Aşkım Tan Yazdı: KADIN -5

Aşkım Tan'ın yeni yazısı..

Yazdıkça örnek alınası ve Türk kadının ufkunu açan ne çok değerimizin olduğunu hatırlıyor, öğreniyoruz.
İşin doğrusu bazı kadın değerlerimizin bilgilerine ulaşabilmek hiç de öyle kolay olmuyor.
Hepinize keyifli okumalar diliyorum.

İlk Kadın Doktor: Fatma Müfide Kâzım Küley(1904-1995)
Müfide Kuley, İstanbul Üniversitesi’ndeki kayıtlara göre 1904 (1320) yılında Sakız Adası'nda dünyaya gelmiştir. Babası, Morali Ali Bey'in oğlu askeri hekim Kâzım Ali Bey'dir. Fatma Müfidehenüz 4-5 yaşlarındayken, Trablusgarp köylerinden birine asker muayenesi için gönderilen babasının yanında gitmiştir. Hekim olan babasına bir bayram sabahı halkın gösterdiği sevgi ve saygıya tanık olmaktan çok etkilenmiştir ve babası: “Kızım, ben doktorum, hepsinin hastalığına bakmışım, iyi oldular. Şimdi de bayram için teşekküre geldiler” demiştir. Bir gazeteye vermiş olduğu röportajda da hekim oluşunda annesinin oynadığı role şöyle işaret edecektir: “Mesleki çalışmaların kadınlar için bir yenilik olduğu devrede, mesleğe intisabımda en büyük yardımı annemden gördüm.”
1919 yılında liseden mezun olmuştur. O yıllarda ülkede kız öğrenciler Tıp Fakültesi'ne alınmadıkları için, Fatma Müfide Hanım, önce Fen Fakültesi Biyoloji şubesinden 1921 (1337) yılında mezun olmuştur. Aynı yıl üç kız arkadaş Tıp Fakültesikalemine başvurarak kaydolmuşlardır. Ancak, kız öğrenci kabulüne karşı olan hocalardan birisinin Saray'a ve o zamanki hükümet yetkililerine şikâyeti ile yine derslere kabul edilmezler. Bu süreç, şöyle noktalanmıştır: “Biz ancak 1922 ders senesinde, Anadolu'daki muvaffakiyetlerin artışı, Sarayın ve İstanbul Hükümeti’nin kudretsiz kalışı sonunda yeniden müracaat ettik ve 10 hanım arkadaşımla birlikte kaydolduk, devama başladık.”

Tıp Fakültesindeki ilk yılın belleğindeki izleri ise şöyledir: “İlk devam senemizde 60 kişilik bir sınıfta dokuz hanım talebe idik. Her yere beraber gider, tercihan

bize verilen bir odada beraber yemek yer ve istirahat zamanımızda ayrı otururduk... Ufak tefek şakalar dışında bütün talebenin ve bilhassa sınıfımızdaki arkadaşların, halen de devam eden hürmet ve dostluğunu kazandık. Gayrı müsait hiçbir hareket görmedik.”
Doktor olduktan sonra, Tıp Fakültesinealınmalarına karşı olan hocalardan birisi, ailesinin hastalıklarında hekim olarak kendisini çağıracaktır.

İlk kayıt olan 10 kız öğrencinin bazıları öğrenimlerini yarıda bırakmış ve bir arkadaşları da vefat etmiştir. 1928 yılında Tıp Fakültesi'nden ilk mezun olan kız öğrenciler 6 kişidir: Sabiha Süleyman, İffet Naim, Fitnat Celal, Suat Rasim, Hamdiye Abdurrahim ve Fatma Müfide Kâzım. Fatma Müfide Kâzım Hanım 489/3857 no'ludiplomasını “Pekiyi” derece ile almıştır.

Fatma Müfide Hanım artık tıbbiyelidir, fakat Fen Fakültesi mezunu olduğu için öğretmen açığını kapamak üzere getirilen “mecburi memuriyet”statüsüne dâhil edilmiş ve tıp öğrenimi sırasında Üsküdar Kız Sanat Mektebi'nde “Malumatı Fenniye Muallimliği” yapmıştır. Zaten çalışmak ve para kazanmak zorunda olan Fatma Müfide bu durumu şu cümlelerle anlatmıştır: “Dünya harbini henüz bitirmiş ve babasını pek erken kaybetmiş bir aile çocuğu olduğum için, talebeliğimi, hayatımı bizzat kazanarak tamamladım. Tramvay veya herhangi bir vasıtanın bulunmadığı bu devirde Kadıköyü'nden haftada iki defa Üsküdar'a kadar yürüyerek gidip ders verdiğim mektep, bende en iyi hatırası olan bir yardımcı ocak gibi kalmıştır.”

1 Eylül 1929 tarihinde öğretmenlik görevini bırakmış, Tıp Fakültesi'nde Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp'in yönettiği İkinci Dâhiliye Kliniğinde asistan olmuştur. Bir yıl sonra bu klinikte Başasistanlığa yükseltilmiştir. 1930 yılında Tıp Fakültesi Mecmuası'nda “Dr. Fatma Kâzım-Asistan” imzasıyla ilk makalesi yayınlanmıştır. 1933yılında asistanlık süresi bitmiş, ihtisas imtihanını vererek “Mütehassıs” unvanını kazanmıştır.

1936-1942 yılları arasında Haydarpaşa Numune Hastanesi Dâhiliye Kliniği'nde “iç hastalıkları uzmanı” olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Tevfik Sağlam'ın yönettiği III. Dâhiliye Kliniği'nde 27 Şubat 1943'de “Doçent” olarak göreve başlamıştır. Bu klinikle Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli, Dr. Cihat Abaoğlu, Dr. Sermet Ergun, Dr. İlhan Ulagay ile birlikte çalışacaklardı. Sağlam, 7 Mart 1944tarihinde Tıp Fakültesi Dekanlığı'na şu satırları yazmıştı: “Üçüncü İç Hastalıkları Kliniği Doçenti Dr. Müfide Küley'in çok verimli çalışmasını bu vesile ile bir kez daha tebarüz ettirmek isterim. Mükemmel bir klinik görüş ve melodik bir çalışma sistemi ile işine muntazam bir şekilde devam etmektedir. Gerek klinik idaresi, gerekse teorik derslerde talebe için çok faideli çalışması, bilhassa dikkate şayandır.”

Küley, “Doçent” iken 1949 yılında ülkenin ilk ve önder kadın üniversite mezunları tarafından kurulan Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği'nin kurucu üyeleri arasında yer almıştır Demek, 25 Kasım 1973'te, Cumhuriyet devrinin “İlk Kadın Doktorlarından” olması ve Üniversite'den emekliye ayrılışı nedeniyle kendisine bir şilt verilmiştir.

Sağlam, 1952 yılında emekliye ayrıldığında, ondan açıkta kalan “Profesörlük” kadrosuna Küleyatanmıştır. 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin İç Hastalıkları Kliniği'nde Gastroenteroloji Seksiyonu'nu kurarak yönetmeye başlamıştır. 1973 yılında emekliye ayrılmıştır. “Zehirlenmeler”, “Sindirim Sistemi Hastalıkları”, “İç Hastalıklarında Diyetle Tedavi” adlı kitapları çok yararlanılan eserler olmuşlardır. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, 1993 yılında Prof. Küley'e “Onursal Doktor” payesini vermiştir. Küley, 1995 yılında vefat etmiştir.

• İlk Kadın Profesör: Fazıla Şevket Giz (1903-1981)
1903 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş olanFazıla Şevket Giz, Edirne ve Boğazlar Komutanı, Bağdat valilerinden Mehmet Şevket Paşa’nın kızıdır. Özel olarak yaptığı ilköğreniminden sonra 1922’de Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden, 1927’de ABD Mount Holyobe Üniversitesi’nden mezun olmuştur. Sonrasında aynı üniversitenin biyoloji laboratuvarında bir süre araştırma-inceleme çalışmaları yapmıştır. Türkiye’ye döndükten sonra Arnavutköy Kız Koleji’nde “biyoloji öğretmenliği” yapmıştır (1927–1933). 1933 Üniversite Reformu’ndan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde göreve başlamıştır. 1941’de Doçent, 1944’te “Hayvanat (Zooloji) Enstitüsü Profesörü” olmuştur.

Enstitü Direktörü Ord. Prof. Dr. Kosswig’ingörevinden ayrılması üzerine 4 Ocak 1955’ten itibaren Genel Zooloji Enstitüsü’ne “Direktör” tayin edilmiştir. Sağlık problemleri yüzünden 1958’de bu görevden istifa etmiştir. 19 Haziran 1961’de getirildiği “Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü Direktörlüğünden” de yine sağlık nedenleriyle 1964’de ayrılmıştır. 1 Mart 1972’de emekli olan Giz, 1981 yılında hayatını kaybetmiştir. Omurgalıların Karşılaştırmalı Anatomisi (1944) adlı bir basılı kitabı bulunmaktadır. 5 Ağustos 1981Çarşamba günü İstanbul’da yaşamını yitirmiş, ertesi günü Şişli Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilmiştir.

• İlk Kadın Rektör: Ayşe Safvet Rıza Alpar (1903-1981)
Ayşe Safvet Rıza Alpar, 17 Nisan 1903 tarihinde doğmuştur ve Türkiye'nin “İlk Kadın Rektörüdür”. Balkan Savaşı'nda İşkodra kalesinisavunurken 30-31 Ocak 1913'te şehit olan Müşir Hasan Rıza Paşa'nın kızıdır. Aynı zamanda da “İlk Kadın Kimyacılarımızdandır”. Safvet Rıza Alpar, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Enstitüsü’nden mezun olmuştur. 1933 yılında Üniversite reformunda, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Enstitüsü'ünde Ord. Prof. Herzog'un “Sınaî Kimya ders muavini”, aynı enstitüde “Doçent” ve “Profesör” de olmuştur. “Kimya Fakültesi Dekanlığı” görevinde bulunmuştur. Karadeniz Teknik Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi'nde “Sınaî Kimya Profesörü” olarak ders vermiş, burada 1972-1974yılları arasında “Dekanlık” görevini üstlenmiş ve emekli olmuştur.
1968 yılında “Borakslar” üzerine doktora verdiği öğrencilerinden Prof. Dr. Turgut Teberdar (1922 -2006)’ın vefa göstererek yakın dostlarından Doç. Dr. Özcan Bolcan ve Fethi Gemuhluoğlu’nunyardımlarıyla atandığı Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin “Rektörlüğünü” başarıyla yürütmüştür.
Ayşe Safvet Rıza Alpar, şahsiyet sahibi, cesur ve hayırsever bir hanım olarak tanınmıştır. 1977 Türkiye Genel Seçimleri’nde MHP İstanbul'dan “4. sırada Milletvekili Adayı” olmuştur.

Eserleri:

• Su ve Teknologisi (İçme, Kullanma Sanayi ve Çirkef Suları), İstanbul, 1944, 176 s.

• Kimyasal Teknoloji - Yakıtlar, Anorganik ve Organik Kimya Sanayii, Şirketi MürettibiyeMatbaası, İstanbul 1946, VIII + 546 s.

• Sınaî Kimya Analiz Metodları, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları No 302, 1946 XXII, 482, 6 s.

• Su ve Teknolojisi İçme Sanayii, 1951, 196 s.

• Organik Sınaî Kimya, İstanbul Üniversitesi Kimya (2. Bask) Fakültesi Yayınları, Şirketi Mürettibiye Basımevi 1983, 464 s.

• Abaacus 04:21, 3 Mart 2014 (UTC) Abaacus

…devam edecek

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri