seçkiyi 'Alaim-i Sema' adıyla tekliler olarak yayınlamaya başladım. İlki Flamigoların Çığlığı'ydı, şimdi de Frigya'da Günbatımı'nı kaydettik. Bunlara devam edeceğim inşallah. 2023 bitmeden evvel Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı için bir arp retrospektifi üzerine çalışıyorum. Onu da hem belgesel hem de konser olarak tasarlıyoruz."
Arpist Pancaroğlu tarafından hazırlanan Türk Arpı Projesi kapsamında, Osmanlı-Türk müziği dağarcığı ve türkülerin yanı sıra 20. yüzyıl eserleri, uzman bir bakış açısıyla el yazmalarından dijital ortama aktarıldı