Aşkım TAN
31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler yaklaşırken, her seçimde alışık olduğumuz gibi birçok şaibe ortaya çıkmaya başladı yine.
Seçmen listelerinin askıya çıkması ile birlikte, Beyoğlu Cihangir Havyar Sokakta 4 katlı bir binanın olmayan 5’inci katı, yine Cihangir’deki başka bir adresteki taksi durağında gösterilen binada sahte seçmen kayıtları; Selimiye Şerif Kuyusu Sokak’ta üç bloklu boş bir binada da sahte seçmenlerin olduğu tespit edildi. Siirt, Ulukışla örneklerinde olduğu gibi pek çok yerde yapılan seçmen kaydırma iddiaları da zaten malumunuzdur.
Bir düşünsenize!
Bina 4 katlı iken, hayali bir kat ilave edilmiş!
Biri şimdi çıkıp da “o bina aslında 5 katlı ama siz sadece 4 katını görüyorsunuz!” derse, ne tepki verir dersiniz bu millet?
Şaka değil, bunu ciddi ciddi sorguluyorum!
Bu ülkedeki gelmiş geçmiş her iktidarın gösterdiği en büyük başarı, bu halkı kandırmak olmuştur.
Bir gecede ilçenin birinde nüfus tabelası değişiyor, bunun haberleri yapılıyor ama her nedense bu konuda hiçbir hukuki soruşturma başlatılmıyor.
Daha da geriye gidecek olursak, 80’lerden önceki dönemde başlayan ve birçok bakan çocuğu ile yeğenlerin nimetlerinden ziyadesi ile faydalandıkları “Hayali İhracat” dönemini de bir hatırlayalım derim.
Devletin ihracatı artırmak için uygulamaya koyduğu teşviklerden birisi olan “ihracatta KDV iadesi” suiistimal edilmesiyle ortaya çıkan bir dolandırıcılık türü idi.
Devlet ihracat yapan firmaların talebi üzerine, ihraç ettikleri mallar için ödenmiş olan “Katma Değer Vergisi”ni iade etmişti ve bu başlık altında elde edilen haksız kazancın haddi hesabı olmamıştır.
Bu “hayali” olaylar da gündemi bir süre meşgul etmiş, bugün neredeyse kimse o hayali ihracatları ve adı karışan isimleri hatırlamıyor bile.
Seçim dönemlerindeki tavizlerle “arazi mafyalarının” yasadışı yollarla sahip oldukları arazileri satışa sunmaları ile “gecekonduculuğun” artması da unutulmaması gereken diğer bir başlıktır.
“Kamu arazileri işgalcileri” tanımlaması, bu kavrama aykırı olmasa gerek.
Zamanında bir gecede kondurulan “gecekondu” sahipleri de hazır seçim dönemi yaklaşmışken imar barışı sürecinden faydalanma yoluna gidenlerden…
İmar barışı uygulaması ile usulsüz ve kanunsuz konduların çok katlı apartmanlara terfi fırsatı doğuran imar affından faydalananlara ne demeli?
Bütün bunları sıraladıktan ve sıralanabilecek pek çok örnekten sonra sizlere “Maladaptive” ya da “Maladaptive
Dreaming”in kaçınıza ne ifade ettiğini sormak istiyorum.
Maladaptive, kişinin anormal şekilde hayal kurmasına sebep olan bir davranış bozukluğudur. Bu hastalığa sahip olanlar sürekli kendi yarattığı hayal dünyasında yaşadıkları için zekâ geriliği ve/veya odaklanma sorunu ve benzeri şeyler yaşarlar.
Bazı hastalar kendilerini ünlü, güzel/yakışıklı yaparken, bazıları da kendilerini süper güçlere sahip biri olarak algılar ve bu kişiler hayal dünyalarında yaşadıklarını gerçek dünyaya da yansıtır, yaşarlar.
Ülkemizdeki psikologlar tarafından bir hastalık olarak kabul edilmeyen bu hastalığın şimdiye kadar bir tedavisi de bulunamamıştır.
Hal böyle olunca, koca bir Türk halkının çoğunluğunu oluşturan Maladaptive’lerin olması ne acı!
Hayal kurmak kuşkusuz kötü değildir.
Kötü olan kurulan hayallerin gerçeklikle bağının aşırı ölçüde kopuk olması ve üretilen hayallerin gerçek olarak pazarlanmasıdır.
Hayaller ülkesindeki hayallerden uyanmanız dileği ile…
15.01.19 - Ankara
Kaynak: 5. KAT(!) - Aşkım Tan