Aşı gerçekleri ve koronada çuvallayan Amerika’nın Trump fiyaskosu

N Gazete yazarı Doğan Satmış'ın yeni yazısı...

Korona dünyada en çok kimi vurdu? Amerika Birleşik Devletleri’ni.

Sayılar ortada. Dünyadaki her yüz korona vakasının yüzde 22’si, hem ölümün yüzde 18’i Amerika’da. Oysa Amerika dünya nüfusunun sadece yüzde 4’üne sahip.

Peki neden böyle? Öncelikle, “ABD tüm vakaları tam sayıyor, o yüzden yüksek çıkıyor, Afrika’da kim sayacak?” diyebilirsiniz. Bunda haklılık payı da olabilir.

Ama yine de oranlar çok yüksek.

Asıl neden, Amerika’nın ve Başkan Donald Trump’ın başından beri bu işi ciddiye almaması.

Hatırlayın, daha mart ayında, “Merak etmeyin, Nisan’da havalar ısınır, hastalık kalmaz” diyordu. Bırakın nisanı üzerinden sekiz ay daha geçti. Değişen bir şey olmadı.

Amerikalılar, Trump yüzünden salgına ideolojik baktılar. Trumpçılar, “Salgın yok” diyerek bunu siyasallaştırdılar. Salgın var demek, maske takmak siyasal bir tavır haline geldi. “Maske takan bizden değildir” gibi oldu. Salgın için konulan yasaklara da Trumpçılar uymadı, bunu bir “Siyasal direniş aracı” saydılar.

Bilimsel bir gerçeğe ideolojik bakarsan sonuç bu olur, insanlar ölür.

Şimdi yeni yeni uyanmışlar. Geçen gün televizyonda şöyle bir reklam spotu gördüm, ekranda bir maske var, arkadaki ses şöyle diyor:

“Bu bir siyasal bir siyasal yorum değildir, sadece bir maskedir!”

Uyanın da balığa gidelim.

Bilimsel gerçekler ancak bilimle çözülür.

Bilmiyordum. Amerika’da 125 bin yoğun bakım hemşiresi varmış, bizdeki toplam hemşire sayısı 150 bin imiş. Yani nüfusu Türkiye’den dört kat daha fazla olan Amerika’da, hemşirelerin sadece bir bölümü bile bizden çok. Üstelik Türkiye’de ‘Yoğun bakım hemşireliği’ diye bir uzmanlık alanı da yokmuş, sadece iki ay kurs görüyorlarmış.

Yani sağlık sistemini karşılaştırırsak, bizimki onlara göre yerlerde sürünüyor, Amerika her şeye sahip. Gerçi bizde de ölümler az diyecekler çıkabilir açıklanan rakamlara bakarak. Ama açıklanan rakamların ‘yalan’ olduğunu bizzat kendileri açıkladı.

Tüm bunları şu nedenle yazdım.

Türkiye konuya bilimsel yaklaşmadığı sürece, sadece dua ile yağmur yağmayacağı gibi, aşı olmadan da korona bitmeyecek.

Peki aşı konusunda gerekli adımları attık mı? İşte bu konu da şüpheli.

Sadece Çin’den 50 milyon doz ile Türkiye sorunu çözemeyecek. 50 milyon doz ile 25 milyonu aşılasanız da, geriye 55 milyon kişi kalıyor. Aşının ne kadar geçerli olduğunu, ne kadar koruma sağlayacağını da bilmiyoruz, belki altı ay sonra etkisini kaybedecek ve o da işe yaramayacak.

Kısaca Türkiye’nin daha fazla aşı bulması şart. En başta da aşıyı bulan Türkler’den yardım istenmeli, çünkü onların aşısı en başarılısı. Ama buna dönük bir çaba pek görmüyoruz.

Bir gerçeği daha yazalım.

Dünyada 2021 yılı içinde tüm nüfusunun yüzde 30’u kadarını aşılayacak kadar aşı üretilecek. Yani 8 milyarın ancak üçte biri aşılanacak, üçte ikisine ise aşı-maşı yok. Eğer aşılar geçici bir süre etkili olacaksa, altı ay sonra başa dönebiliriz.

Peki çözüm ne?

Daha fazla aşı bulunması ve üretilmesi, konuya Trump gibi ideolojik bakılmaması, gerçeklerin tüm çıplaklığıyla insanlara anlatılması.

Salgın insanlık tarihinde hep var oldu.  Muazzez İlmiye Çığ’ın kitaplarında var. Sümerler ve Hititler salgın çıkarsa, ülkeyi yönetenlerin uğursuzluğuna bağlarmış. Trump’a bakınca hak vermemek elde değil.

Tüm bu gerçekler bize şunları söylüyor: Maalesef 2021 yılında da aşı, ilaç derken korona ile yaşayacağız.

2022’de kalan sağlar bizimdir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri